Şiddet bir canlının diğer canlı varlığa fiziksel olarak kaba kuvvet uygulaması, yıkıcı eylemde bulunmasıdır ve saldırganlık içerir. Şiddet aynı zamanda birine karşı baskı uygulayarak herhangi bir şeyi zorla kabul ettirmeye çalışmak ya da herhangi bir şeyin anlamını çarpıtmak yoluyla insanlara dayatmaktır da.

Bu davranışın nedeni karşı tarafı korkutmak, sindirmek, engellemek, özgürlüğünü kısıtlamak, engellemek, yenmek, yönetmek vb. olabilir.

Bütün bunları göz önüne alarak günümüzde yaşananlara bakarsak, buna şiddet devri diyebiliriz.

Bu gezegende bütün canlı varlıklar şiddet uygulamaktadır. Et obur hayvanlar içgüdüsel olarak beslenmek için şiddet uygular ve hayatta kalmak için buna mecburdurlar.

Fakat insanlar etobur bir biyolojik yapıya sahip değildir, diş ve bağırsak anatomisini incelerseniz ot obur hayvanlarla aynı olduğunu göreceksiniz.

Buna rağmen ihtiyaç gereği değil alışkanlık, damak tadı yüzünden hayvanları öldürerek yerler. Bir de et üretimi çıkar grupları için büyük gelir kaynağı olduğundan, kanserojen etin reklamı yapılarak insanların hayvan leşlerini yemeye teşvik edilmesi nedeniyle hayvanlar öldürülür.

Bu gezegende şiddetin başlıca kaynağı bu kadar çok hayvanın insanın beslenmesi için öldürülmesidir. Ayrıca kanser hastalığının bu kadar yaygınlaşmasının nedeni de hayvan cesetleriyle beslenmektir.

Oysaki insanla hayvan arasında bir fark var: İnsanda düşünce, algı vardır; şiddetin ona zarar verdiğinin; gelişimini, değişimini, tekâmülünü engellediğinin farkına varabilir, böylece bilinçli çaba göstererek şiddet eylemlerine son vermeyi başarabilir.

Bir canlı varlığı öldürmek ona şiddet uygulamaktır ve evrensel yasaya göre o canlıya çektirdiği acıları kendisi de çekecektir. Çünkü “göze göz, dişe diş” yasası böyle çalışır.

Hayvan cesediyle beslenen kişi, bir canlının yaşam hakkını elinden aldığını, onun acı çekmesine neden olduğunu fark etmez. Onu sadece diğer besin öğeleri gibi, yemek olarak görür. Bu farkındasızlıkla bu eyleminin şiddete yol açtığını anlamaz.

Ama dünya gezegeninde gittikçe artan şiddetin nedeni tam da budur. Şiddet ekip, şiddet biçmek! Savaşların çıkış nedeni de budur. Çünkü şiddete neden olan bu eylemleriyle kendisine geri dönen şiddet, acı sonucu içinde öfke, nefret biriken bireyler çatışmak, savaşmak ister ki o negatifi boşaltabilsin.

Hâlbuki şiddet istemeyen kişi şiddetten vazgeçerek şiddete maruz kalmaz ve dünyada şiddetin azalmasına katkıda bulunur.

Bir birey ilişkilerde şiddetin hayatını yönetmesine izin vermemek için kendisini tanımalı, duygudaşlık yeteneğini geliştirmelidir. Böylece çatışmayı çözerek, saldırgan davranışları önleyebilir. Bu yüzden bireyin kendi içindeki saldırganlığın ve şiddetin farkına varması önemlidir.

Bireyin içinde yer etmiş şiddet yapısı Değişim Sanatı sayesinde değişmeli ve dönüştürülmelidir. Ayrıca bireyin değerleri daha barışçı, uzlaşmacı olan varoluşsal değerlere uygun hale getirilmelidir.

Bunun için “Şiddeti Aşma Sanatı” değişim programı uygulanmalıdır. O zaman birey bünyesindeki şiddetten arınmaktadır.

Kendini Değiştir Dünyan Değişsin, Dünyanı Değiştir Dünya Değişsin!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.