BURSA ARENA / Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Üniversitesi'nde yapılan 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi'ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbşkanı, "Şehirlerimize kendimize nasıl ihtimam gösteriyorsak öyle bakmalıyız. Yaşanabilir şehirleri, marka şehirleri mutlaka kuracağız" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından özetle başlıklar şöyle;
Şehirler, içinde yaşayanların kendi şeklini verdiği bir kaba benzemiştir.
Kapalı spor salonuna arena adı veriyorlar. Bunların çoğunu değiştirdik. Hiç düşünüyor muyuz bu ismi verirken? Roma'yı biz arenalarıyla tanıyoruz. Ama bizim ecdadımız bu yok.
Devleti ve şehri yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiği bir medeniyetten geliyoruz. Tarihe mal olmuş bütün şehirlerimiz insan merkezli olarak kurulmuştur..
Amerika keşfedilmemişken, Paris'in esamesi okunmazken İstanbul her alanda dünyanın merkeziydi. Medeniyetlerimizin tüm şehirleri alimleri kendisine çekti.
İnsan ve şehir arasındaki etkileşim her zaman çift yönlü olmuştur.
İbn-i Haldun 'coğrafya kaderdir' dedi. İnsan ile şehir arasındaki etkileşim her zaman çift yönlü olmuştur. Bir şehrin içinde doğarız, yaşarız ve orada hayatımız sona erer. Şehrin bizi yukarı ya da aşağı çekmesi tercihlerimize bağlıdır. Şehir de içindeki insanı inşa etmiş ve geliştirmiştir.
Şehirlerimiz birer mektebe, sakinlerini de o mektebin talebelerine benzetebiliriz.Şehre hakim olmayı değil ondan bir şeyler öğrenmeyi talep ettiğimizde ondan bir şeyler öğrenebiliriz.
Şehir ile sosyal hayat, tabiat arasındaki uyumu bozduğunuzda ümran olmaktan çıkar.
Şehir de insanın yetiştiği toprağa benzer. Önce kendimizi tanımamız gerekir, kendini tanıyan Rabbini de tanır.
Sorumluluk üstlendiğimiz her yerde, hem gönülleri ve zihinleri hem de mekanı ve çevreyi ümran kılmanın gayreti içinde olduk.
Bursa İmam Buhari'dir, Somuncu Baba'dır, Ulu Camii'dir, abide zatlar şehirlerimize damgasını vurmuştur.
Son yıllarda ülkemizin her yerinde şehircilik anlamında son derecek yüksek bir hassasiyetin geliştiğini görmekten mutluluk duyuyorum.
Şehirlerin ruhu ve ortak şuuru olduğunu bizim milletimiz bilir. Olmasaydı Antep Gaziantep olmazdı. Madem temel, maya sağlam öyleyse çok daha iyisini bu millet inşa edebilir. Şehirlerimize kendimize nasıl ihtimam gösteriyorsak öyle bakmalıyız. Yaşanabilir şehirler, marka şehirler mutlaka kuracağız. Bu dikey olursa kurulur diye bir mantık yok. Yatay mimariyle de olabilir.
Millet bahçeleri betonlaşmaya karşı bir çıkıştır.