Resimlerde kullanılan objelerin ressam ve izleyenle nasıl bir ilişkisi olabilir acaba?

Çoğunlukla resim yapmaya, çoğunluğun onayı ile başlanır. Başkalarının beğenisi arttıkça o objeden ayrılmak zor gelir. Bu çalışmaları, öncelikle evine, sevgilisine, alışkanlığına, detaya bağlanarak akışkanlığı azaltan arkadaşlarda görebiliriz.

Genelde çok resimlenen kadın figürüne bir bakalım:

Kadın formu estetik kıvrımlara sahiptir. Ama bir çok hayvan bitki de estetik fomlar vardır. Bu kadar çok kadın figürü niçin yapılır?

Kadın figürü yapan ressam, kadına ya da erkeğe açlık çekiyorsa, resimlerle bir nebze tatmin olabilir. Açlık oranında, figürün dış hatları o kadar belirgin olabilir. Kadını kendi beğenisi içine hapis eder. Yaparken elinin titrediğini hissederiz. Çiçekleri görmeden, koklamadan, dokunmadan yapan biri kopya yaparken, çiçekle özdeşleşen biri arasında sanatsal ve akışkanlık farkı oluşur. Kadını yaşayan, gözünü doyuran ressam, özünde yarısının kadın olduğunu içinde hisseder. O zaman objenin dış hatları yumuşar, izleyene de akar. Kadını bütünün doğal parçası olarak, çalışmasına araç niteliğinde kullanabilir. Çünkü amaç kadını çoğaltmak, beğendirmek değil sanatın obje aracılığıyla bize yol açmasıdır. O objeden, bilinmeyene doğru, görünmeyene doğru yolculuk. Bazı ressamlar aynı objeyi sürekli tekrarlayarak, detaydan bütüne de ulaşabilir. Bilinçli bir akış tavrı yenilik oluşturabilir. Obje ile bütünleşmek bu akışı, yeniliği, fark edişi ortaya sunar. Örneğin; Picasso'nun “Avignonlu Kızlar” resmi, Cezanne'nin “Victoire dağlar”, Housikıu San'ın “Fuji dağları” gibi. Bir çok sanatçı gibi bu ressamlar da hem kendileri resimle yol alır, hem bizi de yolculuğa çıkarırlar.

Zaman içinde resimlerimde kullandığım "kuğu" objesini düşündüm!

Bir arkadaş; “kuğu, ışık ve gölgelerin oyununu sembol ediyor” dedi! Kullanılan objelerin ressamdaki karşılığı kolayca anlaşılmaz.

Tavuş kuşu ve kuğu özgür, narin, şahane kuşlardır değil mi?

Bu güzel kuşların, kargadan daha çirkin seslerine ne demeli?

Güzel ve çirkin ayırımımızın doğru olmadığını düşündürüyor.

Evrensel kural; zıtlıkların birbirini var etmesidir. Güzel ve çirkin ayırımında başarılı olmak zor! Ama kuğunun bizi etkileyen özelliğinden, yani bizim eksiğimizi dolaylı olarak tamamlaması, oradan da evrenin derinlerine yol bulmak, akmak o sonsuzluğun parçası olduğumuzu hissetmek oldukça zevklidir. Ying-yang kavramı bu akışkan bütünlüğü ifade eder. Yaşamda da denge aralığında yerimizi bulmamız, var oluşumu kavrayarak kişisel gelişmede yol almamız önemlidir.

Yani objeleri bizim algı ve etkilenme seviyemize göre resimlenir. Resimleme akışkan oldukça objelerin aracı olduğunu fark ederiz. Biz mükemmel değiliz ama yenilendikçe sonsuz bir mükemmeliğe doğru yol alırız. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.