ÖZEL GÜLTEKİN yazdı: "Aslında Yaşam Masaldır"

Aslında hepimizin hayatı bir bakıma masallara benzer. Benim yaşamım da bir masal tadında geçti. Babamın jandarma Astsubayı olması dolayısıyla ben ve üç kardeşim, Anadolu'nun her yerini bir masal güzelliğiyle yaşadık. Masalları rahmetli annemizin ağzından binlerce kez dinledik. Hiç sıkılmadık. Annemizi kaybedince masal kaynağımız kesilmiş oldu.

1960 yılının ortalarıydı. Babam, yeni bir görev için Kars'ın Iğdır ilçesine bağlı Suveren köyünden ve karakoldan ayrılmıştı. Kış, amansız geçiyordu. Her taraf, en az iki metre karla kaplanmış, geceleri dışarıda kalmak neredeyse olanaksız hale gelmişti.

Ağrı Dağı'nın 2200 metre yüksekliğinde yer alan, Doğubayazıt ilçesinden, Iğdır’a inen karayolu üzerinde ‘’Ayı Deresi ‘’adı verilen dağdan esen rüzgârın homurdandığı bir noktada yaşıyorduk. Evimiz taş ve topraktan yapılmıştı. Evimiz; kar yağdığında, yarısı karın altında kalan, çatısız bir köy eviydi. Kar durduğunda, kardeşlerimle kürekleri alıyor, önce karı kürüyor, sonra eğer tam anlamıyla dinmişse dam akmasın diye ‘’loğ çekme’’ işine girişiyorduk. İkinci işimiz de, avlumuzdan bahçeye çıkan yolu açmaktı. Yakıt olarak kullandığımız tezeklerin bulunduğu dış avlunun ucundaki odaya ulaşmak içinde bu yolun hep açık olması gerekiyordu.

Yaşam gürül gürül akıyordu. Zamanla, köylülerle kaynaşmış, onlardan birileri gibi olmuştuk. Doğa herkese eşit olarak, hepimize sevinç ve üzüntü veriyordu. Ağrı dağı, tüm heybetliyle yanına küçük kardeşini de almış, bize bakıyordu. Aşağıda, Iğdır Ovası, karın yağmadığı zamanlarda, gündüzleri çıplak gözle takip edilebiliyordu. Iğdır’ın hemen arkasında bulunan Ermenistan’ın başkenti Erivan (eski Türk şehri) geceleri nükleer enerji santralından ürettiği enerjiyi kullanarak, en parlak şehir ışıkları İle Iğdır’ın şehir ışıklarını bastırmaya çalışıyordu.

Gündüzleri ' 'Kuzine" adı verilen çok amaçlı sobada hazırlanan yiyecekler, akşam için yeniliyordu. Hava dışarıda eksi 30'ların altındaydı. Yaban hayvanlarından korunmak için yerden yaklaşık iki metre yukarıdaki evimizin pek büyük olmayan pencerelerinden tertemiz gökyüzünü ve kayan yıldızları yer yataklarımızdan rahatlıkla izleyebiliyorduk.

Akşamları, annemiz, sobanın içinde ki kor hale gelmiş kömürleri alarak, dışarda bulunan mangala takviye yaparken, biz de yünden yapılmış kalın yorganların altına giriyor masal saatini bekliyorduk. Masal saati yaklaştıkça heyecanlarımız da doruk noktasına varıyordu. Çünkü annemiz, o büyülü masal dünyasını ve kahramanlarını, o buğulu sesiyle o kadar güzel anlatıyordu ki, kendimizi bir anda masalların içinde buluyorduk. Nasrettin Hoca, tüm maceralarıyla aramızdaydı artık. Annemizin yorumu ile gözümüzde bir başka kahramanımız oluveriyordu. Arkasından, İncili Çavuş'un tam tekmil hikâyeleri boy gösteriyordu. Mangal ve gaz lambasının aydınlattığı odamızda daha kimler yoktu ki? Dede Korkut hikâyeleri, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı kahramanları, Zap suyundaki kralın kızı, Anadolu efsaneleri vardı. Yine zorlu kış gecelerinden biriydi. Dışarıda doğa; tipi ve soğuk olarak kol geziyordu. Bazen ıslıklar çalıyor, bazen uğulduyor, çeşit çeşit seslerle sanki masal dünyamızın fon müziğini yapıyordu.

O akşam annemizin anlattığı masalda 20-25 adet kurt sürüsü köye saldırarak yiyecek arıyorlardı. Kral kurt onlara talimatlar veriyordu. Biz masala dalmışken, pencere kenarında yatan en küçük kardeşim 22- 23- 24- diye saymaya başladı. Biz masalı bırakıp ona döndüğümüzde: “Bak anne" dedi, masalda anlattığın kurt sürüsü de bizimle masalı dinlemeye gelmişler" 25 tane kurt saydım. Kral kurt da içinde! “diye bizlere seslendi.

Hepimiz birden pencereye koşuştuk. Onlar da bizim gibi merakla camlardan içeri bizlere bakıyorlardı. Bizler, Anadolu'nun en zor doğa şartlarında, annemizin bizlere aktardığı bu güzel masal ve bize ait olan hikâyelerle büyüdük. İçimiz­deki insan ve doğa sevgisini hep sıcak tuttuk. Masallarla birlikte biz de büyüdük. Yaşamımız da masal: hepimiz için, bir çocuğun uykusunu seyretmek, bazen de, bir fidanı büyütmek gibi olmalıdır.

Masal ve hikâyeleriniz hiç tükenmesin, anılarınız hiç bitmesin, sonsuza dek mutlu kalın, güzel kalın, mutluluğunuza gölge düşmesin.

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.