Yaşamak hayatta kalmak diye bilinir. Canlı, hayat belirtisi gösteriyorsa yaşıyor denilir. Yaşam canlı varlıkların ortak özelliğidir. Ölümün zıttı yaşamdır.
Yaşam aynı zamanda, tüm canlı varlıklarda doğumdan ölüme kadar meydana gelen olaylar bütünüdür.
Ama sadece nefes almak, hayatta olmak yaşamak mıdır? “Yok, değil” dediğinizi duyar gibiyim.
Doya doya yaşıyor muyuz acaba? Bunun ne demek olduğunu bilen çok az sayıda kişi vardır herhalde.
Peki, yaşamı nasıl doyasıya yaşayabiliriz?
Dünya Değişim Akademisi’nde uygulanan ” Yaşam Sanatı Programı” bunun için şöyle diyor:
“Yaşamı yaşamak sonsuzlukta var olmak demektir. Yaşam, bitmeyen bir olgu, başlangıcı olmayan bir yolculuktur. Eğer kendinizi geçici beden, zihin, duygular ile özdeşleştiriyorsanız o zaman yaşamı sınırlarsınız ve sonlu yaparsınız.”
Bu yüzden yaşarken acele etmemek, yaşamın içinize akmasına izin vermek mümkünse spontane, içinden geldiği gibi yaşamak en iyisi. Hiçbir şeyi garantiye almaya çalışmamak, güvenli hayat yerine risk almayı göze almak da çok yardımcı olur.
Yaşam heyecanını yitirmemek için, rutinleşmekten çıkmak gerekir. Güvenli, her şeyi önceden bildiğiniz bir yaşam çok sıkıcıdır. Sonsuz olan varoluş, sonlu olan yaşamın içine sığdırılmaya çalışılmamalı, her şeyi kontrol etme takıntısından kurtulmalı. Çünkü asıl kontrolcü varoluşun ta kendisi! Bunu unuttuğumuzda işte egonun esiri olup, olayları kontrol etmeye çalışarak acı çekiyoruz.
Bırakın varoluş her şeyi halletsin, siz kendinizi ve olayları gözlemleyin sadece. İçinizi huzur doldursun.
Belirsizlik heyecan vericidir. Kendinizi varoluşa bırakıp “Bugün ne olacak bakalım, neler yaşayacağım, varoluş karşıma kimleri çıkaracak” modunda olmak, olacakları önceden kestirememek, anda kalmak ve anın şartlarına göre davranmak size yaşadığınızı hissettirir.
Acı veya tatlı varoluşun getirdiği her şeyi kabul etmek ve dibine kadar farkındalıkla yaşamaktır hayatı doya doya yaşamak.
Farkındalık arttıkça daha çok şimdiyi yaşamaya başlarsınız. Gerçeği yaşamak, şimdiki anda yaşamak demektir. Gerçeği yaşamak için yaşamın anlamanı idrak etmek gerekiyor, bunun için de farkındalık yükselmelidir. Yaşamın anlamı nedir diye sorarsanız eğer, cevap: “ Yaşamanın anlamı oyun oynamaktır.” Oyun şimdiki ana odaklanmak ve iyi vakit geçirmek için oynanır.
Görev ve ciddiyet hali ile oyun pek de keyif vermez. Çocuklar oyunun tadını çıkarırken, yemek yemeyi bile unuturlar, hiç alıkonmak istemezler. Kendi çocukluğunuzdan hatırlayın. İşte oyun oynarken geçmiş, gelecek, planlar vs. yoktur, o faaliyet sadece eğlence için keyif alarak yapılır. Hayatı da bu şekilde yaşamalıyız, bir oyun tadında.
Değişim programı “Yaşam Sanatı” sayesinde beklentisizce, nedensizce varoluşun akışında kalarak, yaşam serüvenini yaşarken, her şeyin bir oyun olduğunu bilerek, var olmaktan mutluluk duyacaksınız. Sonsuzlukta var olmayı yaşayacak ve varlığınızı hissedeceksiniz. Oyunu ciddiye almak, bir görev gibi görmek yerine, her durumda ve şartta espri yapacaksınız. Ciddiyet kalbin kapanması, espri ise açılması anlamına gelir. Yaşamın bir gizem, aşk olduğunu deneyimleyip, geçici şeylere önem vermeyi bırakacaksınız. Bu değişim programı size iyi gelecek…
çok güzel bir yazı, sevgiler