"Herkes mi Bekri Mustafa!.. Bizim Hikâyemiz! Biz Bize Benzeriz!"
Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve bu günlerde sokaklar da çokça rastladığımız "âlim kıyafetli" gördüğümüz şahıslar gibi başında kavuğu sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa'yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. Yok, ben hoca değilim dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.
Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar...” dedim. Der..
Hikâye bu!.. Ama tamda Türkiye'yi anlatıyor.
Bakın da anlayın Bekri Mustafa ne demek istemiş! Ehliyet ve liyakat in dikkate alınmadığı her alanda "ne iş olursa abi" yaklaşımın yaygın olduğu hatta uzmanlık alanlarının, sınırlarının yok sayıldığı süreci yaşıyoruz. İsminin önünde koca koca unvanlar olanlar bile bu durumu kanıksamış, içselleştirmiş görünüyorlar ki her konuda TV ekranlarında uzman edası ile konuşmak ve yorum yapmakta mahzur görmüyorlar.
Lütfen bakınız!
Bazı vekillere, belediye başkanlarına, bürokratlara, hatta bazı bürokratların birden çok yerde yönetim kurulu üyesi olmasına, şeyhlere, cemaat önderlerine, birden fazla sivil toplum kuruluşu başkanı olup kendilerini bulunmaz Bursa kumaşı zanneden kibri tavan yapmış kargadan başka kuş kendinden başka adam tanımayan zavallı uyanık kurnazlara...bakınız! Bakınız da Bekri Mustafa ne demek istemiş anlayın.
Bekri Mustafa bu gün yaşamış olsaydı ne derdi acaba!
Muhtemelen ne de çoook ne de çok Bekri Mustafa var derdi herhalde!
O kadar dert etmeyin! Nihayetinde biz bize benzeriz ve neye layıksak onunla idare edilir, onunla karşılaşır onu yaşarız!
Böyle gitmez gitmemeli!
Silkinmeli ve kendimize gelmeliyiz!
21.yy Dünyanın yeniden şekillendirilmek istenen yüz yıl olduğu gerçeği ile yüzleşip derhal yeni duruma hazırlıklı olmazsak bambaşka bir hayat bambaşka sonuçlar bizi beklemektedir. Yeni Dünya düzeninde
Kadın Erkek aile ve çocuk
Milli Devlet,
Sınırsız bağımsızlık
Hürriyet ve yaşam
İnancını yaşama hakkı
Ve özgürlüğünün olmayacağı neye ve nasıl inanmamız isteniyorsa ona tabi olmamızın dayatılacağı ÜREME VE ÇOĞALMAMIZA onların karar vereceği sadece köle işçilik değil KÖLELİĞİN hayatın her alanına yayılmak istendiği bir dünya insanlığı beklemektedir.
"Şeytanlaşmış" insanlara, egemen güçlere fırsat vermemek istiyorsak hayatımıza inancımıza ailemize hâsılı BİZİ BİZ YAPAN ERDEMLERİMİZE sahip olmak istiyorsak biran önce " derin uykudan" uyanmamız ve dur dememiz gerekiyor.
Bu ise çelik çomak oynamakla olacak iş değil!
Kalın sağlıcakla
Vesselam..