Şeyh uçmaz mürid uçurur.
Türkiye’deki tarikat denen topluluklara bakıyorsun hepsi de aynı sistemle çalışıyor.
Dünya saltanatını kurmak için din yoluyla insanları sömürmek.
Yunusun şeyhi Taptuk Emre ne bıraktı.
Şeyh Edebali ne bıraktı.
Hacı Bayramı Veli ne bıraktı.
Hacı Bektaşi Veli ne bıraktı.
Edep, ahlak ve ilim hırkalarında başka bir şey bırakmadılar.
Menzil şeyhine bakıyorsun:
Araziler,
Camiler,
Şirketler,
Holdingler,
Hanlar hamamlar,
Kasalar dolusu paralar.
Hepsi de yakınlarının eliyle idare ediliyor.
Bunlara acımam.
Kur'an'a ters düşüp,
Din adına kendini sömürenlerin peşine takılıp giden ahmaklara acırım.
Bıraktığı malın hesabını haram mıydı helal miydi elbette kendisi verecektir.
Lakin Müslüman düşünür,
Müslüman uyanık olur,
Müslüman Allah’ın kelamına riayet eder,
Müslüman kanmaz, kandırmaz,
Bu vasıfları taşımayanlar gafillerin ta kendileridir.
Menzil şeyhi kul olarak iyi miydi, kötü müydü onu bilemem.
Kalbini açıp bakmadım.
Lakin söylemlerine bakarak,
Uygulamalarına bakarak değerlendirme yapabilirim.
Çünkü "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." (Ziya Paşa )
Gazetelerin yazdıkları doğru ise,
Menzil şeyhi Abdulbaki Erol’un oğullarından Muhammed Mübarek zat yaptığı konuşmada “tövbe yetkisi”nin üç oğluna verildiğini, üç ismin köydeki üç ayrı camide “irşat” faaliyetlerini sürdüreceğini söylemiş. Ayrıca bu güne kadar verilen “tövbelerin ve zikirlerin" iptal edildiğini ve “tümünün yenilenmesi" gerektiğini ve üç ismin arkasından konuşulmamasını, fitne çıkarılmamasını da dile getirmiş.
Daha sonra üç ayrı çocuk üç ayrı camiye gitmiş. Yani cemaat üçe ayrılmış.
Binlerce kişiye uzattıkları ipleri tutturarak "tevbe etme" seansı gerçekleştirmiş.
Bu ifadelere hiç kimse gıkını çıkarmadı.
Sakızın orucu bozduğunu açıklayan,
Depremin, fakirliğin kader olduğunu açıklayan Diyanet, bu sözlere nedense bir kelam etmedi.
Bu söylemleri Kur’an'ın hükümlerine vurduğunuz zaman şirktir.
Bu zatlar Allah’a şirk koşmuştur.
“Bilmiyorlar mı ki, kullarının tövbesini kabul eden Allah’tır. Sadakaları kabul eden de O’dur. Şüphesiz Allah tövbe kapısını alabildiğine açık tutmaktadır, rahmetiyle her şeyi kuşatmaktadır “ (tevbe suresi ayet 104)
“Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder. Muhakkak Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Maide suresi ayet 39 )
Göz göre göre bunların peşine düşenlere ne demeli.
Depremi ben durdurdum diyor, inanıyorlar,
Sarhoş olanları kurtarıyoruz diyor, inanıyorlar,
Tevbeler iptal edildi diyor, kabulleniyorlar.
Böyle bir ahmaklık olmaz.
Açıp da Kur’an’a bir kez bakmıyorlar.
Yaradan’ın ilk emri olan “Oku” yu ihmal edenler okumadan nasıl irşad olurlar.
Yaradan düşünün diyor, hem de 700’den fazla ayette bu emri veriyor.
Sen düşünmemekte ısrar ediyorsun.
Yaradan aklınızı kullanın diyor, sen aklını emanete vermekte inat ediyorsun.
Sonra da fakirliği "kader" olarak kabulleniyorsun.
Depremi kader olarak kabulleniyorsun.
Allah'tan başka hiç kimse hidayete erdirme ve dalalete düşürme yetkisine sahip değilken, bu yetkiye sahip çıkmaya çalışanlar şeytanın uşaklarıdır.
Yaradan müsaade etmediği için Hz. Nuh peygamber olarak oğluna şefaat edemedi,
Hz. Lut karısına şefaat edemedi.
Allah’a isyan edenlerden olduğu için,
Yaradan’a ortak koşanlardan olduğu için kâfirlerle birlikte helak edildiler.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (SAV) bile, Yaradan’ın izin verdiği kadarıyla şefaat edecek.
Peygamberimiz kendisine kol kanat olan amcası Ebu Talip için bile bu yetkiyi kullanamadı.
“Resulüm! Sen sevdiğini doğru yola erdiremezsin, lâkin Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Çünkü doğru yola girecek olanları en iyi O bilir.” (Kasas sûresi ayet 56) emri ilahisi onun yolunu keserken siz hangi cüretle bu yetkiyi elinize alıyorsunuz ?
Dünyanın en mübarek insanı Allah'ın Resulü en çok sevdiği kızı Fatıma’ya Beytül maldan bir kuruş bile bırakmadı.
Veda hutbesinde de belirttiği gibi giderken “Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah'ın kitabı ve sünnetim.”
Sizin uygulamalarınız bunun ikisine de uygun değil.
Ey Müslüman;
Şarlatanların peşinden değil, Resulün ve onun bıraktığı Allah kitabının peşinden yürüyün.
Hidayete ancak bu yolla erersiniz.
Şeytan da insanları “Allah” diyerek kandırıyor..