İki gün sonra 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 101. yılını kutlayacağız. Eskiden ulusal bayramlarımız, büyük bir coşku ve özgüvenle kutlanırdı. Şimdilerde bu duygudan eser kalmadı, eşsiz liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Kuvayi Milliye Şehitleri’ne layık olamamanın verdiği burukluk ve eziklik içinde kutluyoruz.

101 yıl önceki o büyük coşkuyu, o bağımsızlık arzusu ile bugün getirildiğimiz konumu karşılaştırırsak aradaki büyük uçurumu görebiliriz. Büyük önderimiz Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi”ni düşünelim. Gençliğe Hitabe, son derece büyüleyici ifadelerin yer aldığı, edebi ve tarihi değeri çok yüksek, önemli bir yazıttır. Atatürk, gençlere verdiği tavsiyelerde, geçmişte yaşanan olaylardan ders alınması gerektiğini vurgulamış, Türk milletinin karşısına çıkacak tehlikeler karşısında nasıl hareket edilmesi konusunda gerekli önerilerde bulunmuştur.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde söylediği olayların hepsi yıllardır birer birer gerçekleşmektedir. Atatürk’ün 96 yıl önce söylediklerini aynen yaşamaktayız. “Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün tersaneleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir. Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.”

Ve Atatürk, kurduğu cumhuriyeti gençlere emanet ederken sözlerini şöyle tamamlamıştı: “Ey Türk geleceğinin genç kuşakları! İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmaktır.”

Günümüzde yaşananları düşündüğümüzde hepimizin ödevimizi yapamadığımız, görevimizi yerine getiremediğimiz açıkça görülmektedir. Bugün, 101 yıl önce çok zor koşullarda, büyük bir özveriyle vatanımızı emperyalizmin işgalinden kurtaran, yepyeni bir cumhuriyet kuran başta büyük Atatürk’e ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başaranlara karşı utanç içinde yaşıyoruz.

101 yıl önce bağımsızlığı yok edilmek istenen bir ulusun emperyalizme karşı başarısıyla şahlanırken, bugün yeniden emperyalizmin görünen ve bilinen oyunlarıyla parçalanmak istenen ülkemize seyirci kalıyoruz. 101 yıl önce bağımsızlık ve özgürlük için savaşan kahramanların, bugünlerde unutturulmak istendiğine tanık oluyoruz. Ancak olaylara tepki vermiyor, film izler gibi sessiz kalıyoruz.

Bu duyarsızlık nereye kadar? İşgal edilmiş bir vatan, emperyalistlere peşkeş çekilen topraklar, satılan kuruluşlar, fabrikalar, laik ve bilimsel çağdaş bir eğitim yerine dincileştirilen eğitime mahkûm edilen öğrenciler, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe terk edilen toplum ve her türlü yolsuzluğa bulaşanların olduğu ülkemizde daha ne kadar susacağız?

Bugün devletimizin varlığı, vatanımızın bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır; Türk Milleti’nin birliğine karşı ihanet ön plandadır. Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi”ni tekrar tekrar okuyalım, özümseyelim ve gereğini yapalım. Örgütlü bir toplum olarak demokratik yollardan hakkımızı aramalıyız. Atatürk’ün gençlerinin önünün açılması için bir araya gelmemizin zamanı geçmek üzeredir. Umutlar solmadan görev hepimizin. Bu duygularla Türk milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.

28 Ağustos 2023.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.