Bugün bir doğuş hikâyesini anlatacağım size koca yürekli bir adamın. 1881 Selânik, darı tarlası, kovalanan kargalar bilmem ne? Bunlar çocuk oyunlarıydı küçük Mustafa’nın. Yırtıcılar pusu kurup, akbabalar uçuşurken üzerinde parçalayıp yutmak için gazi vatanın. Kısacık ömrüne onlarca savaş sığdırıp, cepheden cepheye at üstünde kelle koltuğunda koşanın.
Bugün bir doğuş öyküsünü anlatacağım size koskoca bir Atanın. Tarih edebiyat matematik, pek çok haslet marifet. İpek gibi İnce ince dokunmuştu üzerindeki zarafet. Cihanı dolaşsanız bulamazsınız böyle bir nimet.
Bugün bir doğuş öyküsünü anlatacağım Samsun ufuklarından bir güneş gibi parlayanın. Basmadığı toprak kalmamışken üzerinde bu kutsal Vatanın.
Bugün bir doğuş öyküsünü anlatacağım, her Türk asker doğarken, Tek Türk dünyaya bedel nasıl olurmuş! Olanın. Kırk Kemal ile kırk Mustafa’ya falan filana kırk fırın ekmek yedirsen, bir Atatürk etmezdi! Toplasan çıkartsan çarpsan bölsen.
Bugün bir doğuş öyküsünü anlatacağım size, fennin biyolojinin kimyanın, bir vücutta hayat bulup dimağlara akanın. Alnımızı özgürce secdeye koyarken, 'Ay Yıldızlı Al Bayrağın' gölgesine doğmamıza sebep olanın! Cümle ağaç çiçek bitki ölürken Kasımpatları gibi coşkuyla her 10 kasım'da çiçek çiçek açanın..
Bugün bir doğuş hikâyesini anlatacağım size, yedi düvele kafa tutan, bir milletin sevgilisi “Mustafa Kemal” Atanın..
YAZININ DİBİ:
Mustafa Kemal Atatürk diye yazılır, ADAM diye okunur!
Her 10 Kasım'da yine yeniden yüreklerimizde filizlenip çiçekleniyorsun Türkün Başbuğu!
Yattığın yerler nur olsun.
Üstündeyken kayırdığın toprak, seni incitmesin..
(Amin)