Hz. Yusuf olmak ve Adaleti aramak
Geçirdiğimiz 2019 yılı için siyasette dizayn yılı dersek abartmış olmayız.
AKP iktidar partisi olarak bölünmeler geçirmekte, seçimlerde önemli kayıplar yaşamaktadır.
Yerel seçimlerde ittifakların sonuç alan etkisi ve FETÖ’nün rolü göz ardı edilmemelidir.
Sonuç alan organize; müttefikleri cesaretlendirmiş, “surda gedik açmışlardır.”
1994 yerel seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi Belediye Başkan adayı olarak İstanbul’da seçimi kazanmasından sonra devam eden süreç, kendisine başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yolunu açmış, millet kendisine REİS hitabını yakıştırmış ve gönüllerinde yer vermiştir.
Hâl böyleyken ne oldu, nerelerde yanlış yapıldı da 2019 yılına gelindiğinde AKP, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yerel yönetim seçimlerini kaybetti?
Millet İttifakı’nın başarısının altında yatan faktörlerin göz ardı edilmemesi, incelenmesi çok çok önemlidir.
Ancak ondan daha önemlisi ise; Cumhur İttifakı‘nın seçimleri kaybetmesinin altında yatan gerçekleri konuşmaktır.
Ana hatları ile sesli düşünecek olursak;
-1989 Yerel seçimlerinde kazanılmış olan,
Sultanbeyli, Kâğıthane, Arnavutköy, Bahçelievler, Bağcılar Belediye Başkanlıklarının kazanılması ve İstanbul halkının “Millî Görüş Belediyeciliği” temsilî olarak iftiharla gösterilen bu belediyelerde yapılan hizmetler; 1994’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin kazanılmasını getirmiştir.
Sayın Erdoğan daha sonra siyasal yol tarifinde MİLLÎ GÖRÜŞ GÖMLEĞİNİ çıkardıklarını söylemiş olsa da halk bu ve buna benzer sözleri genellikle kamuflaj olarak değerlendirmiş, “referansını geçmiş siyasal yolculuğuna” bağlamış ve öyle görmeye devam etmiştir.
-“İstanbul Belediyesi’ni kazanan Türkiye’yi kazanır” diye sıklıkla ifade edildiği gibi sonuç olarak İstanbul’u alan Türkiye’yi aldı.
-Belediyelerde; halkın belediye başkanına ulaşmasındaki engellerin kaldırılması, halk günleri ve halk meclisleri gibi
“HALKA HİZMET HAKK’A HİZMETTİR” inancıyla fedakârca yapılan hizmetler, bütün Türkiye’de yerel ve genel seçimlerin kazanılmasına vesile olmuştur.
-Zaman içinde halk ile araya duvarlar örülmesi, israf ve usulsüzlüklerin artması, kimi yerlerde sırıtan yolsuzluklar, yöneticilerin KİBİR ile halka üstünlük taslamaları halkın gönlünden kopmalarına sebep olmuştur.
-Belediye başkanları ve milletvekilleri seçim kazanmak gibi endişelerini bir kenara bırakıp “Bizi seçmeyecekler de kimi seçecekler?”, "Reis meydana çıkarsa işi toparlar” kolaycılığı ile bugünlere gelmişler ama artık sonuç vermemeye başlamış ve sonuç vermeyecektir.
-Şayet bu kibir, israf, seçmenin kendilerine mecbur olduğunu düşünmeleri, adam kayırmacılık, halk ile araya örülen duvarlar kaldırılmaz, rant ekonomisinin önüne geçilmez, diplomalı işsizlik, dar gelirli ve emeklilerin durumları göz ardı edilmeye devam edilirse;
-Toplumu çok yakından ilgilendiren yasal düzenlemeler sonucu olarak artan boşanmalar, İstanbul Sözleşmesi ile LGBT bataklığının önü açılmış olması, zinanın serbest sayılması gibi düzenlemelerdeki yanlışlardan dönülmez ise;
-FETÖ mücadelesinde oldukça yaygın olan “zayıf halka üzerine gidildiği fakat siyaset içinde ve siyasetçi yakınları üzerine gidilmediği” kanaati dikkate alınmaz ise;
-İnsanları canından bezdiren bürokrasi hegemonyasından ülke kurtarılmaz ise ister adına Millet İttifakı deyin ister FETÖ-PKK ittifakı deyin fark etmez, “Yeter ki bunlar gitsin de kim gelirse gelsin ittifakı” na dönüşür.
Nasrettin Hoca oğlunun eline testiyi vermiş ve git su getir demiş. Demiş demesine de oğlunun ensesine bir tokat atmış. Hoca “Neden çocuğa vuruyorsun yazık değil mi?” diye soranlara, "testiyi kırmasın diye vuruyorum" demiş.
"İyi de hoca çocuk testiyi kırmadı ki kırınca vurursun" dediklerinde ise, “O zaman iş işten geçmiş olur neme lazım ben peşin ikazımı yapayım.” demiş.
Testi çatladı.
Böyle gitmez.
Bu gidişle FETÖ ve PKK ittifakına bile gerek kalmayacak gibidir.
Sayın; Davutoğlu, Babacan ve Fatih Erbakan’ın yeni dönem siyasetine öngörülemeyen etkileri olacaktır.
Siyasette sürprizlere hazır olunmalı.
Şapkayı önüne koyup düşünme zamanıdır.
Velhasılıkelam bundan sonra siyaset süt liman gitmeyecektir. Başta iktidar partisini ve Sayın Erdoğan‘ı oldukça zor günler beklemektedir.
Hz. Yusuf’un her dem yüz güzelliğinden ve tabii ahlakından bahsedilir.
Ancak Hz. Yusuf (as) kendisini öldürmek maksadı ile kuyuya atan kardeşlerine “Sizin için artık ceza yok!” demiş ve onları affetmiştir. Toplumsal barışa, millî birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
FETÖ ihanet şebekesinde rol almış, almaya devam etmiş olanlar müstesna olmak üzere esasen FETÖ örgüt yapısının ırgat, saf, şuursuz, avam gördükleri ve iyi niyetleri istismar edilmiş, FETÖ mağduru vatandaşlar ile ilgili olarak yeni bir yaklaşım sergilenmelidir.
Çünkü sadece vatandaşın FETÖ’yü “İslam’a hizmet eden cemaat” olarak görmesinde, gösterilmesinde; siyasetçilerin oy hesabı ile yaklaşımlarından, kurumların ve ilgililerin bilgisizliği ve sorumsuz hareketlerinden, ilim erbaplarının nemelazımcı tutumlarından dolayı devletin sorumlulukları vardır.
Adalet, düşman için de uygulanırsa adalet olur.
2020 yılında toplumun daha sıcak ve kuşatıcı söylem ve eylemlere ihtiyacı var.
Olanların ülkemiz, milletimiz ve insanlık için hayırlara vesile olması dileğimizdir.
Vesselam.