Karşımızdaki kişinin ağırlığını göstermek, kıymet vermek anlamındaki “hatır saymak” tan bahsedeceğim bu defa..; Birisine karşı duyulan saygı ve sevginin ifadesidir hatır saymak. Bir işi gerektiği için değil, birini hoşnut etmek için yapmaktır..
Hatta sevip saydığımız bir insanın isteğini yerine getirmek için bir çabada bulunmak, onun gönlünü kırmaktan çekinmek de diyebiliriz.
Hatır deyince aklıma biraz muzip bir hikaye geldi..
Hem de hatır için yapılan bir işi öyle güzel ifade etmiş ki..
Hemen kısaca anlatayım..
Adı “hatır için çiğ tavuk bile yenir”
Adamın birisi hanımından çok çekinirmiş..
Hani “geçim ehli” derler ya öyle biriymiş.. Aslında korktuğu için falan değil, hanımının o dayanılmaz “dır dır” larına maruz kalmamak için tartışmaz, alttan alır ve kuzu gibi geçinir gidermiş.. Birgün işinden eve gelmiş. Bakmış ki mis gibi tavuk yemeği kokusu var ve sofra hazır..
Hanımına teşekkür ederek başlamış yemeğini yemeye..
Fakat o da ne ?
Daha ilk lokması ağzında kalmış..
Dişleri çiğneyemiyor bile.. Çünkü tavuk çiğ..!
Yani daha pişmeden ocak söndürülmüş ve tavuk da pişmemiş, ala çiğli kalmış..
Kızarmış, bozarmış, “hık” demiş “mık” demiş nafile, yutamıyor.. Suratı da olmuş kıpkırmızı..
- Ne oldu bey, neden kızarıyorsun öyle.. diye seslenmiş hanımı. - Yok bir şey, eline sağlık yemek güzel de biraz sıcak ondan herhalde.. demiş zavallı adam.. Ve hanım da başlamış yemeğini yemeye.. Aldığı ilk lokmada “eyvah tavuk çiğ kalmış, neden söylemedin, çiğ çiğ yiyorsun..” diye çıkışmış apansız.
Adam ehil ya, biraz da zeki, yapıştırmış cevabı;
- Hanım ben seni çok seviyorum, senin hatırına çiğ tavuk bile yerim..
İşte böyle hikaye..
Bazen "birinin hatırına çiğ tavuk bile yenir".
Güzeldir tabii ki kişilerin birbirinin hatırını sayması; sayması diyoruz ki kökü saymaktan geliyor.. Yani saymaya / saygıya dayalı bir davranıştır her şeyden önce.. Fakat çoğu insan için karşılık bekleyerek yapılan bir fiildir de... Örneğin ;
O bizim düğünümüze geldi mi ?
O bizi tebrik etti mi ?
O bize hediye aldı mı ? gibi karşılığa dayalı hatır ilişkileri de vardır..; “adet yerini bulsun” demekle eşdeğer ..
İnsanlar önce kendilerine saygı duysa, karşındaki insana da saygı duyması kolay olacaktır. Dolayısıyla hatırlar da saygıyla süslenecektir.
İşin özünde insanların "hayır" ları da olabilmeli ve “aman karşı taraf incinmesin, hatırı kalmasın” diye "hayır" denmesi gereken yerde "hayır" dememek de yanlış olur.. Olanaksız ve reddettiğimiz bir konuda “hayır” deyince kırılan insanlar, biraz da sizi kırmış olduklarının farkına varmalılar diyorum. Hatır saymak, herşeye evet demek değil, iki tarafı da memnun edecek bir noktada gönül almaktır..
En yoğunu da akrabalar arasında rağbet görür...
Bizlerde adetten değil midir;
- Yemeğe misafir gelir; ısrarla bir kaşık daha al, hatırım için.. - Zamanı yoktur kişinin; gel hatırım için.. - Erkenden dönecektir, az daha otur hatırım için.. - Biz size geldik, siz de bize gelin hatırım için..
gibi sürer gider..
Gerçekte hatır saymak, iki tarafın da hoşnut olacağı ve içten gelerek yapılan saygılı davranış olursa ancak, gerçek değerine ulaşacaktır. Yoksa birinin diğerine tahakkümünü ve tek taraflı bir faydayı temsil edecektir.
Haydi bakalım, bugünlük de bu kadar.
Başkalarının kalbi kırılmasın diye (hatır için) kendi kalbimizi kırmadığımız şekilde bol hatırlı günler dileğiyle..