Kimi insanlar vardır çalışkanlığıyla, alanındaki yetkinliğiyle, üstün kişilik özellikleri ve pozitif enerjisiyle çevresini etkilerler. Az da olsa böyle insanlarla karşılaşmışızdır hayatımızda. Peki, nedir bu insanları diğerlerinden farklı kılan şeyler? Değer üretirler bunlar. Biz bu değerlerin bilgisine sahip olduğumuz zaman bu insanların kadrini ve kıymetini daha iyi anlarız.
ODTÜ Matematik Bölümü birinci sınıf öğrencisiydik. Heyecanlıydık, okulu ve bölümü daha yeni yeni tanımaya başlamıştık. “Abstract Mathematics” dersinin dersliğini öğrenmek için bölüme uğradığımızda listenin başında dersin hocası olarak Tuğrul Taner ismini gördük. Bölümün uyanık öğrencileri önceki dönemlerden hoca hakkında epeyce bilgi edinmişlerdi. “Oh be! bu Bey Baba’nın dersi” diye çığlık atmışlardı. Hiç unutamam, ilk dersti. Kimileri biraz çekingen, biraz kaygılı. Bazıları da kıpır kıpırdı. Kısa boylu, güler yüzlü bir adam girdi sınıftan içeri. Tuğrul Hocaydı bu, sınıfı göz ucuyla süzdükten sonra kimlerin birinci tercihinin matematik bölümü olduğunu sordu. Elini kaldıranların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Önce dersin içeriği ve ders kuralları hakkında bilgi verdi. Kendi prensiplerini anlattı. Sonra da hemen derse geçti. Soyut ve zor bir dersti, buna rağmen dönem oldukça akıcı geçmişti. Hoca, merak duygusu uyandırıyor ve öğrenciyi etkiliyordu. Tam bir bilim emekçisiydi Tuğrul Hoca. Uzunca bir yazı tahtasının bir ucundan diğerine defalarca gider gelir, ayrıntılar üzerinde durur, kimseyi kendi haline bırakmaz, düşündürür ve derse katılımını sağlardı. Bir eli pantolonun cebinde diğer elinde tebeşir, yaşı altmışları geçmiş bu sevimli adam böyle zor bir dersin hakkını veriyordu. Çalışkanlığı, titizliği, mesleğine olan tutkusu ve insan sevgisiyle gençlerde derin saygı uyandırıyordu. Bazen de İngilizce fırça atardı yaramaz sınıfa. Olsun, fırça olsun da Tuğrul Hoca’dan olsun. Ne de olsa Bey Babaydı, babacandı. Gençlerin kendisine olan sevgisini bildiği için çocukça davranışlara pek aldırış etmezdi.
Hocamızın matematik emekçiliği sadece üniversitedeki çalışmalarıyla sınırlı değildi elbette. Fen liseleri projesinde aktif görevler almış. Bu okullar için “modern matematik” programına uygun çağdaş bir matematik kitabı bile yazmıştı. Fen liselerinde görev alan matematik öğretmenlerinin akademik gelişimine önemli destekler vermiş. Dahası, TÜBİTAK yaz kamplarıyla matematik yeteneği üst düzeyde olan öğrencileri çalıştırdığı, bu seçkin ve zeki gençleri matematikçi olmaya ikna etmek için çaba gösterdiği bilinir. Hoca’nın bilimsel çalışmaları elbette bu yazının sınırlarını çok çok aşar. Tuğrul Bey’in ODTÜ Matematik Bölüm Başkanlığı görevini üç ayrı dönem üstlendiğini, TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubunda yürütme kurulu üyesi olarak görev aldığını da söylemeden geçmeyelim.
Tuğrul Hoca önemli bir kişilikti. Seçkin bir matematikçi ve bilim emekçisi olmanın yanı sıra tutum ve davranışlarıyla çevresine örnek oluyordu. ODTÜ’nün Tuğrul Bey’e Princeton Üniversitesi’ne gidişi için 121,15 dolar tahsis ettiği, fakat hocanın masraflarını kendi cebinden karşılayarak 66,40 doları okula geri verdiği söylenir. İşte böyle bir kişilik Bey Baba. Öğrencilerin hiç unutamadığı saygın, beyefendi, dürüst ve değerli bilim insanı..
Bey Baba olmak kolay mı hiç? Kimi babaların karanlık işlerinin ortaya döküldüğü, şiddet ve tehdit dilinin ivme kazandığı bu günlerde, tüm çabanla bize ışık tuttuğun ve insan olmanın erdemlerini öğretmeye çalıştığın için seni bir kez daha şükranla anıyoruz. Işıklar içinde uyu Bey Baba.
Elinize sağlık ,çok güzel anlatmışsınız. Ne mutlu size böyle değerli bir insanı tanıdığınız ve ders aldığınız için. Işıklar içinde uyusun...