Teslimiyet gerçekte nedir acaba?
“Teslim ol, ellerini kaldır” sözü savaş filmlerinde çok kullanılır.
Bu gezegende genelde teslimiyet deyince böyle bir şey geliyor akla. Boyun eğme, kendi iradeni başka birinin iradesine bırakmak, kabulleniş içinde olmak, itaat etmek vb. anlamları içeriyor.
Oysa gerçek teslimiyet kendini varoluşun akışına bırakmaktır. Bu boyun eğmek veya başkaldırmak değildir. Sanki rüzgârın sürüklediği bulutlar gibi olmak, rüzgâra direnmemek ama onun kölesi de olmamaktır teslimiyet.
Dünya hayatı teslimiyet içinde olmayan kişiyi taşıyamayacağı yükler altında ezer. Hiç kimse varoluşsal akışı değiştirme gücüne sahip değildir. Tek çözüm teslimiyettir.
Varoluşta hiç kimse hiçbir şeyi kontrol edemez. Her şey mutlak özgürlüğe sahiptir. Ama sapkın zihinlere sahip olan insanlar başkalarını kontrol etmeye çalışır, bunun sonucunda acı çekerler, çünkü varoluşun akışına karşı gelmişlerdir. Onlar için dünya acılara neden olan kargaşa ortamına dönüşmüştür.
Ama teslimiyet içinde olanlar kimseyi kontrol etmeye çalışmazlar ve teslimiyetin sağladığı huzur ve mutluluğu yaşarlar.
Varoluşsal akış karşısında insan başkaldırırsa ezilir, bilge ise varoluşsal akışa teslim olarak yükselir.
Aydınlanmış, tekâmül eden insan varoluşa güvenir. Sürekli haksızlığa uğradığını düşünen ve şikâyet eden insanların aksine teslimiyet içinde olan kişi haksızlığa uğradığını düşünmez, çünkü evrensel eylem ve adalet yasası gereği hiç kimse haksızlığa uğrayamaz, sadece ektiklerini biçer. Eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeyen ve teslimiyetin ne olduğunu bilmeyen cahil insan haksızlığa uğradığına inanır.
Teslimiyet gerçeği şu ki; tekâmül teslimiyeti, teslimiyet de varoluşa güvenmeyi sağlar. Birey tekâmül etmek istiyorsa teslimiyeti iyice sindirmelidir.
Varoluşa teslim olan birey, güneş olmadan yaşamın olamayacağını bildiği gibi, mükemmel bir düzen içinde olan evrenin de kaynaksız olamayacağını ve her şeyin bu mutlak kaynaktan tezahür ettiğini bilir. Bu farkındalıkla birey kaynakla arasında bir bağ kurar.
Gerçek teslimiyet kölelik veya hiçbir şey yapmamak değildir. Aslında tekâmül için çaba göstermek, bireyin kendini tekâmüle vermesi demektir.
Tekâmülsel teslimiyet varoluşsal akışa karşı çıkmamak, başa gelen her şeyi kabullenmek, bütün sonuçlara razı olmaktır.
Bu, kölelik gibi gelebilir kulağa ama aslında teslimiyet mutlak özgürlüktür, barış yapmak, kurtuluş, koşulsuz şartsız vermektir. Teslimiyet için güvenmek de şarttır.
Nasıl mı?
Örneğin, bebek beslenmek için annesine güvenmek ve teslim olmak zorunda, annesinin memesinden emdiği sıvının zehir olmadığına güvenmeli. Aksi halde beslenemez ve yaşama tutunamaz. İnsanın bu dünyada ilk teslimiyeti işte böyle başlar.
Cahil insan aslında hiçbir şeye teslim olmak istemez. Ama farkında olmadan önüne gelen her şeye teslim olur ve teslimiyetten kaçarken teslimiyetin kucağında bulur kendini.
Küresel toplumun çıkar grupları insanları çeşitli şekillere korkutarak bilinç dışı teslimiyete zorlar ve sömürür.
İnsan yalnızca tekâmül ederek ve varoluşa teslim olarak bunların etki alanı dışına çıkabilir. Varoluşun akışına teslim olmuş tekâmül eden insanı hiçbir şey korkutamaz ve çıkar gruplarının çıkarlarına teslim olmaya zorlayamaz.
Dünya Değişim Akademisi’nde “Teslimiyet Sanatı”, “Tekâmül Sanatı” gibi değişim programları ile bunu başarabilirsiniz.
Ayrıca isteyen herkes Değişim Uzmanı olabilir. Dünya Değişim Akademisi Yeni Yüzyıl Üniversitesi işbirliği ile açılan Değişim Uzmanlığı Eğitimi 18-25 Temmuzda online ve yüz yüze olarak yapılacak. Hem kendi değişimi hem de insanlığın değişimine aracı olmak isteyenler için iyi bir fırsat.
Harikaaa..çok teşekkürler