1973 Yılı Ekim ayındaki Yom Kipur Savaşı’nın 50’ci yıl dönümünde Hamas İsrail’e saldırarak, savaşı başlattı. İlk gün Festivaldeki İsrailli vatandaşları öldürmesi ve esirler alması sonucunda bir katliam başlatılmıştı. Ben de daha o gün İsrail bunu sivil halktan çıkartacak demiştim. Haklı çıktım. Bu gün de katliam sürerken, aylardır İslam Ülkeleri’nden bir ses çıkmıyor. Mısır devreye girerdi, onlarda bir şey yapamazken, Suriye kendi savaşı ile uğraşıyor.

Gelelim Suudi Arabistan‘a tarihi boyunca İsrail ile savaşa girmedi. Nedeni ise Suudi Kraliyet Ailesinin Yahudi olmasından kaynaklanıyor. Türkiye ilk günden beri bu savaşa karşı ama bir noktada ekonomik nedenlerden dolayı ticareti daha yeni kesebildi. Soykırım uygulayan İsrail’in en büyük destekçileri ABD, İngiltere ve Fransa olurken, bu savaşın ne zaman biteceği ancak Netanyahu’nun keyfine kalmış durumdadır.

İSLAM ÜLKELERİNİN EKONOMİK GÜCÜ

İslam Ülkelerinin hammadde ve petrol yönünden zengin kaynaklara sahip olmasına rağmen bir araya gelip bir politik güç olamıyorlar. Çünkü bu ülkelerin yöneticileri ne yazık ki ABD yanlısıdırlar. ABD’yi kuran Yahudilere karşı hiç bir şey yapamazlar.

İslam Ülkelerinin ekonomik zenginlikleri şunlar:

– Dünya petrol üretiminin yüzde 65’i,

– Dünya doğalgaz üretiminin yüzde 51’i,

– Dünyada bilinen uranyum yataklarının yüzde 39’u,

– Dünya doğal kauçuk üretiminin yüzde 70’i,

– Dünya kalay üretiminin yüzde 52’si,

– Dünya buğdayının yüzde 15’i,

– Dünya pirincinin yüzde17’si,

– Dünya baharat üretiminin yüzde 39’u,

– Dünya şeker pancarı ve şeker kamışı üretiminin yüzde 31’i,

– Dünya fosfat üretiminin yüzde 41’i İslam ülkelerinde yapılıyor ya da kaynaklar bu ülkelerde bulunuyor.

Sonuçta böyle bir ekonomik güç, dünya siyasetinde önemli rol oynayabilir. 51 ülkenin yönetimleri BM’yi kontrol eden ve dünyayı yöneten beş ülkeye bağımlı haldedir. Hepsinin sömürge dönemlerinden kalma bağımlılıkları vardır. Bu sebeple ortak bir tavır belirleyebilecek Avrupa Birliği (AB) tipi bir ortak ekonomik ve siyasal birliğe sahip değillerdir.

Cemaleddin Afgani’den Cezayirli düşünür Malik bin Nebî’ye, Bosnalı lider Aliya İzzetbegoviç’ten ABD’li yazar İsmail Râci Faruki’ye kadar İslamcı düşünürler böyle bir birliği hedeflediler. Arap ulusalcılığı en azından Arap devletleri arasında böylesi bir birlik düşünseler de başarmak hayaldir. Bu devletlere egemen olan resmî ideolojiler de birlik taraftarı değil, ulusalcı-milliyetçi ayrışma taraftarıdır. Arap Dünyası birleşirse ülkelerdeki halkların yoksulluğu azalır, Ortadoğu’ya barış gelir ama bunu başarmak çok zordur.

Gazze’deki Savaş’a yardım edemeyen İslam Ülkeleri, daha bunu başaramazken nasıl bir güç olabilirler ki?

Bilinen gerçek şudur ki, Araplar Filistinlileri sevmezler.

Bugün Gazze bir toplama kampına dönmüş bir bölgedir. İsrail ise bu halkı yok etmek için elinden geleni yapıyor. Dünya’da birçok insan evladı bu katliama tepki gösterirken, ne yazık ki Dünya basını bu tepkileri yayınlamıyor. Katliam, İsrail ne zaman isterse, o zaman duracak gibi...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.