Geçtiğimiz günlerde İlhan İrem’i yitirdik. Müzik yaşamı boyunca birçok şarkıya sözü ve müziğiyle imza atmış olan İlhan İrem, albümlerinde aranjör olarak Atilla Şereftuğ, Esin Engin, Melih Kibar, Aykut Gürel, Garo Mafyan, Şerif Yüzbaşıoğlu, Timur Selçuk ve Norayr Demirci ile çalışmış bir isim.
MELTEMLER ORKESTRASI
1955 yılında Bursa’da dünyaya gelen İlhan İrem, ilkokul yıllarında şarkı söylemeye başlar, ortaokul yıllarında solfej ve şan dersleri almaya başlayan İlhan İrem, aynı zamanda okul orkestrasına solist olarak dahil olur. Bu orkestra ile 1970 yılında, Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği liselerarası müzik yarışmasında Marmara Bölgesi birincisi olurlar. Aynı orkestra ile 4 yıl boyunca Bursa Çelik Palas Oteli’nde ve Uludağ diskolarında orkestra şarkıcılığını sürdürür. Aphrodite's Child, Creedence Clearwater Revival, Bee Gees, Beatles, Rolling Stones, Iron Butterfly ve Pink Floyd şarkıları söyler. İlk ezberlediği şarkı Aphrodite’s Child’ın “QuandoL 'Amore Diventa Poesia” adlı şarkısıdır. Jose Feliciano’nun “Rain” ve “Windmills Of Your Mind” ise yine ilk ezberlediği diğer şarkılardır. Gruplarının adı “Meltemler”dir ve o dönemin ünlü grupları Mavi Işıklar, Haramiler ve Damlalar Bursa’ya konser vermeye geldiklerinde değişmez ön grup her zaman Meltemler olur.
İLK BESTELER VE İSTANBUL’A GİDİŞ
1972 yılına kadar devam eden orkestra şarkıcılığından sıkılan İrem, bu yıllarda beste çalışmalarına yönelir. İlk bestesi olan “Birleşsin Bütün Eller”i İsrail-Arap savaşının kendisinde uyandırdığı etkilerle yapar. Bir yandan akustik gitar dersleri almaya başlar. 1972 yılında evde amatör bir şekilde kayıt yaptığı bantı alarak İstanbul’a gider. İstanbul’da bir otele yerleşir ve bestelerini dinletmek için 1 hafta boyunca her gün Unkapanı’na gider. İstanbul’da ilk durak ünlü müzik adamı ve prodüktör Nino Varon olmuştur. Fakat Nino Varon o tarihlerde Nilüfer ile yoğun bir çalışma içindedir. İlhan İrem, Nino Varon’a 4 şarkısını dinletir fakat Nino Varon, İlhan İrem’e “biraz daha çalışman lazım” tavsiyesinde bulunur. Nino Varon daha sonra yapmış olduğu açıklamada şunları söyler; “İlhan İrem beni en çok utandıran artistlerin başında geliyor, konserine gittim 4 bin kişi 20 yıl önceki şarkıyı aynı anda söylüyordu.” der. Daha sonra Diskotür firmasının sahibi olan Antuan Şoriz ile buluşur ve Antuan Şoriz, İlhan İrem’e plak yapmaya ikna olur. Fakat öncelikle bestelerini dönemin ünlü şarkıcılarına okutmasını teklif eder. İlhan İrem, şarkılarını kendi sesinden duyurmak konusunda ısrarcı olunca Antuan Şoriz bu teklife olur verir. Fakat İlhan İrem’in ilk plağı 1973 yılında piyasaya sürüldüğünde sadece 96 adet satılır. İlhan İrem, ilk 45’liğini kendi bütçesiyle ve ailesinin maddi desteğiyle yaklaşık 4 bin TL harcayarak yapmıştır. İlk plakta ortaya çıkan başarısızlığa rağmen Antuan Şoriz, İlhan İrem’in ikinci plağını kendisinin finanse edeceğini söyleyerek Bursa’ya bir telefon açar ve ikinci plağı piyasaya çıkarmak istediğini bildirir. İkinci plak 1974 yılında piyasaya çıktıktan 1 hafta sonra talep artmaya başlar ve bu da satışlara yansır ve Diskotür firması plak yetiştiremez hale gelir. İkinci plağın etkisiyle ilk plak da satmaya başlar. Antuan Şoriz’in tabiriyle “Artık İlhan İrem için yol açılmıştır”. 2 milyonu aşan bir satış rakamıyla İlhan İrem Altın Plak almaya hak kazanır. 1974 yılında İlhan İrem henüz lise 2. sınıfa gidiyordur ve okulu kariyeri nedeniyle bırakmak zorunda kalır. Daha sonraki yıllarda liseyi dışarıdan bitirecektir.
TRT BOYKOTU
1970’li yıllarda bazı sanatçılar TRT’yi boykot ederler. İlhan İrem bu boykota katılmaz. Bu durum bazı dedikoduların oluşmasına neden olur. Aslında boykot meselesi tam olarak böyle değildir. Halbuki İlhan İrem, bu olayın öncesinde boykotu organize eden plak şirketine defalarca mektuplar yazarak “beni aranıza alın” demiştir. Fakat İlhan İrem’in bu çabaları sonuçsuz kalmıştır ve kendisine herhangi bir yanıt gelmemiştir. İlhan İrem TRT ekranlarında yer almaya başladıktan sonra ancak plak şirketlerinin ilgisini çekmeyi başarmıştır. İlhan İrem boykota davet edilse de bu davete icabet etmediğini şu sözlerle açıklar; “adımı duyurmadığım yıllarda bana vefasızlık gösterenlere bir vefa örneği vermek bana yanlış geliyordu. Yola çıkmıştım, artık duramazdım”. Bu yolda İlhan İrem’in ilk amacı, sözü ve müziği kendine ait şarkılarla kendine özgü bir ekol yaratmaktır. Kendi sözleriyle o günleri şöyle anlatır; “o yıllarda Cem Karaca ve Barış Manço arasında bir duygu boşluğu yakalanmıştı. İkisi de daha farklı boyutlardan sesleniyorlardı dinleyiciye, bunu hissetmiştim. Bu duygu boşluğunu yakalayan İlhan İrem, kendi bestelediği şarkılarla dönemin gençliğinin ilgisini daha çok çekmeye başlar.
1975 yılında “Anlasana” adlı şarkısını besteler ve 1975 yılının Ocak ayında İstanbul’a taşınır. “Anlasana” şarkısı İlhan İrem’in kendi tabiriyle müzik serüveninde temel taşı olmuştur. 1976 yılı ve daha sonraki yıllarda İlhan İrem’in üretimleri devam eder ve yeni şarkılarıyla da Altın Plak ödülleri kazanır. 1970’li yılların sonunda Esin Engin’in aranjörlüğünde “Sevgiliye” albümünü yayınlar. 1979 yılında “Bir Yıldız” adlı şarkısıyla Eurovision Türkiye elemelerine katılır fakat yarışma süreci tamamlanmadan askere gitmek zorunda kalır. Askerlik dönüşü sonrasında oluşan fikirlerini “Bezgin” albümünde toplar. Bu albümde yer alan “Olanlar Olmuş” şarkısı bir hayli ses getirir.
İÇ DÜNYASINDA YAŞADIKLARI
İlhan İrem’in anlatımıyla devam edelim;
“O yıllarda Türkiye; cumhuriyet devrimlerinin erdemli değerlerinden uzaklaşarak kalınlaşan tuhaf bir yozlaşma dönemine girmişti. İhtilal paşalarının ilk tohumlarını attığı bu tuhaf günler daha sonra Özal’ın fişeklemesiyle otoyollar, dijital telefonlar ve bilgisayarlarla teknoloji transferinin putlaştırılıp tüm insani değerlerin hiçlendiği bir kolay kazanma arenasına dönüşüyordu Türkiye. Kalakalmıştım. Bir taraftan müziğimin anlatımlarını taşıyacağım güzelliklerini talan eden, yok eden küreselleşme canavarına ve yeni dünya düzenine paçasını kaptıran insanlarımı bir bir hayatımdan çıkardım. Ve bir tür korunma mekanizmasıyla eve kapandım. Bu kapanış 1980-1987 yılları arasında 7 sene sürdü. Dışarıdaki her şeyden uzakta, kendi derinliklerime yolculuklar yaparak kitaplar yazmaya resimler yapıp sergiler açmaya başladım. Ve bu 7 senelik süreçte Pencere, Köprü ve Ötesi adlı yaşamdan yaşam ötesine uzanan yaklaşık 150 dakikalık rock senfoniyi yazdım. Tümüyle gerçek olan olağanüstü bir düş dünyasının kapılarını aralayan kainatlar bana hiç hoşnut olmadıkları yaşam koşuşturmalarında dostluk olmayan dostluk, sevgi olmayan sevgi, aşk olmayan plastik yakınlaşmalardan öte başka bir gerçeklik arayan insanların duyumsayabileceği büyülü bir anlatım verdi bence. Gelecek; dünyevi saçmalıklarından arınabilmiş insanların olacak. Pencere, Köprü ve Ötesi birbirini takip eden 3 ayrı albüm halinde yayınlandı. 1983 yılında Pencere, 1985 yılında Köprü, 1987 yılında Köprü ve Ötesi yayınlandı ve 1990 yılında bu 3 albüm Pencere, Köprü ve Ötesi başlığı altında toplandı”.
1991 yılında Hansu İrem ile evlenir. “1981 yılından itibaren kimsenin bilmediği tüm soyut anlatımlarımı ona ithaf ettiğim bir telefon sırdaşımdı Hansu benim der”.
İlhan İrem’in yaşam öyküsünü ayrıntıları ile birlikte bu satırlara sığdırmam imkansız. Kendisini sevgiyle uğurluyoruz. Sadece bir şarkıcı ve besteciyi değil aslında bir entelektüeli de kaybetmenin üzüntüsü içindeyim.
Bu yazı aracılığıyla İlhan İrem’in iki kadim dostunu da anmadan geçmek istemiyorum. Hasan Uğur Epirden ve Ata Nirun… Erol Büyükburç (30 yıl), Barış Manço (16 yıl), İlhan İrem (24 yıl) olmak üzere birçok ünlü sanatçının mejanerliğini yapan Hasan Uğur Epirden ve Parapsikoloji Uzmanı Ata Nirun’u da büyük bir özlemle anıyorum.
Not: Ben bu satırları yazarken sevgili Hakan Eren’den güzel bir haber aldım. İlhan İrem’in daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olan Nükhet Duru ve Sibel Egemen ile iki düetini Pazar gecesi 21:00’da Radyo D’de “Hakan Eren’le Bir Zamanlar…” programında yayınlayacak. Hakan Eren yine gün yüzüne çıkmamış kayıtları bizimle buluşturacak. 22 yıldır yaptığı gibi... Sevgiyle kalın.
Kaan Çağlayangöl
Odatv.com