Yüce yaratıcımız Kuran'ın birçok yerinde insana dair olumsuz vasıflardan söz eder.
Nedir onlar?
İnsan nankördür. Bilmediğinin ardında düşer!
Acelecidir!
Cimridir!
Kıskançtır!
Cahildir!
Hadsizdir!
Önyargılıdır!
Zan besler, ya da zannına uyar!
Bunlar gibi bir yığın kötü vasıfları sayar!. Bütün bunlar bir insanda olabileceği gibi, birkaç tanesi hatta bir tanesi de olabilir!.
Bu hastalıkların birine mesela "zan" (bilgi edinmeden önyargı ya da ön bilginin arkasından gitmek) illetine tutulanların diğerlerinden kurtulması pek mümkün değildir.! Zira bu illet insanı körleştirir! Hakikate perde olur!
Nahl 114-117 de, YARATICIMIZ NE DİYOR!?
"Allah’ın verdiği helal nimetlere nankörlük etmeyin. Onun nimetlerinden faydalanırken ondan başkasından medet ummayın. Kendilerini şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklar adına bazı şeyleri haram kılmayın. Şu helaldir bu haramdır diyerek putlar adına hükümler vermeyin, çünkü bu düpedüz Allaha iftiradır. Unutmayın ki, Allah'a iftira edenleri yani ona ortak koşan ve putlar adına bazı şeyleri haram kılıp Allah'a isnat edenler böyle yapmakla hiçbir hayırlı sonuç elde edemezler. Şu fani dünyada hayatında yaptıkları bu davranış karşısında ahirette ebedi cehennem azabına maruz kalırlar. Bütün bu nimetleri sizlere bahşeden Allah, sadece leş, kan, domuz eti ve putlar adına kesilmiş hayvanların etini haram kılmıştır. Bunlarla beraber gerçekten hayati tehlike altında olan kimse, aşırıya gitmeden bu haramlardan yiyerek canını kurtarabilir."
Bunların dışında necis olanlarda haram kılınmıştır.
Toplumda çok reklamı yapılan ulema geçinenlerin çoğu, bu ayetin Arapça metnini okuduğunda "Allah doğru söyleyendir." Diyor!
Sanki okuyan ve tasdik eden kendisi değilmiş gibi, hemen ardından ayeti inkar edercesine geçmişte ‘İlah'lığa soyunmuş kişi ya da kişilerce üretilmiş yüzlerce haramı zannından vaz geçemeyip, okuduğu ayetin anlamıymış gibi sayarlar!!.
Bu da yetmez! Kuran'da hiç sözü edilmeyen sonradan üretilmiş sayısız sevap argümanlarını cemaate anlatırlar!
Unutulan bir sünnet işlense, "şu duayı, şu salavatı şu kadar okusa/çekse, şu gün ve gecelerde şu namazı kılınsa, hanımlar çarşafı şerifle gezip dolaşsa, denizlerdeki kumlar kadar günah olsa kurtulur, hem yüz şehit sevabı alır! Hem de fakirlik yüzü görmez. istediğine kavuşur!.." Gibi 'bol keseden rüşveti' de dağıtırlar!
Dürüstlüğü, çalışmayı, emeği, adaleti, liyakati, akletmeyi, kendinden olmayana merhameti kısaca insanın asli görevlerini sıfıra çıkaran bu yalanlarla birlikte, bir yığın Arap örfü ve cemaatinin geleneğini içeren söz ve davranışları "peygamber sünneti" diye ümmete tavsiye etmekten geri kalamıyorlar!.
Canından malından, her şeyinden vazgeçerek, Allah yolunda şehit olan birinin kazanımı ile; yattığı yerde kendine ve insana zerre faydası olmayacak bir şeyi yapıp söyleyene "yüz şehit sevabı" dağıtmak nasıl bir vicdanın ürünü akıl almıyor.
Bu sahtekarlıkları söyleyen söylüyor da ardında giden milyonlara ne demeli!?
Hiç mi sorgulamaz, düşünmezsiniz.?..
İman ettiği Allah'a ve O'nun Resulüne böylesi bir inancı yakıştıranlar acaba inanmış ama, iman etmemişler mi yoksa İman etmiş ama neye iman ettiğini bilmiyorlar mı?
Allah’ın Kuran'da saydığı insana yönelik ne kadar kötü hastalık varsa bunların dindarlık kisvesinde yapılması, kendini dindar olarak tanımlayanlarda görünmesi ne acı..
Yuh olsun bu rezil, cahil, zerre akletmeyen, softa, kafaya!.. Diyesi geliyor insanın!
Öylesine duyarsızlaşmışız ki, Allah'ın "Yalnız doğruyu söylemesi" nin hayatımızda hiçbir anlamı yok gibi ise,
En çok sorgulanması gereken dini inancın, kopyacılığa, taklitçiliğe, rüşvete, ucuz keramet masallarına değişilen bir topluma dönüşmüşse,
Neyin düzgün gitmesini bekliyoruz ki!?
Anlayış bu olunca haliyle sonuç da önümüzde!
Böylesi cahil bir toplumun da, bu çakalların öne çıkardıkları, tavsiye ettikleri din adına ne varsa, hatimdir, salavattır!...
Tarihte hiç olmadığı kadar günümüz islam coğrafyasında çok yapıldığı halde;
"İslam diyarı, kandan, kavgadan, zilletten, rezaletten, pislikten, adaletsizlikten, ahlaksızlıktan, fakirlik ve yoksulluktan kurtulamıyorsa",
"İnanan toplumlara yardım vadeden Allah'ın, yardım bir türlü gelmiyorsa",
Bu sonuç, Allah'ın mevcut din anlayış ve yaşantısına verdiği cevabı değil de ya nedir!?..
Allah aşkına..