Muhammedî Kulluk, Cenab-ı Allah’ın Habibi, âlemlere rahmet olarak gönderilen, son peygamber, Cenab-ı Resulullah Hz. Muhammed Efendimizin, davet ve tebliğ edip bizzat kendisinin beşerî hayat içinde sürdürdüğü yaşamdır. O’nun tebliği ve yaşamı iki ayrı olgu değil tevhit olmuş değerdir ve O, tebliğ ettiği İslam’ın, tevhidin, imanın, kulluğun yaşayan halidir! Bu sebeple, inancımız doğrultusunda yaptığımız ibadetler ile yaşantımız birbirine uygun halde Hz. Muhammed Efendimizin yaşantısına ne kadar yakınsa kulluğumuz da Hak katında razı olunan kulluğa o kadar yakın olur. Peki nedir Muhammedî kulluk?
Bu kulluk, şekil ve suretle alakası olmayan, ibadetle sınırlandırılmamış, yaşamın her anını kaplayan, yaşamın içinde yerine getirilen, içsel, düşünsel, fikirsel, ilim ve irfaniyet üzerine, edep, eminlik, ahlak üzerine rahmanî vasıflar temeli üzerine yapılan kulluktur. Ne binayla ne şekille ne de kılık kıyafetle alakası yoktur. Yaşanılan coğrafya ve iklim sebebiyle oranın şartlarına göre giyilen kıyafetin kulluğun şartı olması ancak cahil ya da art niyetli insanların telkini olabilir. Allah’a kulluğun zaman, mekân ve şekle kayıtlanışı ise emmarenin kolaycılığından gelir. Kişiler, kayıtlı zaman, mekân ve şekil içinde Allah’ın huzurunda olup emmaresini dizginlerken, kayıtlardan çıkınca emmare üzerine olmaya devam ediyorlarsa bu da Allah’ı değil ama kişilerin kendilerini kandırmasıdır çünkü bu anlayışla yapılanlar Allah’a kulluk olamazlar! Olsa olsa emmareye, egoya kulluktur! Cenab-ı Allah, yüce Kur’an’ı Keriminde,
Şirk koşmayacaksın, öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, iftira atmayacaksın, gıybet etmeyecek, adaletsizlik yapamayacak, rüşvet alıp vermeyeceksin. Adam kayırmayacak, kibirlenmeyecek, gösteriş yapamayacak, kin tutmayacaksın. Yetime, öksüze zulmetmeyecek, hakkını gasp etmeyecek, haksız kazanç elde etmeyecek, kötü söz söylemeyecek, küfretmeyeceksin. Cimrilik yapamayacak, haset etmeyecek, emanete ihanet etmeyeceksin. Zina yapamayacak, içki içmeyecek, kumar oynamayacaksın. Faiz almayacak, ana ve babaya kötü davranmayacak, dinde zorlamayacaksın
gibi insanlığa aykırı olan her şeyi yasaklayarak razı olduğu kulluğu tarif etmektedir. Ayrıca,
Yetimlere mallarını verin ve iyisinin yerine kötüsünü koyup değiştirmeyin ve onların mallarını, kendi mallarınıza katıp yemeyin; çünkü bu, pek büyük bir suçtur.4-2 Yüzlerinizi doğuya, batıya çevirip durmanız, hayır sayılmaz ki. Hayır ve tâat sahipleri, Allah'a, son güne, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan, Allah sevgisiyle yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren, ahdettikleri zaman ahitlerine vefa eden, sıkıntı ve şiddet vakitlerinde sabreden kişilerdir. Onlardır sözleri doğru olanlar, onlardır sakınanlar. 2-177 Onlar ki hem bolluk hem de darlık zamanında Allah için harcarlar, öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanları affederler. Çünkü Allah iyilik yapanları sever.3-174 O gizli konuşmalar, inananları mahzun etmek için ancak Şeytan'ın iğvasıyla meydana gelir ve halbuki Allah'ın izni olmadıkça onlara hiçbir şey zarar vermez ve dayananlar, artık Allah'a dayansınlar.58-10 Rahmanın has kulları, onlar yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler ve ne zaman kötü niyetli dar kafalı kimseler, kendilerine laf atacak olsa, sadece “Selam!” derler geçerler. 25-63 Bile bile gerçekleri değersiz ve geçersiz şeylerle örtüp gizlemeyin. 2-42 Bize de kitap verildi diyenlerden öyleleri var ki; Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek inanırlar. Allah'ın mesajlarını küçük bir kazanç için değiştirmezler. Onların mükafatı Rableri katındadır. Şüphesiz Allah hesabı çabucak görendir. 3-199 Ve öyle kişilerdir onlar ki Allah'la beraber başka bir mabuda kulluk etmezler ve haklı olmadıkça Allah'ın haram ettiği bir cana kıyıp kimseyi öldürmezler ve zina etmezler ve kim bunları yaparsa cezaya düşer. 25-68 Onlar ki, namazlarını gönül alçaklığıyla ve duyarlılıkla kılarlar. Ve öyle kişilerdir onlar ki boş şeylerden yüz çevirirler. 23-2,3 Onlar ki Allah'a kulluk için dünyanın tüm sıkıntı ve yüklerine karşı sabrederler, doğru ve dürüsttürler, Rablerine yürekten bağlı olup, mallarını Allah yolunda harcarlar ve seher vakitlerinde bağışlanma dilerler. 3-17 Ergenlik çağına erişinceye kadar, yetimin mal varlığına, onun iyiliği için olmadıkça dokunmayın. Bütün alışverişlerinizde ölçü ve tartıyı tam olarak, adaletle yapın. Biz hiçbir insana, taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz. Ve bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza karşı olsa da adaletli olun. Allah'a karşı verdiğiniz sözlere daima riayet edin. Allah bunu düşünüp öğüt alırsınız diye emretti.” 6-152 Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nadim oluverirsiniz. İnananlardan iki kısım, birbiriyle savaşa girişirse hemen aralarını bulun, bir bölüğü, öbürüne saldırırsa o saldırganlarla, Allah'ın emrine itaat edinceye dek savaşın; Allah'ın emrine itaat ederlerse adaletle aralarını bulup barıştırın ve adaletle muamele edin; şüphe yok ki Allah, adaletle muamele edenleri sever. Siz ey iman edenler! Hiçbir insan başka insanları alaya alıp küçümsemesin, belki o alaya alıp küçümsedikleri, kendilerinden daha hayırlı olabilirler ve hiçbir kadın da başka kadınları küçümseyip alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha hayırlı olabilirler. Ve hiçbiriniz başka birinde ayıplar arayıp karalamasın, kınamasın. Kötü lakaplarla sataşıp, atışıp birbirinizi aşağılamayın. İman ettikten sonra, kötü bir ad sahibi olmak ne çirkin şeydir. Artık her kim bu şekilde Allah'ın yasak ettiği şeylerden tövbe edip dönmezse, işte onlar yaratılış gayesine aykırı yaşayanlardır. Ey iman edenler! Birbiriniz hakkında, yersiz zanda bulunmaktan kaçının. Çünkü bazı zan ve şüphe vardır ki, günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Hayır, siz ondan iğrenirsiniz! Öyleyse adam çekiştirmekten de öylece iğrenin ve yolunuzu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışın. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul eden ve acıyandır. 49-6,9,11,12
buyurarak bir kulun nasıl olması gerektiğini bildirmiştir. İşte tam olarak bildirilen ve emredilen şekliyle yaşamın içinde bulunmaktır bizi Muhammedî Kulluğa erdirip bu kulluk üzerine kılacak olan. Bizlerin kendimize “Kulum” demesi başka, Allah’ın bizlere “Kulum” demesi başkadır. Asıl olan Allah’ın bize “Kulum” deyip dememesidir. Allah bizlere “Kulum” demiyorsa vay halimize! Allah Muhammedî kulluğa “Kulum” demektedir ve bu yüzden Habibini aramıza gönderip Muhammedî Kulluğa davet etmektedir.
Şimdi, bakılması gereken ister Alevi ister Sünni olsun, mescidimiz Peygamber mescidi mi, kulluğumuz Muhammedî Kulluk mu? Her ikisi de değilse o zaman ideolojik zehirden kendimizi kurtarıp, sabit fikirlilikten geçip, egolarımızı bir kenara bırakıp kendimizi önce Peygamber Mescidi yapmalı, halimizi de Muhammedî Kulluğa dönüştürmeliyiz. İçinde kendimizde ve her yüzde dünyada yaşarken Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet barındırmayan hiçbir şey ibadet de olamaz, kulluk da olamaz! Mescidin Cem evi ya da cami olarak zikredilmesi fark etmez, ibadet olan ritüelin semah ya da namaz olarak zikredilmesi fark etmez öz olan Muhammedî kulluk yerine gelmiyorsa şekilden başka bir şey değildir! Hiç kimse kendi kendisini kandırıp Allah’ı da kendisini kabule zorlamaya kalkmasın.
www.ozkangunal.com
ozkangunal@ozkangunal.com