Yalnız adam dik dik yürüyor, kısık gözle etrafını temaşa ederken bir yandan da yalnızlığını anlamaya çalışıyordu. Yalnız adam Vatan caddesinde omzuna astığı yıllanmış deri çantası, elinde bir poşet kalabalıklar içinde kaybolup gitti.
Anlaşılmaya çalışmadı.
Anlatmaya çalıştı.
….“Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken söyleyemediğim ateşten kelimeleri….”
“…..Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili...."
Ve dünya sürgününü/yolculuğunu tamamladı.
Allah rahmet eylesin.
“Yalnız”lık “hiç”likle başlar!
“Hiç”lik hiç de kolay değildir.
Yalnızlık! Aslında anlaşılmaz ve ilk defa karşılaşılan bir durum da değildir.
İnsan doldukça, oldukça, “hiç”liğe erdikçe yalnızlık kaçınılmaz bir durumdur.
Yalnız adamın, yalnız ve dik adamlar bir bir zihninden geçmeye başlamıştı.
Yalnızlık kalabalıklar içinde yalnızlıktır.
Yalnız adamların öncelikli özellikleri “dik” likleri idi.
Sonra anlaşılamaz, oldukları idi.
Öyle ya insanın anlaşılması zaten zordu. Bir de üstüne üstlük bilgelik, erginlik, olgunluk, fikir çilesinin içinde kıvranmak, hiçlik deryasında kaybolmak da cabası idi.
Yaşadıkları, çilekeşlikleri yetmez gibi; “kifayetsizlerin kifayetsizliklerini dik adamların asaletinden, bilgeliklerinden çıkarmaları, kendilerini onlarla eşitleme çabaları” işin başka bir yanı idi.
Dik adamın, dik adamların işi zordu.
Kifayetsizler yalnız adamın üzerinden kişilik devşirmeleri, akıllarınca dik adamın bilgeliğini aşağılamak, onlar için adeta bir kurtuluş bir çıkış yolu gibi görüyorlardı.
Üstelik bu sadece “yalnız dik adam”ın karşılaştığı bir durum da değildi.
Kifayetsizlerin ortak özelliği
Kifayetsizler, yalnız adamlara iftira atmak aşağılamakla kendilerini tatmin etmenin yolunu bulmuş oluyorlardı.
“Bunu yapmayın” desek anlarlar mı dersiniz?
Bilge adama çatmakla, algı oluşturmakla “bilge” olamaz, bilge ile kifayetsizliğinizi örtemezsiniz!
Evet
Cins “ins”dir.
Ama
Lig başka.
Hiç rahatsız olmayın, inanın kifayetsizlere kifayetsizlik on numara yakışır! Hem niye rahatsız oluyorsunuz ki? Kifayetsizler kalabalıklar içinde her bir yana, her bir konuda ahkam buyururken (!) onlar; “yalnız adam”lar. O kadar!
Yalnız adamların bir başka birlikte yaşadıkları ise “vefasızlık” tır.
Vefazsızlığın toplumu kasıp kavurduğu doğrudur.
“Yalnız dik adam”ların vefasızlık en yakın arkadaşıdır!
Oysa vefalı olmak erdemli insan olmanın olmazsa olmaz şartıdır.
“Yalnız adam” ları bırakın yalnızlıkları ile yaşasınlar.
“Yalnız ve dik adam” olmak kolay değildir.
Epey çalışmak lazım.
Fikir çilesi çekmek lazım.
Erdemli olmak, irfan sahibi olmak kolay değildir de ondan. Yalnız adam için en kolayı yalnızlıktır!
Yalnız ve dik adamdan kifayetsizlere ekmek çıkmaz!
Boşuna iftira, dedikodu çukuruna girmemeleri kendilerinin çıkış yoludur.
Vefa deyince sahi ne de çok yaşanılır oldu vefasızlık. Sanırsınız ki normal bir “insan” davranışı oldu. Öyle ya “insan” çiğ süt emmemiş miydi?
Sahi siz yanıbaşınızdaki yalnız adamı hiç farkettiniz, gördünüz mü?
Dik duran, dik yaşayan yalnız adama, adamlara selam olsun!
Siz varsınız diye fikir var.
Siz varsınız diye idrak var.
Siz varsınız diye bilgelik var.
İyiki varsınız.
Selam olsun yalnız / dik adamlara!
Selam.
Yalnızlık yalnız adamlara çok yakışıyor!..
Vesselam.