Neren acıyorsa, canın oradadır ya kalbim acıyor benim, açılan yaralara sebep. Yaram derin, ben derinde, derinlerde hep taze, derinlerde basınç çok, vurgun yedim dinsin diye çabalarken.
Bir başka oluyormuş insan dışı giderken belirsizliğe, içi kalınca geride en çok acı çektiği yerde. Neden gidemezsin ki acıyan yanını alıp acıtan yerden, neden? Takılıp kalışın, kendine yedirememen mi, acının tüm gücünü tüketişinden mi? Cevabı yok. Her ikisi de belki, belkilerdir elindeki.
Yetişmen lazım hayata, bırakman lazım ya acılarını ya yaşamı. Her ikisi de olmuyorsa aynı anda, umursamamak büyük zenginlik ve ben meteliksizim. Sözlerim kokuyor acıdan, kalbim gurulduyor. Bir anının kenarına oturmuş, anlam dileniyorum hayatıma, el açıp.
Kalbindeki prangaya bağlı, sürükleyerek acını çekerken ağır ağır, yetişemezsin geçen günlere. Ardından bakarsın kısık gözlerle elini siper yapıp tepede duran sorularına. Cevaplar yakar tam orta yerde, sen içinde, şifa, kaçan ömürde.
Çekip gitsem diyorum gerçekten, kaybetmişliğimi alıp gitsem. Buralardan mı yoksa hayattan mı? Kalmak daha acı, gitmek? İkisi de aynı. Bir gecenin sabahında başka yerde bulsam kendimi, hiç bilmediğim, bilinmeyen, bulunamayan bir yerde. Kaybolmuşluk iyi gelir mi bana?
Ağır bir kütle taşıyorum ben diye. Dağınık, yıpranık, dökülüyor günden güne. İçim boş sessizlik. Olmayan çıkmaz dışına, gülmeyişim bu yüzden. Kendime söylüyorum ahlarımı, her ah körük yangınıma.
Herkesin mutlak varacağı yere, ben daha erken gitmek istiyorum. Beklemeye değer hiçbir şey kalmadı. Ha yarın ha bugün. Bugün ve yarın aynıysa ne gerek var yarınlara çıkmaya? Olmuyorsa olsun istenilen, oldurmaya çalışmak zulüm. Bırak öne gelsin ileride bekleyen. Çok bekledim, bekleneni.
Hep verdim ve bittim. Kalmadı verecek bir şeylerim bilin! Dört bir koldan asıldılar umutlarıma, koptum. Şimdi eksik bulunuyorum parçalardan ibaret kopukluğumla. Hangi tarafındayım kendimin, hangisi uzun hangisi kısa, gereksiz tartışma tam değilsen.
Canım acıyan yanımda, acıyan yanım iki parça. Daldığım derinlik salmıyor, kaldım kalmak istediğimden çünkü gitmek istediğim yer, olduğum yerden farksız.
Bırakın beni gideyim, ben çoktan bıraktım. Bıraktım kendimi kendim olmayı terk ederek. Benim için gelmeyecek yarını, bugünü bıraktım.
Söndüğünden beri içimin ateşi, gülmüyor gözlerim. Gülmeyi bıraktım. Umudun yüzü dünlere dönük değil, yarına çıkmak istemsiz kalınca anlamı olmuyor, bıraktım kendimi.
Her şeye rağmen tutunmak sımsıkı, ellerin tutamayıncaya kadar, nereye kadar? İçi boş telkinlerin saman alevi aydınlatamıyor gecemi. Gerçek, elini tutanın bırakmasıdır uçurumun kıyısından. Yüzleşirsin gerçeğinle, düşerken korkmayı bırakırsın kaçınılmaz sonu görünce.
Bıraktım, incinen kalbimi her seferinde tamir etmeyi. Yamalarından sızdı duygularım, konuşmayı bıraktım. Artık bir halde, sessizlik içinde gitmek, yaşamı bırakıp olduğu gibi. Bir gece gidip bilinmeze yeni ve başka biri olma vakti. Beklemeyi bıraktım. Anlaşılmayınca duyulmak istemeyi bırakırsın ve sadece kendine susarsın artık.
O kadar çok hiçe saydım ve harcadım ki kendimi, kalmadım geriye. Bitmişliğin dibindeyim, bittim. Bıraktım ben beni, çoktan gittim.
ozkangunal@ozkangunal.com
https://www.ozkangunal.com/
Tel: 0536 380 79 54