Sarhoşluk, tüm insanlığa, insanlığını devre dışı bıraktığı için yasaklanmış dünyevi olan sahte ve gelip geçici haldir. Sarhoşluk, aklın kontrolünü devre dışı bırakarak kişiyi kontrolsüz bir hale sokarak adeta mahlûktan daha beter hale dönüştüren, düşünsel, sözel ve eylemsel durumdur. Bilinç altında bastırılmış duygu ve isteklerin açığa çıkmasının vesilesidir. Sarhoşluk en sade ve öz haliyle, insanı insanlığından yani yaratılış gayesi olan Allah’a kulluktan men edendir. Cenab-ı Allah Maide suresi 90. Ayeti kerimede,
Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû innemâ-l ḣamru velmeysiru vel-ensâbu vel-ezlâmu ricsun min ‘ameli-şeytâni fectenibûhu le’allekum tuflihûne
Ey iman edenler! İçki ve şans oyunları, putperestçe uygulamaların tümü ve şans talih okları çekmek, her türlü tahmine dayanan şans oyunu oynamak ve bunlara göre hareket etmek, şeytan işi ve iğrenç kötülüklerden başka bir şey değillerdir. O halde onlardan kaçının ki, mutluluğa eresiniz.
buyurmaktadır. Ayette “Hamru” olarak geçen “Hamr” sarhoş eden anlamında kullanılmakta olup genel yorumlarda alkollü içecekler olarak Türkçeleştirilerek aslında ayeti, Hamr kelimesini bir kalıba sokarak sınırlandırmış olurlar. Hamr kelimesine sadece içki veya her türlü uyuşturucu madde dersek, bunlar dışındaki bizi sarhoş eden yani müptelası olup kulluğumuzdan uzaklaştığımız diğer şeyler önemini yitirmiş olmaz mı? Her türlü sarhoşluk veren şey Hamr’dır ve her türlü sarhoşluk veren şey haramdır. İnsanın yaratılış gayesi, Zariyat suresi 56. Ayeti kerimede,
Ve iyi bilin ki, ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
denilerek ifade edilmektedir. Ancak yani sadece Allah’a kulluk yapması için kulluk özelliğinde yaratılan insan, öncelikle kulluğun ne olduğunu anlamalıdır ki kulluğunu hakkıyla Allah’a yapıp yapmadığını görebilsin. Cemadat, nebadat ya da mahlûkat olarak da yaratılabilirken insan olarak en şerefli şekilde yaratılmış olmanın mesuliyeti, kulluğumuzu Allah’a yapmaktır ki bu her insan olana farzdır. Enam suresi, 102. Ayeti kerimede,
İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka İlah yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır, öyleyse O'na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir.
denilerek vurgu yapılan gerçeklik de bize bunu göstermektedir. Öncelikle şunu anlamalıyız ki kul olarak muhatap olduğumuz, bizi yaratan Allah olduğu için işin ciddiyetini kavramalı ve hakkıyla değer vermeliyiz. Kulluk, Bakara suresi 138. Ayeti kerimede,
Biz, Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona kulluk edenleriz.
denilerek kulluğun, Allah’ın boyasıyla boyanmak yani Allah’ın emri ve yasaklarına itaat etmek olduğu vurgulanırken, insanî özelliklerimiz olan sevmek, zikretmek, muhabbet etmek, hizmet emek, değer vermek, özen göstermek gibi özelliklerimizi Allah’a yöneltmek olduğuna işaret edilmektedir. Bu ise, Bakara suresi 207. Ayeti kerimede,
İnsanlar arasında öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah ise, kullarına karşı daima şefkatlidir.
denilerek işaret edildiği gibi aklımızda, dilimizde, kalbimizde Allah oluşuyla mümkün olurken, ayette “Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder” denilerek ifade edilen kendimizi feda etmek yani dünyevî olan zenginliğin cezbesinden kendimizi kurtarmakla olur. İnsanlar, dünyevî yaşam içinde dünyanın sahte zenginliğine ve emmareye hitap eden yalan güzelliklerine kapılıp, parayı, malı mülkü, makamı, şan ve şöhreti sever, zikreder, muhabbet eder, hizmet eder ve bunları elde etmek, egosunu tatmin etmek, emmaresini mutlu kılmak için zulmaniyete düşüp kendisinden yasaklanmış her türlü haramın içine girerler. Daha fazla para kazanmak için yalan söylerler, çalarlar, dolandırırlar, gasp ederler, görevi ve makamı kendi kişisel çıkarlarına kullanırlar. Onlar, paraya tapanlar, güce secde edenler, malı mülkü sevenler ve bunlara değer verip, özenir, önemser, öncelik yapar, bunlara güvenirler, bunlar için yaşayanlar olarak kulluklarını bunlara yaparlar. Yunus suresi, 18. Ayeti kerimede,
Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve “Bunlar Allah Katında bizim şefaatçilerimizdir” derler. De ki, “Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir.”
denildiği halde bunlara kulluk yaparken, Allah akıllarında bilgi, dillerinde esma olarak insanları kandırma aracıdır ve ibadetlerini şeklî ritüel olarak perde yaparlar gerçek kimliklerini yani kulluklarını paraya yaptıklarını gizlemek için. Oysa, Nahl suresi, 36. Ayeti kerimede,
Andolsun ki biz, “Allah'a kulluk ediniz ve tâğûttan sakınınız!” diye her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde geziniz de görünüz, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur.
denilerek bu gerçek ifade edilir çünkü “Tağut,” Allah dışında kulluk yapılan her şey anlamında kullanılan kavramdır. Şimdi, sarhoşluk, kulluğumuzu Allah’a yapmaktan uzak kaldığımız hal olduğundan, insan sadece içki veya uyuşturucunun sarhoşu değildir.
İnsan, paranın sarhoşu olabilir. İnsan, mal ve mülkün sarhoşu olabilir. İnsan, makamın sarhoşu olabilir. İnsan, gücün sarhoşu olabilir. İnsan, egonun sarhoşu olabilir. İnsan, gururun, kibrin, sarhoşu olabilir.
Kısaca insan dünyanın sarhoşu olup benlik iddiasıyla kendi benliğini ilah edinerek kendi benliğine tapar da kulluk yapar. Cenab-ı Allah, Hicr suresi 72. Ayeti kerimede,
Senin ömrüne yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlar.
denilmektedir. İnsan, gelip geçici sahte dünyevî zenginliklerin sarhoşu olarak kulluğunu bunlara yapıyorsa yani bunlar için yaşıyorsa Allah’ın kulu değildir. Bilinmelidir ki insan yaşamak için yiyen canlı olmalıdır yaşamak için yerken dürüstlükten, adaletten taviz vermeyerek Allah’a kulluk yapmalıdır. Yemek için yani dünya için yaşayanlar dünya için insanlıklarını heba eden bocalayandır ve yine bilinmelidir ki insan tekil birey olduğundan kulluğunu sadece bir yere yapabilir. Dünyanın kulu olanların ibadetleri sahte ve göstermeliktir, kandırma aracıdır.
Sarhoşluk, insanlığın yitirilmesi olup kendimize zalim olma halidir. Bizler, Allah’a inanan ve razı olduğu kullarının arasında bulunmak isteyenler, sarhoşluktan ayıp yani kulluğumuzu, Allah’ın emri üzerine dönüp kalarak Allah’a yöneltmeli ve kendimizde ve her yüzde dünyada yaşarken Allah’tan başka ilah olmadığı gerçeğine şehadet etmeliyiz. Sarhoşluktan kurtulup şehadet ehli olarak yaşayanlar Allah’ın kulu, henüz şehadeti olmayanlar ise sarhoşu olduklarının kuludurlar.
www.ozkangunal.com
ozkangunal@ozkangunal.com