Haftanın en sıcak olayı.
Yenilgisiz FB ilk yenilgisini alarak yenilmezlik ünvanını kaybetti.
Bir anlamda ölümsüzlüğü aklından çıkaranlara da bir hatırlatma yapılmış oldu.
Hayat sürprizlere gebe. Bir anda bir şok olayla karşılaşabiliyorsunuz.
Diğer bir olay, CHP değişimle başladı.
Partinin 100. Yılında 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dönemi kapandı.
13 Seçimi kaybeden bir başkan tekrar kaybetti. Artık Özgür dönemler başladı.
Bundan sonraki süreçte bakalım denilen değişimler yaşanacak mı?
Sağa kayan partiyi tekrar sola oturtacak mı?
Ya da CHP'de bir gelenek olan seçim sonrası bölünmeler yaşayacak mı?
Bunun geçmişteki örnekleri SHP ve DSP.
Yoksa yılanın kabuk değiştirdiği gibi herkes kendi egosuna mı çalışacak, bunu da zaman gösterecek.
Ancak görülen o ki, bu değişim ilk etapta partiler arası birleşme formülünü yıkmış gibi.
Bu da en basit ifadeyle “Reis” in işine yarayacaktır.
Haftanın üçüncü sıcak olayı da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Ankara’ya gelişiyle yaşandı. Zira bunların gelişleri hiç hayra alamet olmayacak gibi.
Benim aklıma hemen “Hamas terör örgütü değildir" açıklaması geldi.
Sanki öncelikle bu sözü teyit ettirmek istediler.
Daha açık bir ifade ile Reis’i söylediği sözlerle yıkmaya geldi.
Bunun için de yanında bir yığın dosyayla geldi.
Bunların arasında mal varlığından yapılacak ambargoya kadar tehditkar dosyaların bulunacağı muhakkaktır.
Sayın Reis bu sözünün arkasında durursa biz de onun arkasında dururuz.
Lakin geçmişe baktığımız zaman dış politikada Reis dikleşti ama dik duramadı.
Rahip Brunson örneğinde olduğu gibi.
Erdoğan ne demişti; "Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız." (Translate post.) demişti.
Alman gazeteci Deniz Yücel için defalarca terörist diyen Erdoğan, Beyaz Tv ve TGRT Haber ortak yayınında Yücel’in Almanya’ya iade edilmesine ilişkin, “Hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” demişti.
Yine bir başka olay İsveç’in Nato’ya girmesi.
Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO’ya Finlandiya ve İsveç’in girmesine 'hayır' diyeceğimizi ilgili arkadaşlarımıza söyledik, yolumuza bu şekilde devam edeceğiz" demişti.
Çok iddialı bu sözlere geriye dönüp baktığımız zaman,
Rahip Brunson elini kolunu sallaya sallaya evine gitti mi?
Alman Gazeteci Deniz Yücel hapisten çıkarılıp salındı mı?
İsveç Nato’ya girdi mi?
Eğer bu soruların cevabı “Evet" ise bu dış politikada bir başarının olmadığının göstergesidir.
Korkarım ki Reis “Hamas terör örgütü değildir" ifadesinden de geriye dönecek gibi.
Bekleyip hep beraber göreceğiz.
Demek ki dış politika Reis’in umurunda ve gündeminde değil gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.
Reis sanki bütün çalışmalarını “İç politikaya” odaklamış gibi.
Onun bütün derdi kaybettiği büyük şehir belediyelerini tekrar almak ve bunun için aday belirlemek.
Gelişen olaylara baktığımız zaman öncelikli il İstanbul ve Ankara
Bunun için de yıldızı parlatılmış bir aday arıyor. Bakalım buraları tekrar alabilecekler mi?
Yoksa diğer şehirleri de kaybedebilir mi? Dedik ya hayat sürprizlere gebe.
Bir umut olarak da İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya gibi görünüyor.
Bakan olduktan sonra eski bakan Süleyman Soylu’nun ne kadar eseri varsa onları yıkmakla işe başladı. Ve bunu yaparken de sanki başka bir partinin üzerine yürüyen kahraman edasıyla bu işleri yapıyor. Bunlar;
Avusturalya merkezli küresel çapta faaliyet gösteren Comanchero suç örgütünün çökertildiğini duyurdu.
Son üç ayda 258 teröristin etkisiz hale getirildiğini, 37'si bombalı 44 terör eyleminin önlendiğini bildirdi.
Dilan Polat olayı da ayrı bir sahife açılması gereken bir durum. Görgüsüz kadın video ile paylaşımlar yapmasa idi acaba bunlar yakayı eve verir miydi?
Aklımıza şu soru geliyor.
İnsanın bu işleri yapabilmesi için Bakan mı olması gerekiyor.
İstanbul Valisi iken bu işler neden yapılmadı? Zira tek yetki ondaydı.
Bu sorulara ister istemez akıllara takılıyor.
Tüm bunlar İstanbul’un alınması için yeterli olacak mı ilerleyen zaman içinde kendini gösterecek.
Hareketlilikte sırayı dördüncü olarak İYİ parti alıyor.
Orada da sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Milletvekili istifa ediyor.
Basın danışmanının görevine son veriliyor.
Bütün çaba “Kendi Başlarına" seçime girmenin gayreti var.
Sadece umut ve dualarla yoluna devam ediyor.
Bakalım vatandan bu olmayacak dualara amin diyecek mi?
Bakalım seçmen Akşener’in dediği gibi arkasından yürüyecek mi yoksa geldiği yere geri mi gönderecek?
Geçmişteki söylemlerine mi bakacak yoksa yeni söylemlerini mi dikkate alacak?
Bunu da ilerleyen zaman içinde net bir şekilde görme imkânımız olacak.
Bizim dileğimiz bütün bu gelişmelerin ülkenin hayrına olması yönündedir.
Ülkemiz için hayırlı olur inşallah.