Namaz ifadesi kelime olarak Kuran'da geçmez! Sebebi farisiler kanalıyla İslamlaşmamızdan dolayı dilimize farsçadan geçmiştir.
Bu konuda ders almaya ihtiyacımız yok!
Yetimi ve yoksulu, kendilerinden olmayan mevali dedikleri insanları, köleyi, güçlü olmayan kadın/cariyeleri, insan yerine koymayan Arap cahiliyesinin, putların önünde secde ile başladıklaı rükudan sonra ayağa kalkarak dua ile bitirdikleri; kimi zaman ise, Kabe’nin etrafını el çırpma ve ıslıklarla dönerek sürdürdükleri , maun suresince de eleştirilen içi boşaltılmış salatlarından da haberimiz var!
Namaz derken bunların ibadetinden de söz etmiyoruz!
Geleneğin inanç haline getirdiği;
Namaz kılmayanın öldürülmesi, mahşerde ilk sorgunun namazla başlaması, namazın tüm kötülükleri ortadan kaldırması, namazın miraç ve dinin direği sayılması, Cennetin anahtarının namaz olduğu, namazın, büyük günah işlenmedikçe beş vakit namaz ve iki cuma, arasındaki günahlara kefaret olacağı, namaz kılmak için camiye gidilişteki yolun uzunluğuna göre ise sevapmatiğin çalıştırılması gibi farklı nedenlerle namaza özendirmeye yönelik Kuran'i bir alt yapısı olmayan yüzlerce abartılı rivayetlerin varlığından da haberdarız! Ve bunları din olarak savunmuyoruz!
Kuran'da sözü edilen bilinen salatın (namazın) Allah Resulünün vefatından sonra islam ile eşitlediğini, içinin boşaltılıp pek çok ilavelerle tahrifata uğratıldığını, ümmetin namazla afyonlanmaya çalışıldığını da biliyoruz!
Malum, Arap toplumunda sözlü kültürün hakim olduğu hadislerin yazılmadığı bir dönemde;
Sahih Hadis adı ile toplanıp günümüze taşınan rivayetlerin
Cüzi bir kısmının Allah Resulünden en erken 150 yıl sonra, milyonu geçkin genelinin ise, 200/220 yıl sonrası toplayanların kendi ifadesine göre cerh tadil edildiğini, gelenekcilerin bunları din edindiğini de biliyor bunlara da katılmıyoruz!
Siyer bilgilerinin genelinin Abbasiler döneminde geriye dönük olarak Kurgulandığını bu kurgunun içeriğinde geçmişin kirinin pasının rivayetlerle masumlaştırıldığının da haberdarız!
Bunların farkında olduğumuzu gibi; Kuran dilinde kullanılan kelime ve kavramlara ait bilinen ilk sözlüğün Kitâbü'l-ayn adı ile Halil b. Ahmed (öl.175/791)'le yazılı hâle getirildiğini,
İlk sözlük olarak X. yüzyılda yaşayan Fârâblı İsmail Cevheri'nin Sihâh adlı Arapça eserinin olduğundan da biliyoruz!..
Sorun şu ki;
Konuşma dilinde kullanılan kelimelerin yüz yıl gibi kısa sürede ne denli değişkenliğe uğradığı gerçeğini unutan, sonradan türeme allemelerin, geçmişin kirini pasını, din üzerinde oynanan oyunları bahane ederek, 23 yılda hayatın içine inen Kuran’ı, yaşayan hayattan kopartarak hicretten 300 yıl sonrası yazılmış sözlük ve lügat üzerinden tefsir etmeye, nefs’lerine ağır gelen 1400 yıldan beri kesintisiz tüm islam coğrafyasında uygulanan abdest, namaz, oruç, ve hac gibi nusukları Kuran dışına atarak yok saymaya kalkmaları!!,
Ne gibi denirse;
Kuran'da geçtiği yere göre farklı anlamları ifade eden salat kelimesi üzerinden bu oyunu oynamaya kalkmaları!
Nasıl?
Salat; Sadece dua, yardım ve destek anlamına gelmekte. Duanın da şekli yokmuş!. Dolayısı ile Kuran'da namaz yok dua varmış!!! Namaz kılanlar da şirke küfre düşermiş!!
Sonuç olarak, ilgili Kuran ayetlerini anlam olarak tahrif ederek ürettikleri argüman namaz düşmanlığı!
Sahi hem "inancın temeline Kuran’ı oturtuyoruz" diyor, hem de her biriniz ayrı telden maden arar gibi Kuran'da kazı çalışması yapıp ayetlere lügat üzerinden farklı anlamlar yüklüyorsunuz. Kuran'ı istediğiniz gibi konuşturuyorsunuz!
Sahi sizin derdiniz ne!
Tahrif konusunda gelenekçilerden farkınız ne!?
****
Kuran; namazı işaret eden tekbir, kıyam, kıraat, rüku, secde, ka’deye kadar detaylarını veren ayetlerle birlikte onlarca ayette namazın uygulama şartlarına dikkati çeker. Mesela namaz için önce abdest alınmasını, abdestte başı ve ayağı mesh edilmesine, cünüp ise boy abdesti alınmasını, su bulunmadığı takdirde teyemmümü, rahatsızlık anında yan üstü yatarken, ses tonunun ayarlanması, namazda ne dendiğinin bilinmesine kadar, günün belli vakitlerinde binek üzerinde bile kılınabileceği anlatılır. Bu ayetlerle siz hangi sosyal desteği yapıyorsunuz!? Sabahın erken saatinde gün doğmadan, kime ne desteği veriyorsunuz!?. Desteğe giderken temizlik için haydi elinizi yüzünüzü yıkadınız, ayağın ve başın mesh edilmesi ne oluyor! Ya su bulamadığınız zaman toprakla teyemmüme ne gerek var!?! Gusul abdesti almadan sosyal yardım danışmanlığı yapamıyor musunuz?
Haydi bunları geçtik,
"Seferde, Resulullah salata/namaza durduğunda, bir grubun onunla birlikte kılıp secdeden sonra arkaya geçip tedbir alması, diğer bir grubun gelip onunla birlikte salata/namaza durması"nı savaş stratejesine bağlamanız bütün niyetinizi ortaya koyuyor!
Namaz düşmanlığı!
****
Görüleceği gibi Kuran'da namaza yönelik yukarıda detayları özetlenen ayetler, iddia edildiği gibi kime, nasıl hangi sosyal yarım ve dayanışma yapılacağı konusunda fikir vermez! Bu anlayışı doğrulamaz.
****
"Kalbinde huşu olmayanlara namazın ağır geleceğini" Kuran demek ki boşuna söylememiş.
Bizim namazımız, hangi şartlarla, vakitleri ve rekatına kadar Kuranda sözü edilen salatı ikame edin” formatıyla ifade edilen eylemsel bir nüsuktur. Gerçek anlamıyla namazını kılanlar elbet namazın iki dünyada da faydasını görürler. Zira namaz müminler üzerine farzdır. Ançak borç değildir. Kişinin kendisi içindir..
Bunlarla birlikte, ehli Kuran olduğunu iddia eden;herkesin aynı teli çalmadığı bilinsin istedim.
Selametle dostlar..