Yeni bir eğitim dönemine daha başladık.
Lakin herkesin kafasında bin bir türlü kuşku yatmaktadır.
Müslümanlar sanki şunları unutmuş gibi;
İslam’ın Müslümanlara ilk emri “Oku”..
İkinci emri de “yazmak” üzerine.
Ama bu işi ciddiye alıp uygulayanlar gayrimüslimler olmuştur.
İslam ülkeleri hala havanda su döğmektedir.
…
Muhsin Atay'ın bir ifadesine göre;
İngiltere’ye, o ülkenin en başarılı okulu Eton College’ya ziyarete giderler.
1441 yılında Kral VI. Henry tarafından kurulan okulda sadece erkek öğrenciler var.
Ve hepsi yatılı okuyordu. Okula girerken hep çimlere uzanmış geyik yapan öğrencilerle karşılaşacağını zannediyordu. Tam tersine öğrenciler birer asker gibiydiler. Teneffüs saatinde bile alçak bir ses tonuyla konuşarak etrafta geziniyorlardı. Hepsinin yüzünde büyük bir ciddiyet vardı.
Okul müdürüne bir ders gözlemi yapmak istediklerini söylüyor.
Adam çok net bir şekilde itiraz edip, “Dersleri bölemeyiz” diyor.
Daha sonra Abbey School’a gidiyorlar. Bu okul da 1887 yılında kurulmuş bir kız lisesiydi.
Hani bizimkiler karma eğitim diye tutturuyorlar ya. Kız erkek bir arada okuyacak diyorlar ya.
Ortam yine benzerdi. Okulun geneline büyük bir ciddiyet hâkimdi.
Kütüphanede onlarca kız hiç konuşmadan ders çalışıyorlardı.
Bu okulda da gözlem yapmak için sınıflara giremiyorlar.
Okul müdürüne, “İngiltere eğitim broşürlerinde, hep bir parti havası var. Ama burada hiç öyle bir ortam yok” diyor gülerek.
Kadın müdüre , “O broşürler genelde yabancı öğrenciler için hazırlanıyor.” diyerek,
“Burası Birleşik Krallığın geleceğine önemli insanlar yetiştirmek için var” diye de ekliyor.
Bunlar kendi elit grubunu böyle büyük bir ciddiyetle yetiştiriyor.
Ve bu derin tarih bilinciyle yetişen insanlar ondan sonra da dünyayla dalga geçiyorlar.
Bu da İslam ülkelerinin ciddiyetinden bir örnek;
Suudi Arabistan 2030 yılına kadar en az beş üniversitesini uluslararası sıralamalarda ilk 200'e sokmayı hedeflediğini açıklamıştı.
Bunun içinde Çok uluslu Clarivate firması tarafından derlenen ve bilim dünyasında büyük itibarı olan “Yüksek Atıf Alan Araştırmacılar” listesine girmek istiyordu. Suudi Arabistan’ın bu listede yer almak için çok sayıda bilim insanına yıllık 75 bin dolara yakın rüşvet verdiği, rüşveti kabul edenlerin çalışmalarını bir Suudi üniversitesinde yapılmış gibi gösterdiği ortaya çıktı. Ve dünya bu skandalla çalkalandı..
Parayla yol alan insanların geleceğe nasıl yön vereceklerinin bir göstergesidir.
…
Maalesef bizim ülkemizde de eğitim, merhum İsmet Paşa’nın ABD’lilere sunduğu “Fulbirght Antlaşması” ile yaz-boz tahtasına dönmüş.
Milli Eğitim Bakanlığının bünyesinde yer alan Eğitim komisyonu üyelerinin yarısının ve başkanın Amerikalı olması nedeniyle, eğitimimiz içinde çıkılmaz hale dönüştürülerek “geleceğin insanlarının yetiştirilmesi”nin önüne geçilmiştir.
Bu zamana kadar gelen iktidarların hiçbirisi de, bu antlaşmanın üzerine gitmemiştir.
Ülkenin bir an önce bu rezillikten kurtulması gerekiyor.
…
Milli eğitimin uygulamalarına,
Diyanetin fetvalarına,
Üniversitelerin çalışmalarına,
Medya gibi insanı kontrolü altına alan kuruluşlara yakından ve dikkatlice baktığımızda geleceğe dair umutlarımızı korumakta zorlanıyoruz.
Eğitimde altmış beş ülke arasında kırk ikinci sırada gelmek,
En etkili yüz üniversite içinde bir yer bulamamak,
Okuduğunu anlama açısından sondan 3. sırada gelen bir insan topluluğuna sahip olmak,
İnsan unsurunu ülkenin ihtiyacına göre gelecek yılların planlarını yapamamak,
Üniversite imtihanlarında sıfır çeken binlerce öğrenciye sahip olmak,
Bu öğrencileri yönlendirecek bir rehber kitabının bile yapılışını sağlayamamak,
Bu ülke için hoş da değil, hayra alamet de değildir.
Biz halen anlayamadık;
“Öğretim ciddi bir konudur, oyun eğlence değildir.”
Ey İktidar sahip olduğumuz bu insan sermayesini nereye götürüyorsunuz?
Ey Ümmet-i Muhammed bu tür iktidarların peşine takılıp!
Hiçbir şeyin farkında olmadan zaman şuurundan yoksun, sorumluluk duygusundan bihaber nereye gidiyorsunuz böyle?..
Aklınızı başınıza alın ve Allah’ın ilk emrini uygulamaya koyulun..
İkr’a...
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....