İş dünyasında kurumsal kültürün gizli düşmanı “Yengeç Sepeti Sendromu”

Kurumsal kültürün gizli düşmanı “Yengeç Sepeti Sendromu”, çalışanların dolayısıyla da şirketlerin başarısını olumsuz etkiliyor.

İş dünyasında başarı; bireysel çaba, ekip çalışması ve dayanışmanın ortak bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Fakat zaman zaman bireylerin ve ekiplerin potansiyelini kısıtlayan olumsuz davranışlarla karşılaşılabiliyor. Bu davranışlardan biri de "Yengeç Sepeti Sendromu".

Yengeç Sepeti Sendromu, bireylerin birbirlerinin yükselmesini ya da başarılı olmasını engelleme çabası olarak kendini gösteriyor. Bu sendrom, yalnızca bireylerin kariyerini değil, aynı zamanda ekiplerin verimliliğini ve iş yerindeki genel atmosferi de olumsuz etkiliyor.

Yengeç Sepeti Sendromu Nedir?

Acıbadem LifeClub Sağlık Hizmetleri’nden Uzm. Klinik Psikolog Cansu Karaman, günlük hayattaki ilişkilerde ve iş dünyasında kendini sıkça gösteren Yengeç Sepeti Sendromu hakkında şunları söyledi: “Bu metafor, bir yengeç sepetine konulan yengeçlerin birbirlerini aşağı çekerek hiçbirinin dışarı çıkamaması durumundan ismini alır. İş yerinde bu durumun çoğunlukla fırsatların sınırlı olması, düşük özsaygı, yetersiz liderlik ya da zayıf bir iş birliği kültüründen kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Bazı çalışanlar, diğer çalışanların başarılarını tehdit olarak görebilir ve bunun yerine, kendi yükselmelerini gerçekleştirmek için birbirlerini engellemeye çalışabilirler. Bu durum, iş yerlerinde negatif durumlara yol açabilir. Öncelikle, çalışanlar arasındaki verimli iş birliği bozulur, bu durum ise takım çalışmalarını olumsuz etkiler. Çalışanlar sadece kendi çıkarlarını gözetmeye başladığında ise şirketin genel verimliliği düşer. Kişilerde, moral bozukluğu ve tükenmişlik gibi duygusal sorunlar da ortaya çıkabilir. Bu durum kişilerin çalışma motivasyonunu, şirkete olan bağlılıklarını ve güven duygusunu zayıflatır dolayısıyla şirketin uzun vadeli başarısını etkiler.”

Hem Bireye Hem Şirkete Zararlı

Uzm. Klinik Psikolog Cansu Karaman, Yengeç Sepeti Sendromunun olumsuz etkilerinden korunabilmek için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Bu davranışları sergileyen kişinin durumun farkında olması gerekir. Kişi, kendi davranışlarını ve düşünce biçimlerini gözlemlemeli ve neden böyle davrandığını anlamaya çalışmalıdır. Kendi başarılarının başkalarına zarar vermemesi gerektiğini kavrayarak, iş birliği ve dayanışma kültürünü benimsemelidir. Çalışanlar, açık ve dürüst bir iletişim kurarak birbirlerine destek olmayı amaçlamalıdırlar. Bu, hem kendi gelişimlerini hem de ekip arkadaşlarının gelişimini teşvik etmek anlamına gelir. Ayrıca, olumsuz rekabeti bir kenara bırakıp, kolektif başarıyı ödüllendiren bir yaklaşım benimseyebilirler. Yengeç Sepeti Sendromuna karşı bireysel olarak korunmak isteyen bir çalışan, özsaygısını ve güvenini güçlendirmeye odaklanmalıdır. Kendi gelişimine yatırım yapmak, başkalarına yardım etmek ve başarılarını paylaşmak, hem profesyonel hem de kişisel tatmin duygusu sağlar. Çalışanlar, başka kişilerin başarılarını bir tehdit olarak değil de, bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirmeyi öğrenmelidirler. Bu yaklaşım, hem kişisel hem de ekip şeklinde daha pozitif ve verimli bir çalışma ortamı oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Eğer bu konuda önlem alınmazsa, şirketin istihdam oranı düşer. Çünkü çalışanlar destek ve iş birliği bulamadıkları bir ortamda kalmak istemezler. Bu durum, şirketin başarılı personelini kaybetmesine ve yeni başarıları kendine çekme konusunda zorlanmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra, sürekli çatışma ve olumsuz bir çalışma ortamı, müşteri memnuniyetsizliğine neden olabilir ve bu durum şirketin dışarıdaki itibarını uzun vadede zedeler.”

Çalışan Destek Programları Devreye Sokulmalı

Acıbadem LifeClub Sağlıklı Yaşam Hizmetleri Genel Müdürü Elif Elkin de bu gibi sendromların kurumsal bağışıklığı ciddi anlamda zedelediğine dikkat çekerek: “Yengeç Sepeti Sendromu, iş dünyasında bireylerin ve ekiplerin potansiyelini baltalayan, dayanışmayı zedeleyen bir davranış modelidir. Bu durum, sadece bireyler arasında güvensizlik yaratmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonların sürdürülebilir büyüme kapasitesini de olumsuz etkiler. Bu sendromun etkilerini en aza indirmek ve kurum kültürünü pozitif bir zeminde inşa etmek için hızlıca harekete geçilmelidir.

İş yerinde bu tür bir negatif davranışların üstesinden gelmenin en etkili yolu, kurumsal esenlik uygulamalarını hayata geçirmekten geçiyor. Modern kariyerlerin etkisi ve iş yerinde stres gibi olguların artışı, işverenlerin çalışanlarına kurumsal esenlik için daha fazlasını yapmaları gerektiği konusunu gündeme getirdi. İşverenler çalışan sağlığına önemli yatırımlar yapmış olsa da, yapılan araştırmalar çalışan destek programlarına daha fazla yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor." dedi.

bursaarena.com.tr

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.