Sevgisiz, saygısız, tahammülsüz, hoşgörüsüz, tebessümsüz bir toplum oluştu.
Merhabalar azaldı, tebessümün yerini asık suratlar aldı, herkeste bir bıkkınlık, yarından endişe, soluk beniz, asık surat ne kadar üzücü. İnsanların neşesi, yaşama sevinci, sabrı kalmamış ve suratlarda bir endişe kimse kimseye güvenmiyor.
Dünya gailesi dedikleri böyle mutsuz etmemeli insanları.. Fakat maalesef ki bir şeylere endişelenmemek de mümkün değil, hem maddi hem manevi! (İnsanlar da haklı ama..)
Geçmiş yıllarda insanlar daha mı mutluydu, ya da daha nazik oldukları için mi bir merhabayı çok görmezdi birbirlerine.
Şimdilerde merhabanın ölçüsü de para oldu çünkü bazı insanlar zengini sever oldu, severken de karakter aramayı unuttu.
Akraba, arkadaş, komşu, insanı değil, insanın zenginini sever oldu.
Kimin lüks evi varsa ve lüks otomobili o kişiden söz ederken dahi “bizim bir arkadaş var şöyle zengin, böyle zengin” diye yad ederken... Belki de hem kendisine övgüydü bu dolaylı olarak, hem de o para gücünü övdüğü kişinin övünecek insani başka özelliği yoktu..
Ne kadar ekmek, o kadar köfte... misali.
Para insanlara bazen mutluluk satın almaz ama parasızlık kesinlikle mutsuzluğunuzun ölçüsünü artırır.
Parasız mutsuz olmaktansa paralı mutsuz olmak da ayrı bir konu belki de bazıları için.
Hele ki günümüzde çoğu kişiler için para araç olmaktan çıkıp amaç haline geldi.
Her gün biraz daha zorlaşan geçim dertlerini de dikkate almak gerek.
Bundandır belki de insanların öfke kontrolsüz oluşu, hoşgörüden uzaklaşarak gözünün üstünde kaşın var bahanesini kavgaya dönüştürmesi.
Sabır kalmadığı gibi stres öfkeye öfke kavgalara neden oluyor. Markette, trafikte, çocuk parkında, metroda, pazar yerinde.. Herkes sabırsız, tahammülsüz ve sinir küpü olmuş adeta.
İşsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, gençlerdeki yarın endişesi ve günü kotarabilmekte zorlanan insanlarımız..
Bir yanda şatafatlı hayatları görüp onlar gibi olmaya özenen, haksız kazanç sağlama telaşına düşmüş fırsatçı ruhlular,
Öte yanda kaynağı belli olmayan rantlarla yasal olmayan yollarla dönen çarklar.
Kısa yoldan zengin olmak isteyenlerin illegal yollara sürüklenmesi, adli olayların artışı, kiminin paçayı kolay kurtarıp, kimilerinin yakayı ele vermesi..
Para para para..
Varlığı bir dert yokluğu yara.. demişler ya şarkının birinde.
Yuva kurmak isteyenler parasızlıktan vazgeçerken, çoğu evliler bu pahalılıkta anne babalarıyla evini birleştirip birlikte yaşamak zorunda kalırken, masrafları müşterek karşılarsak bir nebze de olsa belki rahat ederiz diye düşünüyorlar.
Bakalım günler daha neler gösterecek derken, her gün zorunlu giderler de zamlanıyor.
Dışarıdan göç aldıkça artan talepler karşısında hayat pahalılığı da artıyor.
Yaşayıp göreceğiz, artık bıçağı halkın kemiğine dayayan bu pahalılık ve paranın hükümranlığı nereye kadar devam edecek.
Umarım kısa zamanda insanların yüzünde biraz tebessüm meydana gelsin..
Tüm sorunların kısmen de olsa son bulduğu sağlıklı günlere, saygıyla, sevgiyle kalın.