Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir toplantı da Boğaziçi Üniversitesi’ni eleştirmesinin arkasındaki konu Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi’nin kuruluşunun Amerika’ya dayanması ve onlara yakın yöneticilerin yetiştirilmesini sağlamasıdır. Mesaj budur. Robert Kolejin ve ardından üniversitesinin kurulmasının tarihçesine baktığımızda Cumhurbaşkanı’ mızın haklı olduğunu görebiliriz.

Osmanlı 19 Yüzyıl da hem Amerikan hem de Avrupa dan gelen Misyonerlerin istilasına uğraşmıştı.. En fazla okul Amerikalılarındır. Anadolu da okullar açtılar ve ilk iş Rum ve Ermeni çocuklarını yetiştirdiler. İşte bu Misyonerlerden biri olan, Misyoner Cyrus Hamlin 1811 yılında doğdu. Fransız kökenli orta halli bir ABD yurttaşı idi. 18 yaşının içine geldiğinde kilisenin misyoner kurslarına katıldı. Denizaşırı ülkelerde görev alacak öncelikle Amerika’nın çıkarlarını koruyacak, geliştirecek, tohumlarının yeşermesini sağlayacaktı. 1810 yılında Boston’da kurulan Kilise kontrolündeki simsarlar birliğinde eğitildi. Yetiştirilme devresinden sonra deniz aşırı bir ülkeye gitmesi gerekiyordu. 1830 yılında görev yeri olarak Osmanlı’nın merkezi İstanbul seçildi. Onu görevlendirenlerin nazarında İstanbul’un ismi Konstantinople idi. Bizans’tan devralınan ismi ABD ve Avrupa da kullanılıyordu.

İstanbul’a geldiğinde çalışmaları için en elverişli yer alan şehrin dışında boğaz manzarası, sahildeki yalıları köşk ve sarayları ile Bebek semtini seçti. Öncelikle Ermeni ailelerin çocuklarının eğitimine yönelik seminer eğitimine başladı. Bilgi ve becerisi ile kısa zamanda tanındı. Demir soba ve boru imalatı ile piyasada aranan birisi idi. Aynı zamanda ekmek üreten tesisler de kurdu. 1850’li yılarda Kırım harbi patlak vermiş, şehre Fransa ve İngiltere’den çok sayıda asker gelmişti. Askerlerin barınması ve günlük ihtiyaçlarının karşılanmasında Hamlin görev aldı. Hamlin’in ürettiği ekmekler satın alınarak askerlere servis yapıldı. Kırım Harbi’nin sonlarına doğru İstanbul’a gelen Christopher Robert adındaki hayırsever ve de tüccar ile tanıştı. Hamlin’in eğitimdeki tecrübe ve başarısı, zengin tüccar Robert’in de sermayesi bir araya gelerek gelecekte ABD’nin kalıcı ve güçlü hale getirmek için “Kolej” açılması görüşünde birleşti.

Uygun arsa arayışına geçildi. Özellikle Rumelihisarı’nın tepe üzerindeki araziler tercih edildi. Ancak göz koyulan arazinin Osmanlı’nın Paris elçisi Ahmet Vefik Paşa’ya ait olduğu öğrenildi. Vefik Paşa, arsayı Hıristiyan bir eğitim kuruluşu için satmak istemedi. Ancak Osmanlı’nın batılı ülkelere borçlanarak ekonomik bağımlılık içine girmesi, diğer yandan İstanbul’daki Amerikan elçisi ve batılı ülke diplomatlarının istek ve baskıları sonucu Vefik Paşa ister istemez kendisine ait olan arsayı satmak durumunda kaldı. 1863 yılına gelindiğinde Padişah fermanı ile “Robert Kolej’in izin ve açılışı gerçekleştirildi. ABD’nin Ortadoğu’daki yani Osmanlı ülkesindeki en teşkilatlı misyoner eğitim kuruluşu eğitim hayatına başladı. Hamlin’in okulun ana binasının yapılışında bizzat çalıştığı sırtında taş taşıdığı ve mimari şekline yön verdiği anlatılır. Bir başka husus ta binanın taşları aynen Rumeli hisarında kullanılan taş malzeme olarak seçilir. Robert koleji’nin amacı eğitim ortamında Osmanlı yurttaşı yabancı azınlıklardan zeki olan çocukları en iyi şekilde yetiştirmek gelecekte onların ülke yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlamaktı. Balkanlarda çıkan Bulgar isyanlarında Robert Kolej mezunu gençlerin lider olarak bulunması dikkati çekiciydi.

Hamlin’in görevi sadece İstanbul’da bir okul açmak ta değildi. O, 1840’lıyıllarda gelecekte bütün Anadolu’yu saracak olan Anadolu Kolejlerinin de temellerini atmıştı. Nitekim Anadolu kolejleri içinde Merzifon’da kurulu olanı 1880 ve 90’lı yıllarda Ermeni ve Rum isyanlarının merkezi oldu.,

Hamlin’in Robert Kolej’deki görevi 1870 yılında sona erdi. Ülkesi ABD’ye geri döndü. O’nun son yıllarında yazdığı makalesi “Ermeniler üzerindeki Türk katliamlarının başlaması ve gelişmesi” başlığını taşıyordu. Ve Hamlin, 1900 yılında öldü. Osmanlı’nın son yıllarında Anadolu’daki Amerikan misyoner okullarının sayısı 400’ü aşmıştı. Sayıları binleri bulan görevli/eğitimci ve on binleri bulan öğrenci… Çoğunluğu Ermeni ve Rum olan, Başlangıçta ABD’nin çıkarlarını savunacak ara eleman ticaret komisyoncularını yetiştirmek amaçlanmıştı. Ama misyonerlerin bir ağ gibi Anadolu’nun her yanına yayılması ile birlikte Ermeni isyanları patlak vermiş, Anadolu’nun bir Türk ve İslam ülkesi olma özelliği yok edilmek Hıristiylanlaştırılmak istenmiştir. Asıl proje bu olmakla beraber gelişen olaylar ve Türk Milli mücadele harekatının başarılı olması üzerine Robert Kolej’de 1924 yılından sonra dini amaçlı misyoner eğitiminde şekil değiştirerek laik ve modern görünümüyle çalışmalarını sürdürmüştür.,

Bir bakıma Robert Koleji yapanlar, bir zamanlar Fatih’in İstanbul’u fethederken Boğaz kıyısında Rumeli hisarını yapmasının üzerinden geçen yüzyıllar sonra aynı yerden Batılı ülkelerin Osmanlı’yı çökertmek için yine aynı yerde Rumelihisarı sırtlarında ROBERT Koleji’ni açmaları ve bunu Üniversite’nin izlemesinin amacı vardır. O amaç Anadolu’yu Hıristiyanlaştırmak ve ABD’ye yakın yöneticiler yetiştirmektir.

Mr. Robert finansal yükü üstlenirken, Dr. Hamlin ise Birleşik Devletler'den kaynak sağlayarak Kolej'i kurma sorumluluğunu eline almıştır. Yeni kurulan Yönetim Kurulu'nun aldığı kararlar doğrultusunda, Kolej'in kapıları ırk, milliyet, din gözetilmeksizin önyargısızca ve ayrım yapılmadan tüm öğrencilere açık olmasına, hiçbir koşulda herhangi bir politik eğilim göstermemesine, hiçbir politik düşünceye dahil olmamasına ve eğitim dilinin İngilizce olmasına karar verilmiştir. Bağışlar ve yardımlarla finanse edilen Robert Kolej’in ilk binası Hamlin Hall’un inşaatı 1871 yılında tamamlanmıştır. Bugün Güney Kampüs dediğimiz kampüsteki tüm tarihi binalar Birinci Dünya Savaşı'ndan önce inşa edilmiş ve inşalarında kampüste bulunan ocaktan çıkarılan mavi kireçtaşı kullanılmıştır.

Zaman zaman ciddi finansal kaynak sıkıntısı çeken Robert Kolej’in ekonomik durumu, 1930’lu yıllarda savaş öncesi Türkiye ekonomisinden ve Birleşik Devletler' deki ekonomik krizden oldukça etkilenmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin tarafsızlığını korumasına rağmen, savaş sona erene kadar pek çok problem çözümsüz kalmıştır. 1960’lara gelindiğinde Robert Akademi'nin bugün Güney Kampüs olarak bilinen Hisar Kampüsü'nü tamamen yükseköğrenime bırakarak, Arnavutköy'deki kampüse taşınması, oradaki Amerikan Kız Koleji ile karma bir eğitim kurumu oluşturacak şekilde birleşmesi düşünülmeye başlanmıştır.

Mart 1971'de dönemin başkanı Dr. Everton, Robert Kolej'in üzerine herhangi bir kampüs üzerinde bağımsız bir üniversitenin kurulması için Türk hükümetini teşvik eden önergenin 26 Ocak 1971'de Yönetim Kurulu tarafından kabul edildiğini açıklamıştır. Çalışmalar 1971 yazında sonuçlandırılmıştır. Binaları, kütüphanesi, laboratuarları, tüm imkanları ve personeliyle 118 dönümlük bugünün Güney Kampüsü 10 Eylül 1971'de tamamen Türk hükümetinin üzerine geçmiştir. Boğaziçi Üniversitesi, yüz yıldan fazla Robert Kolej'in kampüsü olarak kullanılan alana resmi olarak kurulmuştur.

Bugün Türkiye de çocuklarını Robert Kolej de okutmak ve oradan da Boğaziçi Üniversitesi’nde okutup mezun etmek isteyen milyonlarca anne-baba var. Her şeye rağmen bu iki okul üst düzeyde eğitim veriyor. Buradan mezun olanların iş dünyasında kolay iş bulduğu da bilinen bir gerçektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.