“Türkiye olarak, Balkanlar’ın tümüyle refah, huzur ve barış içinde kalkınmasına büyük önem atfediyoruz”

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek'e hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye olarak, Balkanlar’ın tümüyle refah, huzur ve barış içinde kalkınmasına büyük önem atfediyoruz. Bölgenin çok kültürlü yapısının korunmasını arzu ediyor, bu amaçla yürütülen her çabaya destek veriyoruz. Bosna-Hersek ve Karadağ ile ilişkilerimizin Balkanlar'ın istikrarına kayda değer katkı yaptığına inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek'e hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenledi.

Ortak coğrafya Balkanlar'da iki dost ülke olan Bosna-Hersek ve Karadağ'ı ziyaret etmek üzere bölgeye hareket edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin ilk bölümünde bugün Saraybosna'da Devlet Başkanlığı Konseyi Üyeleriyle bir araya geleceğini söyledi.

“BOSNA-HERSEK, BALKAN COĞRAFYASININ KİLİT BİR ÜLKESİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinin 16 Mart'ta resmî temaslar için Türkiye'yi ziyaret ettiklerini, kendilerini ayrıca 17-20 Haziran'da Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirvesi ile Antalya Diplomasi Forumu münasebetiyle misafir ettiklerini hatırlatarak, böylelikle bu yıl içinde üçüncü kez bir araya geleceklerini kaydetti.

Bosna-Hersek'in, çok kültürlü yapısıyla güvenlik, istikrar ve kalkınmasına büyük önem verdikleri Balkan coğrafyasının kilit bir ülkesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Dost ve kardeş Bosna-Hersek'le çok yakın tarihî, kültürel ve beşeri bağlarımız mevcuttur. İşte bu temel üzerinde iki ülkenin ortak iradesiyle bu iradeye inşa ettiğimiz mükemmel ilişkilerimiz ve geniş bir alana yayılan çok verimli bir iş birliğimiz mevcut. Ziyaretimizde iş birliğimizi daha da ilerletmek için birlikte atabileceğimiz adımları da görüşme fırsatını bulacağız. Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi imkânlarını gözden geçirerek başta altyapı ve yatırım alanlarında olmak üzere mevcut ortak projelerdeki son durumu değerlendireceğiz."

“BÖLGENİN ÇOK KÜLTÜRLÜ YAPISININ KORUNMASINI ARZU EDİYORUZ”

Bosna-Hersek'teki temaslarını tamamladıktan sonra 28 Ağustos Cumartesi günü Karadağ'a geçeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dost ve müttefik Karadağ'a ilk resmî ziyaretimi gerçekleştirecek olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Ziyaretim sırasında Karadağ Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan'la görüşmelerde bulunacağım. Bu görüşmelerde ikili ilişkilerimizin yanı sıra bölgesel ve uluslararası gündemi meşgul eden güncel meseleleri ele alacağız. Özellikle Kovid-19 salgını sonrası ekonomi, ticaret ve yatırım alanlarında iş birliğimizin ilerletilmesi hususunu muhataplarımla istişare edeceğiz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyareti vesilesiyle ayrıca Tuzi şehrinde Sultan Fatih döneminde inşa ettirilen ve TİKA tarafından restore edilen Nizam Camisi ile buradaki Osmanlı Şehitliği'ni de ziyaret edeceklerini belirterek, açıklamasını şöyle tamamladı: "Karadağ'daki Boşnak ve Arnavut toplulukların temsilcileriyle bir araya geleceğiz. Türkiye olarak, Balkanlar'ın tümüyle refah, huzur ve barış içinde kalkınmasına büyük önem atfediyoruz. Bölgenin çok kültürlü yapısının korunmasını arzu ediyor, bu amaçla yürütülen her çabaya destek veriyoruz. Bosna-Hersek ve Karadağ ile ilişkilerimizin Balkanlar'ın istikrarına kayda değer katkı yaptığına inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, ziyaretlerimiz ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin soruları da cevaplandırdı. Afganistan'daki tahliyelere ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öncelikle dün Kabil'de gerçekleştirilen o felaketi, o kapsamlı terör saldırısını milletçe telin ediyoruz, kınıyoruz" ifadelerini kullandı.

“AFGAN HALKINA MİLLETÇE GEÇMİŞ OLSUN DİYORUZ”

Kendisine gelen ilk bilgilerde 72 kişinin öldüğünü, bunların içerisinde Taliban'dan da ölenlerin söz konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Böyle bir felaketi şu anda DEAŞ üstlendi. DEAŞ'ın böyle bir süreç içerisinde bu adımı atmış olması da bölgede ve dünyada nasıl tehlikeli bir örgüt olduğunu ortaya koyuyor. Burada Afgan halkına biz milletçe geçmiş olsun diyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, bütün yakınlarına ve Afgan milletine de başsağlığı diliyoruz. Bu menfur saldırıda Afganistan'da güvenliğin ne kadar önemli olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bizim şu an için Afganistan'da önceliğimiz, vatandaşlarımızın Afganistan'dan tahliyesidir. Yoğun bir şekilde bu tahliye çalışmaları da devam ediyor. Afganistan'dan ülkemize dönmek isteyen vatandaşlarımızla ilgili gerekli planlamaları titizlikle yaptık ve peyderpey gelmek isteyen vatandaşlarımız şu anda ülkemize dönüyorlar. Bu tahliyeleri havalimanındaki olağanüstü şartlarda şu ana kadar başarıyla gerçekleştirdik ve gelen vatandaşlarımızın da çok çok memnun olduklarını, mutlu olduklarını da görüyoruz."

“TAHLİYELERİ EN KIZA ZAMANDA VE EN HIZLI BİR ŞEKİLDE TAMAMLAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan'da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin tahliyesinin de devam ettiğini dile getirerek, güzergâhın daha çok Kabil Askeri Havaalanı'ndan İslamabad'a gidip, oradan da Türk Hava Yollarının uçaklarıyla gelmek isteyen gerek sivil gerekse askeri heyetlerin ülkeye getirildiğini anlattı.

Bu süreç boyunca Afgan halkının barışına, huzuruna ve istikrarına çok önemli katkılar sağladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "20 yıldır Türkiye gerek devletiyle gerek sivil yatırımcılarıyla iş adamlarıyla hep Afganistan'da yer almıştır. Altyapı, üstyapı bütün bu çalışmalarda gerekli olan adımları atmıştır. Bu karar doğrultusunda da biz tahliyeleri en kıza zamanda ve en hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Bu konuda ilgili birimlerimiz en ufak bir rehavete kapılmadan bu adımları atıyor. Gerek istihbaratımız gerek Savunma Bakanlığımız gerek Dışişleri Bakanlığımız bu sürecin yakın takipçisi konumundayız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Taliban'la temas devam ediyor mu? Türkiye'nin Afganistan konusunda bundan sonraki yol haritası ne olacak. Havalimanın işletilmesinde Türk firmalarının devreye gireceği noktasında yorumlarda var. Türkiye iç kamuoyunda Taliban'la temas edilmesi noktasında size yöneltilen eleştiriler de var. 'Temas edilmemeli, görüşülmemeli.' şeklinde. Bu konudaki değerlendirmeniz ne olur?" sorusu üzerine, kimlerin bu noktada nasıl ve ne tür eleştiriler yaptığını bilemeyeceğini söyledi.

“BİZİM DE KİMİNLE, NEREDE, NE ZAMAN, NE GİBİ GÖRÜŞMELER YAPACAĞIMIZ İÇİN KİMSEDEN İZİN ALMAK GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ DE YOKTUR”

Herkesin eleştiri hakkının mahfuz olduğunu, istediği eleştiriyi yapabildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bizim de kiminle, nerede, ne zaman, ne gibi görüşmeler yapacağımız için kimseden izin almak gibi bir lüksümüz de yoktur. Biz şu anda büyükelçiliğimizi Kabil Havaalanı'nın içerisindeki askerî bölüme taşıdık ve bizim büyükelçiliğimiz oradaki askerî bölümde bu tür faaliyetlerini sürdürüyor. Görüşmelerimizin ilkini de orada Taliban ile ilgili olarak ilk görüşme, 3,5 saat süren bir görüşmeyi, büyükelçiliğimiz nezaretinde orada arkadaşlarımız sürdürdüler. Ondan sonraki süreçte de gerekirse burada yine bu tür görüşmeleri yapma fırsatımız olacak. Bu tür görüşmelerle süreci bir defa sağlıklı yürütmenin gayreti içerisindeyiz. Onların beklentileri nedir, bizim beklentimiz nedir, bütün bunları görüşerek yapacaksınız. Görüşmeden bu tür şeyleri yapmak mümkün değil. Bu bakımdan da diplomasi diyorsanız, tabii bu insanlara şunu da söylemek lazım, diplomasi nedir arkadaş? İşte diplomasi budur. Bunu da birinci derecede kimler yürütür? Dışişleri yürütür, Dışişlerinin temsilcileri yürütür, siyasiler yürütür. Yaptığımız iş budur. Tabii şu anda da arkadaşlarımız bunu kararlılıkla sürdürmektedir."

Afganistan'daki gelişmelerin ardından Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, "Türkiye'yle birlikte çalışma yapmalıyız" ifadesini kullandığı hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii Şansölye ile bizim biliyorsunuz sık sık görüşmelerimiz var, görüşüyoruz, yol haritalarını gözden geçiriyoruz. Fakat tabii bazı şeylerde çok geç kaldıkları da ortada. Yani Türkiye'yle çalışma tespiti geç alınmış bir karar. Herkes Afganistan'ı terk ederken, biz Afganistan'ı terk etmedik. Biz Afganistan'da ve Kabil Havaalanı'nda kaldık. Oradaki süreci de en ideal şekilde sürdürdük" diye konuştu.

“AFGANİSTAN'DAN MEVCUT GÖÇMEN SAYISI 300 BİN”

Şu anda göç baskısına en yakın ülkenin Türkiye olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Ama Türkiye'nin içindeki bazı mahfiller var ki bunlar hep söylüyorum ya yalan terörü, bunlar yalan terörü estiriyorlar. Nedir söyledikleri, Türkiye'de şu anda 1,5 milyon Afgan göçü söz konusu, Afgan göçmen var. Bakın ben size resmi rakam söylüyorum. Şu anda İçişleri Bakanlığımızın kayıtlarında, kayıtlı kayıtsız mevcut göçmen sayısı Afganistan'dan 300 bin. Ama Bay Kemal, onun izninde gidenler, bunu 1,5 milyon gibi açıklıyorlar. Bunların hepsi yalan, adamların işi gücü yalan ve bu yalan terörünü, bir şaklaban da bulmuşlar onunla beraber sürdürüyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizler göç olayında da çok hassasız. Biliyorsunuz, İran sınırından Irak sınırına, Suriye sınırına kadar neredeyse her yeri şu an itibarıyla duvarlarla örüyoruz. Artık az bir miktarda örülmeyen bölge kaldı. Oraları da yaptıktan sonra zaten ciddi manada sınırlarımızı bu tür duvarlarla örmüş olacağız."

“AFGANİSTAN'DA ŞU ANDA CİDDİ BİR YÖNETİM BOŞLUĞU SÖZ KONUSU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "31 Ağustos Afganistan için kritik bir tarih. 1 Eylül'den sonra Türkiye'nin oradaki tutumu nasıl olacak? Özellikle uçuş seferleri de askıya alınmış, yeniden oraya, havalimanına bir sefer düzenlenmesi söz konusu olacak mı?" sorusu üzerine, "Öncelikle tabii Afganistan'daki tabloyu, durumu görmemiz lazım. Afganistan'da şu anda ciddi bir yönetim boşluğu söz konusu. Önce burada yönetimin belli olması, yönetimin belirgin hale gelmesi, yönetimin belirgin hale gelmesinden sonra da biz o zaman kararımızı vereceğiz, kurumlarımız o zaman kararlarını verecekler. Örneğin, şu anda Türk Hava Yolları bizim sivil, asker neyse nereden gidip alıyor? İslamabad'dan gidip alıyor. Peki, İslamabad'a sivil, asker vatandaşlarımızı kim taşıyor? Onu da askeri uçaklarımız taşıyor. Biz devletiz, devlet olarak da olması gereken neyse bunu yapıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"Taliban'la görüşme" konusuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gerektiğinde yaparız ama şu anda bir defa Taliban hatta Kabil Havalimanı'nın işletilmesi noktasında teklifleri var. Kime, bize. Güvenliği diyor biz sağlayalım ama işletmeyi siz yapın. Şimdi bizim bu konuda bile şu anda henüz verilmiş bir kararımız yok. Çünkü orada her an her türlü ölüm vesaire mümkün. Şimdi dünkü olayda 72 kişinin ölmesi. Orada eğer bizim adımız geçerse, o arada kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti yer alıyor veyahut da orada işte askeri havalimanını işletiyor, sivil havalimanını işletiyor ama buna rağmen 72 kişi öldü. Buna biz bulaşırsak, biz bunu izah edemeyiz. Onun için bizim şu anda böyle bir kararımız söz konu değil. Biz şu anda askerimizi, sivil vatandaşlarımızı önce İslamabad'a, İslamabad üzerinden de ülkemize geri getiriyoruz. Çünkü onların yüzlerindeki memnuniyet bizim için en önemli adımdır. Şu anda uçak seferlerinin başlaması vesaire bunlarla ilgili acelemiz yok. Orada sükunet hakim olduğu zaman gerekli kararı veririz. Çünkü Afgan halkı bizim asırlarca kardeşimiz olmuş ve onların din, dil vesaire bu noktada bizimle aynı dünyayı paylaşmış olan insanlardır. Biz onlarla zaten ayrı düşünemeyiz. İnşallah orası da şöyle sahil-i selamete çıksın ve biz de adımlarımızı ona göre atalım."

“BU YILSONU İTİBARIYLA MERKEZ BANKASININ DÖVİZ REZERVİ 115 MİLYAR DOLARLARI BULACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Savunma Bakanlığının mülteciler konusunda yaptığı açıklamanın BBC Türkçe tarafından "Türkiye'de ve Pakistan'da mülteci merkezleri oluşturulacakmış" algısıyla paylaşıldığının, İletişim Başkanlığının bunun söz konusu olmadığına dair açıklama yaptığının, muhalefetin ise bu konuda ağır eleştiriler getirdiğini hatırlatılması ve "Muhalefetten özür bekliyor musunuz veya herhangi bir açıklama geldi mi?" sorusu üzerine, şöyle konuştu: "Öncelikle şunu sormam lazım. Siz yani bu muhalefetin bu tür yalanlarda, bu tür iftiralarda hiçbir zaman şöyle bir geri dönüş yaparak özür dilediğini duydunuz mu? Bunların karakterinde bir defa böyle bir şey yok. Her şeyleri bunların yalan. Her şeyleri. İşte şimdi bakın, kalktılar Merkez Bankası ile ilgili ciddi yalanlar uydurdular. Şu anda döviz rezervi Merkez Bankasının bakın nerelere çıktı. Her şey ortada. Peki, bunların bir özür dilemesi söz konusu mu? Bu yılsonu itibarıyla Merkez Bankasının da döviz rezervi inşallah 115 milyar dolarları bulacak. Ama bunlarda böyle bir şey yok. Hayatları yalan. Bir de işte bulmuşlar bir kadın, yalan makinesi, çıkartıyorlar sürekli televizyona ona bol bol yalanlar söylettiriyorlar ve onunla adeta sanki güç buluyorlar. Böyle de bir halleri var."

"BBC'nin yalan söylemesini normal karşılarım da bunları öyle görmek istemezdik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bu ülkenin ana muhalefetisin, muhalefetisin. Ya bu kadar yangın, sel felaketleri oldu. Bu iktidar, bu devlet sel felaketinden tut yangın felaketine, bütün buralarda dünyanın hiçbir yerinde icra edilmemiş operasyonlar icra etti. Arkadaşlar, bir lehte açıklamalarını duydunuz mu? Tam aksine AFAD'ın yardım toplamasına bile karşı çıktılar. Bunlar böyle kepaze bir takım ama biz yolumuza devam ediyoruz. Ben buradan yine açıklıyorum. Eğer şu anda AFAD'a destek olacak olanlar, yardım yapmak isteyenler göğüslerini gere gere AFAD'ımıza destek verebilirler, yardımcı olabilirler. Çünkü AFAD, bu noktada topladığı yardımlarla da her türlü afet mücadelesini bunlarla yürütüyor" ifadelerini kullandı.

“1 YIL İÇİNDE AFETE UĞRAYAN BÖLGELERDEKİ VATANDAŞLARIMIZ EVLERİNE DÖNECEKLER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin AFAD'a verdiği desteklerin de olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Onunla zaten yürüyor. Ama bu arada hayırseverlerimiz diyor ki 'Ben yardım yapmam lazım. Yardım yapacağım. Bu yardımı nereye yapayım?' Herhalde biz böyle 'Sağda, solda, rastgele, şöyle örtülü-örtüsüz bir yerlere yap' diyecek halimiz yok. Devletiz. Ne diyoruz biz? 'AFAD diye bizim resmi kuruluşumuz var. AFAD'ımıza yardımını yapabilirsin. İşte hesap numaraları da şudur. Şu hesap numarasına da girip nakdi yardımını yatırabilirsin.' Ya bundan daha güzel bir şey olabilir mi? İllegal bir şey değil, legal bir şey yapıyoruz. Ve bununla da her şey ispatlı, her şey kayıtlı adımları atıyoruz. Ve bizler gerek selde gerek yangın afetinde hepsinden memnunuz ve şu anda da yoğun bir şekilde bakan arkadaşlarım arazideler. Sürekli bölgedeler ve sürekli kendileriyle irtibat halindeyim. Gerek İçişleri Bakanım gerek Çevre Şehircilik Bakanım gerek Ulaştırma Bakanım. Mesela dün bizimle Malazgirt'e gelmek istediler. Ben bir bakanım hariç diğerlerine 'Hayır siz bölgede kalacaksınız.' dedim. Böyle çalışıyoruz ve bundan sonra da yine bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. İnşallah 1 yıl içerisinde de sel afetine uğrayan bölgeler, yangın afetine uğrayan bölgeleri, derleyip toparlayıp vatandaşlarımız rahatlıkla huzur içerisinde inşallah evlerine dönecekler."

www.bursaarena.com.tr

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.