Batı Trakya da yaşayan Türklerin çoğunluğu Karadeniz'in Kuzeyinden, Hazar Bölgesinden, Karaman ve Uşak Bölgesinden Doğu Avrupa'ya yerleşen Türklerdir.
Osmanlı Türk Devleti'nce 1364'te fethedilen Batı Trakya, Dedeağaç'ın yer aldığı Meriç, Gümülcine' nin yer aldığı Rodop ve İskeçe olarak tarif edilse de, Drama, Kavala ve Grebena vb.. bölgelerle Balkanlara açılan stratejik bir kapıdır ve yaklaşık 549 yıl Türk Hakimiyetinde kalmış bir Türk Yurdu'dur.
1913 den 1919 yıllarında Bulgaristan'ın, 1920'ye kadar müttefik devletler adına Fransa'nın, 1920'den itibaren de Yunanistan'ın siyasi hakimiyeti altına girmiştir. Makedonya ve Balkan ülkelerinde yaşayan Mustafa Kemal Atatürk, bu bölgenin önemini bildiği için, Batı Trakya hakkında şu görüşleri paylaşmıştır: "Batı Trakya'nın siyasi mukadderatı üzerinde yabancılarla yapılacak temaslarda uyanık davranılmalıdır.Batı Trakya' nın Türklerin elinde ve bir bütün olarak kalması ve münasip bir zaman ve fırsatta anavatana katılması gayemizdir. Bu Türk vatan parçasının yabancı müstemleke olmasına razı olamayız. Osmanlı hükümeti, siyasi mulahazalarla Batı Trakya'ya yardım edemez. Batı Trakya için başvurulacak ilk çare, Batı Trakya'da çoğunluğu teşkil eden kardeşlerimizin, milli teşkilatlarını geliştirip Wilson prensiplerine dayanarak haklarını istemeleri ve ilk adım olarak istiklâl ve özelliklerini kazanmaya çalışmalarıdır.... Doğu Trakya, itiraz ve münakaşa götürmez bir surette Türk vatanının bir parçasıdır. Batı Trakya ise, bir barış antlaşması ile vaktiyle, bırakılmış bir vatan kıtasıdır.."
28 Ocak 1920'de kabul edilen Misakı Millî 3. maddesinde "Türkiye barışına bırakılan Batı Trakya'daki hukuki durum bölge halkının özgürce vereceği oyla belirlenmesi" yer almıştır. Batı Trakya Türk azınlığın hakları İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Yunanistan arasında imzalanan Yunan Devri ile de garanti altına alınmasına rağmen, Yunanistan, bu antlaşmaya uygun hareket etmemiştir. Bu antlaşma ülkesinde yaşayan vatandaşlar arasında ayrım yapılmayacağına dair Milletler Cemiyetine verilen bir taahhüt idi.. Aksine Müslüman Türkler evlerinden yurtlarından zorla çıkarılmakta, köyler yakılmakta, halk sürgüne gönderilmekte, mal varlıklarına el konulmakta, camiler yıkılmaktaydı... Nihayet Lozan görüşmelerinde Batı Trakya daki taşınmaz malların %84'ünün Türklerin mülkiyetinde bulunması ve bölgede plesibit yapılması hususundaki Türk tezi Lord Curzon, Venizelos ve diğer temsilcilerce kabul edilmediği için, Batı Trakya Yunanistan sınırlarında kalmıştır.
1923 de imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın 37. - 45. maddelerinde mütekabiliyet esasına dayanan azınlıkların korunmasına dair hükümlerin, mübadele dışında tutulan Batı Trakya Türkleri için geçerli olacağı teminatiyla yetinmek zorunda bırakılan Türkiye, Batı Trakya hakkında vefalı, kalıcı, oralarda yaşayanlar için birçok çalışma yapmış olsa da, Türklere yönelik açık seçik ve örtülü zulüm politikalar devam etmektedir. Antlaşmaya rağmen istimlak, malları ele geçirme, gelirlere el koyma hadiseleri devam etmiştir.
Sonuç olarak, Batı Trakya misakı milli sınırlarımız dışında kalmış ve bölgede yaşayanlar da mübadele dışı tutulmuşlardır. Batı Trakya Türkleri'nin hakları uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmasına rağmen, Türkler üzerinde yürütülen baskı ve asimilasyon politikaları farklı yöntemlerle devam etmektedir. Sosyo kültürel ekonomik yıpratma ve ayrımcılık devam ettirilmektedir...
Geçmişi, kuruluşu taa 1927 ve 1928 yıllarına dayanan Türk Gençler Yurdu ve Türk Gençler Birliği, Batı Trakya Öğretmenler Birliği, İskeçe Türk Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarının mesleki alanlarda yapacakları çalışmalar değer kazanacaktır.