Şair, Yazar, Bestekâr ve Öğretmen olan Ozan Arif, üç yıl önce bugün 13 Şubat da hayata gözlerini yummuştu.
Ömrünü Türk Milleti'ne adayan, her alanda insanları uyarıcı görevi yapan, saz ve söz ustası Samsunlu Şair’e Allah Rahmet Eylesin Mekanı Cennet Olsun diyoruz...
Birçok toplantı ve konserde herkesin, özelikle gençlerin beğenisini kazanan, duygu ve derin anlamlarla dopdolu şiirleri sazı ile dile getiren Ozan Arif’i; yakından tanıyıp izleyen ve farklı yöntemlerle topluma mesaj veren Aşık Sefai, İsmail Türüt, Uğur Işılak, Esat Kabaklı, Osman Öztunç, Mustafa Yıldızdoğan vb. gibi sanatçıların uyarıcı mesaj ve anlam derinliği olan şiirlerinde görmek mümkündür...
Ozan Arif her sahneye çıkışta bir selamlama ile örneğin şöyle bir giriş yapardı.
Engelleri aşa aşa,
Gelmişler koşa koşa,
Cümle kadim kardaşa,
Merhabalar diyelim..
Büyük küçük ihtiyar,
Allah etsin bahtiyar.
Maşallah bak hepsi var,
Merhabalar diyelim...
O, yurt içinde ve yurt dışında davet edildiği kuruluşlara gider, düşünür ve yazarların düşüncelerini alır, güncel gazeteleri okur ve onlardan bir sentez oluşturur, kendi üslubuyla toplumu uyarırdı! Mesela Galip Erdem'in "İmkânla iman birleşmediği müddetçe dava kazanılmaz, kazanılsa bile, zaferde en ufak bir payınız olmaz." veya "Türk Milletini sevmekte birleşenler, birbirlerini sevmekte birleşmeye de mecburdurlar. Aksi takdirde millet sevgileri kimsenin inanamayacağı boş bir laftan ibaret kalır" gibi düşünceleri analiz eder, şiirleştirir, bestesini hazırlar ve kendi özel üslubuyla topluma aktarırdı.
Sözlerini duygu ve davranışlarını örnek aldığı lider Başbuğ Alparslan Türkeş idi. Alparslan Türkeş'e gönülden bağlı olan Ozan, Alparslan Türkeş Hakkın Rahmetine kavuştuktan sonra, şiirlerinde Türkeş'in ölümünü,
“Bozkurtların boyunlarının büküldüğü gün",
"Ülkücülere yetim gözüyle bakıldığı ve dünyanın başımıza yıkıldığı gün ve her yürekte ağıt yakıldığı gün" olarak tarif eder.
Ozan Arif, vatanseverlik duygularını çok güzel şekilde ifade eder, Türkiye'nin önemli bir ülke olduğunu da ima ederdi ama bunu apaçık,
“Burası Türkiye, Biz de Türk'üz, Türk!
Bu memleket Bizim, bu vatan bizim.
Bu toprakta doğduk, burada büyüdük.
Bu memleket Bizim, bu vatan bizim.."
şeklinde dile getirirdi.
Türkiye ve Türk Milleti’nin bütünlüğüne çok ama çok vurgulu ifadeler kullanırdı..
O, Laz da Çerkezde Kürt de benim,
Bunlar aza, bunlar el kol Türk beden..
Türk'ü mülayim bulup da kuyu kazılmasın,
Kabarmasın Türk'ün ayranı suyu!
Sabrını taşırmasınlar,
Türkiye de Türk'ün, bu memleket bizim, bu vatan bizim... derdi..
Özellikle Mustafa Kemal Atatürk'ün "...hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların nasihatleri öyle, planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay yazmamıştır.. Bu devlet, bu ulus, ekonomik egemenliğini sağlarsa o kadar güçlü bir temel üzerinde yerleşmiş ve gelişmeye başlamış olacaktır ki, artık bunu yerinden oynatmak mümkün olmayacaktır.” Sözlerinden hareketle işleri yanlış yapanları hicvederek, "Vay efendim Dış Güçler deyin" diyerek zamanında ve güncel sözcükler kullanarak uyarırdı..
Gözleri özellikle mal ve servette olanları, liyakatli, emeği, hak ve hukuku dikkate almayan katı, emek verenleri horlayanları, şerefli Türk Askeri'ne ve Türk Ordusu'na, güvenlik güçlerimiz olan emniyetçi ve polislere pusu kuranları uyarmayı vatan borcu olarak görmüştür.
Sonuç olarak, "ya bu kanı durdurun, ya da millet durduracak" diye mesaj verirdi.
"Cihandır eşiğimiz,
Ocaktır Beşiğimiz,
Dokuzdur Işığımız,
Ülkücü derler Bize" diyerek de, gerçekten vatanseverlik duygularını içine nakşetmiş, kendini yetiştirmiş, ufku açık Türk Milliyetçilerini tarif ederdi.
Ozan Arif'i dinleyen, anlayan, şiirlerini okuyan, vatan ve millet sevgisiyle coşan her yaşta, her meslekte olan değerli insanlarımızın başı sağolsun.
13 Şubat’ta Samsun İlkadım ilçesinde anma töreni yapanlara selam olsun...
O koca yürekli vatan aşığı Ozan Arif'in de Mekanı Cennet Olsun..