Yıllardır süren bir birliktelik. Siyasette az rastlanır bir yardımlaşma, tevazu, samimiyet, efendilik.. Ve bir anda masa ters yüz.
Daha gerçekleri görmeden. Duymadan tek taraflı ihanet suçlamaları tüm Türkiye’de taraflı tarafsız tüm toplumu etkiledi.
Hatırlarsınız 4’lü Masa nasıl kurulmuştu; 2 baraj korkusu olmayan 2 de barajı aşamayan partiler arasında idi. İYİ Parti, kontenjandan Demokrat Parti Milletvekilini, CHP de Saadet Partisi Milletvekilini sırtlamış bir vaziyette yeni dönem Meclis'te hep birlikte göreve başladılar. Yerel seçimlerde de başarılı olduklarından büyük bir heyecan ile 2023 seçimlerine odaklandılar.
İktidar 20 yılın verdiği yıpranma, korona ve ekonomik kriz nedeniyle çok oy kaybına maruz kaldı. Bu gibi olaylar 4’lü masanın iştahını daha da artırıyordu. Derken 4’lü masa 2 AKP’li yeni kurulmuş partiyi de içerisine aldı. Şimdi 6 oldular ama baraj sorunu olan parti sayısı da 4 oldu. Ancak Masada 6 parti eşit oy kullanıp, her şeye de ortak oldular.
Bu son gelen 2 partinin hiç bir getirisi olmadığı gibi, konulan bu eşitlik ilkesi ile huzuru da bozmaya başladılar. Peşlerinden bir belediye meclis üyesi bile getiremeyen bu 2 parti liderinin masadaki ağırlığı, nasıl olduysa Akşener ile Kılıçdaroğlu’nun ağırlığıyla aynı oldu. Kıdem, emek, fedakârlık, hakkaniyet kalmadı. Bunu fırsat bilen Kılıçdaroğlu bunların gurup kurma ve kontenjan sorunlarının CHP listesinden değerlendirme sözünü de verdi. Bunlar birer siyasî rüşvet idi tabii ki.. Masadaki üstünlük sayın, ne sayarsanız sayın böyle oldu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin lideri olmasına rağmen halk nezdinde durmadan önüne geçen Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na karşı bir adım öne geçti. Cumhurbaşkanlığı adaylığını gündeme getirtti.
Bunun farkında olan Akşener, BTP Lideri Hüseyin Baş’ı masaya getirmesine rağmen kabul ettiremedi. İmamoğlu ve Yavaş’a güvense de CHP'li olan bu belediye başkanları parti disiplinine sadık kaldılar. Normali de buydu zaten.
6’lı Masa’da tek kalan Akşener çaresiz de kaldı.
CHP kanadındaki Kılıçdaroğlu muhalifleri, habire pozisyona ve gidişata ayar vermekle meşguldüler. “Partiden gitse de biz gelsek” diyerek CHP koltuğuna iştahlarını kabartıyorlardı.
Bir de on vilayette depremin olması.
Tüm bunları topladığımızda Kılıçdaroğlu sanki aynaya baktı ve “ceketi koysam kazanırım” dedi. 6’lı Masa emrinde, öne çıkan 2 güçlü belediye başkanı emrinde, eh geriye kalıyor Akşener, "Onun da bana vefa borcu var" der gibiydi. Masayı devirse suçlu kendisi olur. "Kerhen de olsa evet der" düşüncesiyle yaşanılan şu son nahoş duruma adeta yol verdi.
Meral Akşener 6’lı Masa’yı terk etti..
İlk gün hepimiz kızdık, köpürdük, hatta ‘satılmış’ gibi ağır tabirlere kadar hakaretler edenlerimiz de oldu. İki-üç gün geçirip işin gerçeğini öğrenmek sabrını da gösteremedik. Kalp kırdık. Gönül yaktık. “Siyasettir her halt çıkar bunun altından” demedik.
Velhasıl siyaset dünyası bu, 24 saatte çok şeyler değişir.
Her iki taraftakiler için de söylüyorum; Lütfen tükürdüğümüz yüzde ilerde öpmek için biraz yer bırakalım. Hepsini kirletmeyelim. Bu vatan bizim, bu ülke, bu devlet, demokrasi ve cumhuriyet hepimizin.
Siyaset dünyamızdakileri daha sakin, daha makul düşünmeye ve hakaretsiz, alçak ses tonuyla ve nezaketli konuşmalara davet ediyorum.
Depremler devam ediyor, kayıplarımızın daha cenazeleri bile soğumadı, toplumun da içi kan ağlıyor ve bu hesapların, hırsların, hezeyanların, gürültülerin zamanı değil..
Her şey güzel olacaksa eğer, bu sadece ülkemiz ve halkımız için olsun..