İsteklerimizi hep karşı taraftan beklemeye alışmış bir milletiz.
Herkes değişim istiyor ama hiç kimse değişmeyi istemiyor.
Değişim için yola çıkanlar;
Adalet istiyor,
Laiklik istiyor,
Sosyal demokrasi istiyor,
Saygı istiyor, sevgi istiyor.
Ama bunların hiçbirisini de kendisi yapmıyor.
Genel başkana başkaldırırken değişim olsun istiyor.
Kendisin Genel Başkanlık yoluna çıktığı zaman gösterilen tepkileri de kabullenemiyor.
Hani nerede o zaman hoş görünüz.
Hani nerede adalet ölçünüz.
Hani nerede vicdanınız.
Değişimi sadece kendi koydukları kuralları kabullenecek insanların bir araya gelmesi olarak görünler elbette yanılacaklardır.
“Dünyayı değiştirmek isteyen önce kendini değiştirsin.” (Sokrates)
Değişim isterken millet senden ne bekliyor;
Sokaktaki insanların yaşantılarını örnek göstererek İslam’a ve Müslümanlara muğayyir kelime kullanma istiyor.
Ama sen “Biz Atatürk’ün partisiyiz” örtüsüyle bu isteğe karşı geliyorsun.
Sonra bu partinin kurucu lideri, kendi halkının inançlarına ve fikirlerine ters düşmemiş ki, siz ters düşme yönünde bir değişim yolunu tercih ediyorsunuz.
Bu değişimle siz sadece kendinizi kandırırsınız.
Siz değişim isterken halktan ne istiyorsunuz?
Aslında sadece onunu oyunu istiyorsunuz.
Eğer sizin istediğiniz değişim onun oyunu alacak nitelikte değilse bilesiniz ki değişiminiz boşunadır. Sadece yılan gibi kabuk değiştirmiş olursunuz. Bunu da kimse yutmaz.
Değişmek güzel bir duygudur.
Yanlışlardan sıyrılıp doğrulara ulaşmak için gösterilen bir çabadır.
Aslında en büyük değişim Yaradan’ın istediği değişimdir.
Bu nedenle Yaradan “ Rad suresinin 13. Ayetinde;
“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur” (Ra'd, 13/11) buyuruyor. Bu bir emirdir. Yerine getirilmesi gereken bir buyruktur.
Burada insanların doğruya ulaşmaları için doğru bir değişim gerekir.
İnsanlarımız kendilerini nasıl değiştirecek ki maazallah Allah’ın dilediği bir kötülüğün önüne geçmiş olsun?
Burada en büyük sorumluluk İktidar partisini savunan kitleye de düşmektedir.
Hala kendisine yalan söylenildiğini anlamıyorsa,
Yapılan uygulamalarla kendisiyle dalga geçildiğini hissetmiyorsa,
İşin en kötüsü de söylenilen yalanları kabullenerek hala peşlerinden gidiliyorsa, kimse kusura bakmasın, Allah’ın dilediği kötülük üstümüzde dolanıp durur. Buna kimse mani olamaz. İnsan aklını kullanarak bunu bertaraf etmelidir.
Şu andaki halinden şikâyet ediyorsun ama değişim istemiyorsun.
Söylenilen yalana hala kanıyorsun,
Yalan söyleyenin hala peşinden gidiyorsun,
Yapılan haksızlıklara ve hukuksuzluklara razı oluyorsun,
Devlet hazinesinin talan edilmesine göz yumuyorsun,
Elbette kötü olan akıbet yakanı bırakmayacaktır.
Önce kendini bir değiştir bakalım.
Elin Portekizlisi “Sen değiştiğinde, kaderin de değişir” diyor.
Elin gâvuru Jim Rohn “Bir şeylerin değişmesi için, sen değişmelisin” diyor.
Ama sen hala Kur’an’a ve gerçeklere kulağını tıkıyorsan, boşuna huzur ve mutluluk bekleme..