Acı, hüzün, şaşkınlık, karambol, seçim vaadleri, maaş artış hesapları, şeriat yürüyüşleri, şehre inen terör, özel okul faturaları, 15 liraya çıkan simit fiyatları filan uzun zamandır “yaşam mikserimizde” çalkalanıp duruyor.
Sadece bunlar mı?.. Geleceğe güven, iyilik ve güzellikten hızla uzaklaşma, Anayasa ve yasa çizgilerinden keyfe göre sapma, kurumları tanınmaz hale getirme, devlette fetöyü aratmayacak tarikat ve cemaat yapılaşmalarına göz yumma, doğaya telafisi çok zor zararlar… Hangi birini sayayım? Doktorları hastanelik ettiğimizi mi, kadınları sürekli öldürdüğümüzü mü, demokrasinin kolunu kanadını kırdığımızı mı, okullara bile dini soktuğumuzu mu, hani bir tramvaydan inme meselesi vardı, yoksa o durağa geldiğimizi m?..
Toplumun iktidara yaslanan tuzu kuru kesimi, gidişattan memnunlar. Onlara göre Türkiye uçuyor, Avrupa bizi kıskanıyor. Yapılan hizmetleri görmeyenlerin gözü kör, kalpleri mühürlü… Ama çok büyük bir bölüm de aksini düşünüyor, kılavuz istemeyen görünen köyü işaret ediyor. Türkiye nereden nereye geldi? Enflasyonun altında korkunç şekilde eziliyoruz. Aydınlıktan karanlığa, normalden meçhule ve umutsuzluğa doğru hızla sürükleniyoruz. Toplumun ciddi bir bölümü böyle düşünüyor. Büyük Ortadoğu Projesinin hedefine götürüldüğüne, bölgede İsrail’in, Kürtlerin ve Ermenilerin başımıza bela hale getirileceğine, 10 milyon mültecinin aramıza hesaplı bir şekilde sokulduğuna, ülkemizin parçalanmak istendiğine inanıyorlar.
.....
Yazının devamı için tıklayınız
.....