İçinde yaşadığın acılar çıkmaz gün yüzüne, peşini de bırakmaz. Senindir, senin gerçeğin. Kalırsın acılarınla, gün sensiz geçer. Ektiğin çiçekler açmaz ne yapsan, solarsın. Güneş yoksunluğudur yaşadığın. Yaşamak nedir? Sevmektir, umut etmek, istemek. Hayaller kurup, büyütmek gün gün. Gülen gözlerle seyretmek etrafı, gördüğüne hayran olmaktır. İyimser duygular içinde kalıp, yaşamın içinde var olmak dimdik, özgür olmak, anlamlandırmak hayatı, yaşamak!
Kanadı kırık kuşun. Çaresiz ve ürkek, saklanmaya mahkûm. Gökyüzünün çağrısı dağlıyor kalbini, kendisinden mahrum.
Küçük hesapların büyük umutları heba edişindeki üzüntü yorar insanı. Yüreğinde alev söndüyse kışı yaşarsın güneşli günde. Yıkılan heyecanların altında kalırsın üzerine lapa lapa sitemler yağarken. Sevdim, sevdiğim yere gömüldü körpe sevmelerim, diri diri. Tüm umutlarım kırıldı, taze fidanda yeni sürümdüler oysa. İsteklerim söylenmeden düğümlendi boğazıma, hayırlara atıldım. Gülüşlerim söndü, öldüm yaşamadan yaşamdan koparak, yaşamak için çırpınırken. Kendime gömüldüm!
Şimdi, peşimi bırakmayan acılarımla birlikte gün yüzüne çıkmadan bulunuyorum günler içinde, öylesine, ölen yerlerimin gömülü olduğu yerde. Kalp ürkek olunca bakışlar da ürkek olur, ürkek bakar, ürkek seversin, vurgun yemişsindir. Hala ölmeye direnen tarafın için çabalarken düşünürsün, zorlanmış gerçekliğinle devam etmeliyim?
Ve sonra, seni senden koparanlar gelir aklına. Koparanlar kalacaksa ardında, ölüm son değil başlangıçtır kendin olmaya. Her geçen gün artıyorsa sıkıntın, büyüyorsa bir sarmaşık gibi yalnızlığın ve sarıyorsa tüm bedeni, boğuyorsa seni, çıkılmaz olduysa içinden, kendinden kopuk yaşamak neden? Örülü şartlar ardında, mecburiyet altında, kırık bir kalple, başkaları için yaşıyorsan ve her yaptığın daha da uzaklaştırıyor, yoruyor, yıpratıp üzüyorsa seni, neden?
Üç günlük dünyanın üçüncü gününe geldiysen kendinden vere vere biterek, son demindeysen benliğinin, son adımlarına ulaştıysan yolun düşe kalka ve dönüş yoksa geçilen durakların, neden?
Vakit kendin olma vakti. Yaşam bir çırpınış benim için hayat denen bu bataklıkta. Zaman ilerledikçe daha çok batıyorum kendiliksizliğe. Çırpınmak neden, kaçınılmaz son önündeyken, neden bu kadar uzak kalmak kendinden? Çok incindim çok ve gören, duyan yok.
Denge meselesidir tutunmak, güler yüzle bir uçundan hayatın. İçinden geldiği gibi olmak sen tarafın, mutluluk ruhun canlı oluşu. Gözlerini kapattığında gördüğünsündür, kalbinde hala ateş varsa. Karanlıktaysan tek başına ve uzaksan kendinden, neden?
Bırakıp tüm ağırlığını, yerden havalanmak gibi, derin bir nefes verip hafiflemek gibi, yüzünde hissettiğin rüzgarla serinlemek gibi, çölde bir yudum su içmek gibidir geçiş, kendin olmaya.
Bilineni görmezden gelerek bakmanın körlüğünde ilerlerken, düşmek kaçınılmazdır, çizilen sınırlar içinde. İçinden geleni yapmaya engeldir mecburiyetler, boğulursun. Yavaş yavaş ezer sitemler, kalkamazsın göğsün sıkışırken. Elinde olan tek şey acılarındır.
Umursamadan, yokmuş gibi davranmak bana göre değil. Kendine nefret ederek yaşamak kendine acıyarak. Bazı sonlar vardır bitmek değildir, zaten bitiksen. Son, başlangıçsa kendin olmaya, yeniden başlamaya ve kurtulmaksa üzerine çöken tüm ağılıklardan, gir o sona, çok zor olsa da yalnız kapatmak gözlerini. Karanlığıma kararacak hava, gözler kapandıkça yavaş yavaş.
ozkangunal@ozkangunal.com
https://www.ozkangunal.com/
Tel: 0536 380 79 54