Eskiden camilerin tuvaletleri önünde ibrikler dizilirdi.
Bir vatandaş koşa koşa geliyor. Belli ki çok sıkışmış hemen bir ibrik kapıyor.
O sırada bir ses duyar,
Hop, hop, bırak onu.
Bırakayım mı,
Evet onu bırak şunu al.
Onla bununa arasında ne fark var.
Bir fark yok da bizim ibrikçi başı olduğumuz nerden belli olacak, der.
Günümüzde marketlerin hali de buna döndü.
Markete giriyorsunuz,
Pil alma, pırasa al,
Makara alamazsın, makarna al,
Ampul satışı yok. Onun yerine armut alacaksın.
Geriye dönüp baktığınız zaman günümüze değişen bir şey yok.
..
Vergiler ve algılar da bundan farklı değil.
Bir dönemde garip bir uygulama ile
Pazarda yumurta satana, Adı ibiş olana ve başı kel olana ceza çıkmış.
Köylünün biri pazara gelirken yolda zaptiyeler çevirir.
Dur bakalım nereye gidiyorsun,
Pazara gidiyorum yumurta satacağım,
Vay yumurta satacakmış yaz cezayı,
Adın ne senin,
Adım İbiş,
Vay adı İbiş, yaz cezayı.
Köylü cezayı ödemek isterken elindeki parayı yere düşürür.
Bu sırada köylü yere eğilir. Eğilirken de kavuğu düşer. Kel görünür.
Vay bir de kelliği varmış, yaz cezayı.
Günümüze geldiğimizde ise :
Eli arkasında gezenlere aç soruşturma,
Maskesiz geziyorsun kez ceza,
Saatlere uymuyorsun kes ceza,
Atmış beş yaşını geçmiş kes ceza…
..
Bir de Deli Dumrul’umuz vardı.
Bir köprünün başını tutmuş,
Geçenden bir akçe geçmeyenden iki akçe.
Günümüzde ne değişmiş !
Şimdi oto yollar, köprüler, radarlar..
Geçenden de geçmeyenden de alınıyor.
Hem de günün raiçlerine uygun olarak zamlı tarifelerle.
..
Biz ne zaman kendi aşımızı üreteceğiz,
Biz ne zaman kendi ekonomik değerlerimizi üreteceğiz,
Biz ne zaman insan gibi kul hakkını çiğnemeden yaşamasını öğreneceğiz.
Daha doğrusu biz ne zaman Kur’ana riayet edeceğiz.
Yaradan Sad Süresi 29. Ayette;
''Kutsal/bereketli bir kitap bu, sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.''
Kuran bir öğüt, bir uyarı kitabı olduğunu defalarca söylemektedir.
Ve Kur’anın ilk emri de “İkr’a” Allah’ın adı ile oku.
Önce ne kadar okuduğumuzu gözden geçirmemiz lazım.
İnsanları idare etmeyi bir eziyet aracı olarak çıkarıp bir hizmet aracı haline getirmemiz yine Kur’anın emirlerine riayetle olacaktır.