Bu ülke için hayatlarını feda etmiş, çalışmış ve emekli olup köşelerine çekileceklerine hala ülkesi için düşünen, endişe duyan insanlardır askerler.
Bundan bir süre önce bildiğiniz gibi, sanki bir terör operasyonu yapılıyormuş gibi emekli amirallerin evlerine baskın yapıldı ve gözaltına alındılar. Bu vatan sevdalısı insanlar, bir kısmının ciddi sağlık sorunları olmasına rağmen sekiz gün nezarethane koşullarında gözaltında kaldıktan sonra, tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrolle serbest bırakıldılar.
Duyurularında kısaca ne diyordu emekli amiraller?
Montrö’yü tartışmaya açacak eylem ve söylemlerden kaçınmamız lazım.
Bildiğiniz gibi Rusya, Ukrayna’ya yönelik askeri harekâta başladı. Bu tarihi okuyanlar için çok şaşırtıcı bir durum değildir. Rusya saldırgan bir ülkedir, NATO’nun bu kadar kendisine yaklaşmasını tehdit olarak algılamış ve uygun koşulları bulduğunda da Ukrayna’yı işgale başlamıştır. Batılı ülkeler ise fazla yapabilecekleri bir şey olmadıkları için bu işgali seyrediyorlar. Ancak bu durumda ellerinde bir Türkiye kartı olsa elbette çok mutlu olurlardı. Türkiye Montrö olmasa hiçbir çıkarı ve dahli olmayan bu krizin tam da ortasında kendisini bulabilirdi.
Peki, Türkiye’nin bu savaşta taraf olmasını veya bu krizin içine girmesini ne engelliyor?
Montrö Boğazlar Sözleşmesi…
Bu sözleşme ABD’nin ve Batılıların Karadeniz’e yönelik hesaplarını engelliyor. Çünkü Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre Karadeniz’e kıyısı olmayan bir ülke; Karadeniz’e savaş gemilerini yollamak isterse, Montrö hükümlerine göre, 15 gün önceden Türkiye’ye bildirmesi gerekiyor, bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek toplam tonajı 15.000 tonu geçemiyor ve ayrıca Karadeniz’de 21 günden fazla kalamıyor. Kısaca Montrö, Türkiye’yi Karadeniz’de krizler veya savaşların dışında tutacak ciddi bir avantaj sağlıyor. Türkiye savaşan ülke ise, dilediği gibi davranabiliyor. Bu nedenle Montrö’yü devre dışı bırakmak, delmek için özellikle ABD çabalıyor.
Eğer Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni delebilecek bir imkân olsa, şüphesiz şu anda Karadeniz, kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemileriyle dolacaktı.
Sanırım ABD’nin, Montrö karşıtlığının, İstanbul Kanalı ısrarının nedenini anlatabilmişimdir.
İşte bu nedenle Kanal İstanbul projesinin, Montrö’yü tartışmalı hale getirebileceği konusunda endişelerini amiraller bu duyuruda anlattılar. Açıkçası ben de, Kanal İstanbul’un, Batı’nın Karadeniz’e girme ve Montrö’yü by-pass etme projesi olabileceğini düşünüyorum.
Şimdi Türkiye’nin karşılaştığı tehlikeyi görüyor musunuz?
Türkiye Lozan’la elde ettiği bağımsızlığı, Montrö ile tamamlamıştır. Bu gün Lozan’ı hazmedemeyenlerin, Montrö’ye de karşı çıkması ve onu etkisizleştirecek eylemleri yapması kaçınılmazdır. İşte Atatürkçü, aydınlarımıza, bilim insanlarımıza, diplomatlarımıza ve subaylarımıza düşmanlığın sebebi budur.
Askerler aldıkları eğitimden ve yaşam tarzlarından dolayı bakış açıları Türkiye’nin güvenliğidir. Ticari veya başka bir çıkarları zaten olmadığından ülke için düşünür ve ülke için yaşarlar. Bu durum emekli olsalar da değişmez.
Şimdi Montrö’yü tartışmaya açacak eylem ve söylemlerden kaçınmamız lazım diyen emekli amiraller yargılanacaklar. Yargılama aşamasında olan bir konuda konuşmak biz hukukçulara elbette yakışmaz. Ancak bu şerefli Türk denizcilerinin hepsinin, bir kısmının avukatı olarak belirtmek isterim ki beraat edeceklerinden hiç şüphem yoktur.
Bu konuda siyasi refleksle emekli amirallerimizi suçlayan ve hakarete varan sözler sarf eden siyasetçiler de, aynaya bakarlarsa bu sözleri kimin hak ettiğini de göreceklerdir.