Bursa Arena E'Gazete
2018-03-08 23:50:29

Arkadaşlık ve dostluk üzerine..

ŞAYAN ERCAN

08 Mart 2018, 23:50

İnsan dünyaya tabii yalnız geliyor.. Zamanla o yalnızlığı gittikçe azalıyor, dünyasında ailenin ötesinde bir arkadaşlık kavramı gelişmeye başlıyor. Ve yıllar geçse de yaşamın her devresinde o arkadaş edinmeler hep devam ediyor.

Arkadaş olmak, aile bireylerinden sonra gelen bir kavramsa da bazı arkadaşlıklar kardeşlik gibi sıkı bir bağ ile de olabiliyor.

Çoğu arkadaşlık iyi günde, kötü günde de yanında olabildiğince dostluğa dönüşüyor.

Gerçek dost kavramı da bu olsa gerek.. Evet iyi günde, kötü günde her şeyiyle yanında olabilmek.

Hayat şartları, yaşam biçimi, sosyal statü, medeni durumu gibi etkenler bazen arkadaşlıkları olumsuz etkilese de, hatta kopmasına neden olsa da bitiremiyor.

Zaman da çok önemli bir unsur... Arkadaşların birbirine zaman ayırabilmesi anlamında. Bazı arkadaşlıklar araya aylar, yıllar girse de ilk karşılaşmada daha dün ayrılmışcasına kaldığı yerden devam ediyor.. Bu da sağlam arkadaşlık olsa gerek..

Geçtiğimiz hafta, hastanede tedavi gören bir arkadaşımı ziyarete gittim.. Hastane giriş katından yukarı kata hasta arkadaşımın yanına çıkarken yanıma beyaz önlüklü, esmer, zayıf, minyon bir hanım geldi. Doktor olduğu belliydi.

- Pardon diyerek başladı sormaya...

- Sizi nereden tanıyorum diye düşündüm, hafızamı zorladım, takıldım kaldım.. diye devam etti.

Ben de aynı şekilde gülümseyerek;

- Ben sizi tanıyamadım, fakat bankacıyım o nedenle görenler aşina oluyor ve nerede görmüştüm diye hatırlamayabiliyor. Siz de belki o nedenle tanıdığınızı zannettiniz dedim..

- Hayır, hayır öyle değil.. dedi..

Asansöre girerken hala takıntılı takıntılı mırıldanıyordu..

Biraz da rahatsız oldum, bu kadar ısrarcı olmasından.. Gideceğim kata geldim ve inmek üzereyken o da aynı katta inmez mi.. Önden hızlı adımlarla ilerleyip arayı açmaya çalışırken o sürekli kendi kendine mırıldanıyordu..

Doktor olması kendisini daha rahat tedavi etmesini kolaylaştırmaz aslında yazık... diye düşünerek ve hay Allah diye diye koridorda yürüdüm gittim. Nihayet hastamızın odasındayım.. Benden başka ziyarete gelen ortak arkadaşlarımız da yanındaydı. Sohbet, ziyaret güzel geçti.. "Hasta ziyareti kısa olur" sözüne inat sürdü biraz da..

Neyse... Hastaneden ayrılmak üzereydim ki o beyaz önlüklü hanım en alt katta çıkışa yakın yerde yine çıktı karşıma.. Ve yanıma gelerek güler bir yüzle “hatırladııım..” diye seslendi gülerek.. “Biz sizinle İlkokul arkadaşıyız Şayan, evet yanılmıyorum sen Şayan'sın..”

Beş yıl aynı öğretmenimiz olan Şahver Kırdım.. Evet doğru..

- Ben de Tülay... hatırladın mı.. Şayan..

- Evet hatırladım Tülay.. sınıfın en çalışkan kızı..

Sarıldık ve tabii ki sohbete devam..

- Hastaların bekler engel olmayım..

- Hayır, ben seni gördüğümde nöbet bitti gidecektim ki sana rastladım... Çok sevindim seni göz çehrenden hatırladım... dedi ve durdu..

Ben de memnun oldum tabii de, biraz da şaşkındım.. Hem yıllar sonra hatırlamış olmasına.. Hem de hatırlamak için bu kadar ısrarcı olmasına !..

Telefon numaraları alındı...verildi.. Konuşacak ne çok şeylerimiz varmış meğer.. İlkokul yıllarımız, sınıf arkadaşlarımız, bugüne kadar başımızdan geçenler vs.

Şimdi... Bir hafta önce birbirine rastlayan arkadaştan çok, hiç kopmamış ve yıllardır sürekli görüşen arkadaşlar gibi olduk..

İyi ki ısrarcı olmuş ve hafızasını zorlamış.. İyi ki de yıllar sonra olsa da rastlaşmışız.

İlk randevuyu bile ayarladık.. Hastanede nöbeti olmadığı bir gün kahve keyfi yapacağız..

Arkadaşlık..

Bazen yıllar öncesinde kalan ilkokul arkadaşlığını dahi güncelleyebiliyor.. Ben de böyle ilginç bir gün yaşadım.

Karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı şekilde devam eden, uzun yıllar süren arkadaşlıklarımız olsun hepimizin.

Sevgiyle kalın..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.