Türk ekonomisindeki kötüye gidişe “dur” denilemiyor. Pahalılık ve enflasyon geçinmeyi zorlaştırıyor. Merkez Bankası tarafından yayınlanan raporda Dolar’ın Haziran ayında 9 liranın üzerine çıkabileceği tahminlerini de buna eklediğimizde pahalılığın ileride daha da aratabileceğini söyleyebiliriz.
Özet şu:
Mutfaklardaki yangın giderek artıyor. Hemen her kesimden yükselen ortak ses de şöyle yankılanıyor:
“Bir ürün alıyoruz. Hem de pahalı alıyoruz. Bir hafta sonra aynı ürünü ya bulamıyoruz ya da bulduğumuzda daha önceki fiyata alamıyoruz. Hemen her ürüne her gün yeni zamlar geliyor. Alım gücümüzü zorluyor. Artık sesimizi yetkililerin duymasını bekliyoruz.”
Konu daha önce Cumhurbaşkanı ve Maliye Bakanı tarafından değerlendirilmiş, Erdoğan bu konuda bir açıklama yapmıştı:
“Piyasalardaki dengesizliği en kısa zamanda düzelteceğiz Bu konuda bir komite oluşturduk. Pahalı mal satanı engelleyeceğiz. Bu konuda halkımız rahat olsun. Gereken her tedbir alıyoruz.”
Bu açıklamanın üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçti. Ancak piyasalardaki dalgalanmanın ve pahalılığın devam ettiği görülüyor.
Demek ki alınan ya da alınacak tedbirler şu ana kadar bir işe yaramamış.
Özellikle üzerinde durmak istediğimiz tarım sektöründeki pahalılıktır.
Tarım ürünleri giderek pahalanıyor. Üretimde sıkıntıların olduğu söyleniyor. Tarım alanları giderek azalıyor. Bu işe uğraşanların sayısı da giderek azalıyor. Gerekçe olarak girdi fiyatlarındaki aşırı artış gösteriliyor.
Özetleyelim:
Üretici kazanamıyor. Borç batağından kurtulamıyor. Ürünü para etmiyor. Her dönemde olduğu gibi aracılar para kazanıyor. Ürünler tezgâhlarda daha pahalıya satılıyor. Burada olan üretici ve tüketiciye oluyor. Aracılar her zamanki gibi para kazanan kesim oluyor.
Böyle bir ortamda tarımsal ürünlerde bollaşma ve ucuzlama beklenebilir mi?
Bizi yöneteneler bu noktada ithalata yöneliyor. İthal ürünler bizdeki çiftçiyi iyice köşeye sıkıştırıyor.
Bunu daha önce et ürünlerde gördük ve yaşadık. İthal et Türkiye’deki et üretimini vurdu. Et ve süt ürünleri daha da pahalandı. Kaldı ki ithal et piyasada beklenen alıcıyı da bulmadı.
Ekonomistlerin bu konudaki ortak görüşlerini de paylaşalım:
“Bugünler yine iyi. İleriki günlerde bugünleri de arayabilecek duruma gelebiliriz. Özelikle tarım sektöründe üretim giderek düşüyor. Dövizdeki artışın da önüne geçilemiyor. Bir yandan yüksek enflasyon, öte yandan dövizdeki artış Türk ekonomisini daha da aşağıya itebilir. Nitekim TÜSİAD ve TOBB yetkilileri bu gidişteki endişelerini açık biçimde ortaya koydular. Ekonomi ile ilgili sektör temsilcilerinin de endişelerini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çok acil tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.”
Özetleyelim:
Cumhurbaşkanı açıklamalarında “Ekonomiden sorumlu olan benim. Ekonomimiz söylendiği gibi değil. Daha iyi günleri hep birlikte kucaklayacağız. İsrafı önlemek için bir çalışma başlattık. Bu işi devletten başlatıyoruz. Gereken her türlü tedbiri alıyoruz." demişti.
Muhalefet tarafından yapılan açıklamalar var:
Erdoğan’ın söylediklerinin hiç birinin yerine getirilmediğine dikkat çekiliyor. Devletteki araç saltanatının hızla devam ettiği iddia ediliyor. İsrafın hızla devam ettiği söyleniyor. Halen devletin üst düzey yöntemimdekilerin birçok sektörden maaş ya da huzur hakkı almaya devam ettikleri ısrarla öne sürülüyor. Bir kargaşa var.
Son bir not:
Türkiye ekonomisinin ülkenin tarihindeki en kötü 5 yılı yaşadığını söyleyen İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, “Tüm tarihimizi büyüme ve işsizlik verilerini mercek altına alarak inceledik. Hem de TÜİK verilerini esas alarak. Ortaya çıktı ki 1975-80 dönemi hariç tutulduğunda, geride bıraktığımız 2015-2020 dönemi, Türkiye tarihinin en kötü 5 yılı” dedi. Tatlıoğlu, son 10 yılda “yönünü aşağı çevirmiş bir Türkiye olduğunu” belirterek ülkenin potansiyelini harcadığını ifade etti.
Tatlıoğlu, kişi başına milli gelirin 2012'de 12.500 dolar olduğunu, bu yıl ise 8.500 dolar olduğunu belirtti. Türkiye'nin yoksullaşma sürecinde olduğunu savunan Tatlıoğlu, “Şu an Türkiye'nin bir tane hedefi yok. Yönetilemeyen bir ekonomi var. Biz şimdi ekonomi vizyon programı hazırlıyoruz. En geç eylül ayında her alandaki önerilerimizi masaya koyacağız. Tarım sektöründen KOBİ'lere kadar pek çok alanda duvarları yıkmak gerekiyor” dedi.
.