İpi, insan özellikleriyle ilişkilendirdiğimizde bir çok deyim hayatımızda yer almıştır; ipe sapa gelmez, ipin ucunu kaçırmak, ipiyle kuyuya inmek, ipini koparmak, ipini çekmek, ipini elinde tutmak gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkar.
Biz daha çok ‘ip olmak’ üzerinde yoğunlaşalım. İpin düğümlenme ve çözülme özelliği insanın akışkanlığı ile eşleşir. ‘İp olmak’ deyince aklımıza; narin, zarif, nezaketli, esnek, zevkli ve de güçlü insan gelmektedir. İnceldikçe akışkanlık ve esneklik artar, gücü çoğalır. Örümcek ağının hem esnek hem de çelikten güçlü olması gibi!
İnsanın ip olma haliyle resim ve insan arasında bir bağlantı olabilir. İpi resim aracı olarak kullandığımızda çizgi ile eşleşir. Çizginin doğal akışını yaşarız. İp olmayı önemseyen ressam da gerektiği yerde net gerektiği yerde esnek olma özelliklerini yansıtır. Özgürlüğü ve disiplini aynı anda deneyimler. Her deneyiş bizi eğitir, güzeli seçme olanağı sağlar.
İple akmak, kalemle akmaktan daha rastlantıya açıktır. Otomatik davranışı azaltır. Karalayan el, ip özelliğini yakalarsa insanın doğal akışına basamak olur. Akışkanlığımız arttıkça çizgilerimiz de akar. Bedenimiz dans eder. Doğal bir akışkanlığa ulaşan kişi artık başkalarını iplemez. İp kopsa da özelliğini yitirmez ve başka bir iple kolayca bütünlenir. Yol almak isteyen kişi ipe un sermez. Çünkü önemli olan bizi sonsuzlukla buluşturan süreçtir.
Varoluş özelliğimiz mükemmeldir. Oluşumun içinde değerlidir. Farkındalık bilinci tüm oluşumu bütünsel görebilmektir. Hepimiz bütünsel akışın başka bir noktasındayız zaten.
Yeniliklerle rastlaşmak dileğimizle…
www.leylasabah.com elsabah@ymail.com