Allah'ın kulları için imtiyazlı kıldığı   kutsal  aylar, gün ve geceleri yoktur!.. Allah her an, her gün, her yerde duaları, istekleri,  tövbeleri duyar kişinin durumuna göre kabul eder ya da etmez. Bunun ayla yılla her hangi bir gece ile ilgisi yoktur.

Hayatımızın her anında var olduğunu hissedip şahit olduğumuz elle tutup gözle göremediğimiz tek kutsalımız Allah'tır. Dolayısıyla kutsal ulaşılmayan demektir. Geleneksel olarak zihnimize yerleştirilen diğer kutsallardan her ne varsa, sadece kul olma yönünde insanlık için,  amaç değil  kulluk için ulaşılabilen araçlardır. Zamanı  imtiyazlı hale dönüştürmek, kişinin doğru bilgi ve tevhit üzere Allah'tan olana kanaat ederek yapacağı  fiillerine bağlıdır. Allah'tan olmayan, sonradan uydurulan ve ibadet olarak adlandırılan her ne varsa bidattır. Bidatların da hepsi batıldır.

Geceler konusuna gelince, Kur'an'da kadir gecesinden söz edilmiş olmasına rağmen, başka hiç bir ay, gün ve gecenin kutsallığından, geceye yönelik kutlamalardan ve o günlere yönelik ibadetlerden ne Kur'an söz etmiş, ne de Allah Resulünün, sahabesinin ve tabiinin hayatında bunlara yönelik bir haber vardır!

Bunlar en erken Resul Muhammed as.'dan üç dört asır sonrası bir kısmı şii fatimilerce üretilmiş,  bir kısmı da farklı inanç ve kültürlerden olup;  sonradan müslüman olanların  eski inançlarını İslam kültürüne taşıdıkları ve İslami yönden hiç bir değeri olmayan, tamamen "bidat" sayılan kutlamalardır.

Sonradan üretilen bu tür kutlamalardan Kur'an'da söz edilmemesi,  Sevgili Resulümüzce de hiç uygulanmayıp  bunlara ait hiç bir sahih sözünün olmaması, Kur'an ehli için yeterli olmuştur. Ancak dinde Kur'anı yeterli görmeyen, anlaşılmaz bulan, eski kaynak ve yazmalarda buldukları  her  ne varsa  vahiy ve akıl süzgecine vurmadan çelişkileriyle birlikte hepsini doğru kabul eden bir çoğunluğun olduğu malum!  Bu çoğunluğu  tek bir boyutta düşünmek son derece yanlıştır.  Ehli sünnet ve ehli şia şemsiyesi altında sayısı bilinmeyecek kadar çok gruplar, grupcuklar, tarikat ve cemaatler vardır.  Sünnilik ve şiilik karmasından oluşan  Nurculuk şemsiyesi altında bile, onlarca fırka var!  Bu yapıların her birine özel hitap eden üretilmiş  din dışı hurafelerin, akıl dışı saçmalıkların,  ilahlaştırılan  alim ve liderlerin sayısını  da bilmek mümkün değil. 

Ümmetin binbir parçaya bölünmesini sağlayan, Tevhidi İslam'ın akidesine  hancer gibi saplanan üretilmiş tasavvuf / tarikat dinine bağlananlar,  bunlara sempati ile bakanlar dışında, eski alimlerin büyük çoğunluğu  bu yapılara  uydurulan üç aylar ve kutsal günlere  yönelik üretilen bütün rivayet,  ibadet ve kutlamaların  yapılmasını İslama aykırı olduğu konusunda görüş bildirmişlerdir.  Bunların içinde mezhep imamları, hadis ehli  tefsir kaynakları ile birlikte,  Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hazırlattığı İslam Ansiklopedisi de mevcuttur.  

Aynı diyanet ne yazık ki,  kendi kendi ile çelişki içinde olup  camilerde bu tür batıl kutlamalara,  siyasetin tevhidi baltalayan eylem ve söylemlerine, ahbap çavuş ilişkilerine,  Kur'an'ın  çoğu söylemleri maksadın ötesine taşınıp  şekle, şölene, güce hizmete alet olacak şekilde görev yapmaktadır!. 

Eğitim kurumlarının, çoğunluğun ve iletişim araçlarının  yoğun propagandası altında kalmış, gerçeği bilmeyen ancak aklı ve vicdanı hür kalmış, samimi  mümin kardeşler bilmelidir ki,   Yüce Allah  Cin suresinde gerçeği bulana değil,  arayana, peşinde olana, emek harcayana "mümin" demektedir.  Bu kadar kirliliğin içinde gerçeği bulmanın, hazır lop kolayca yut mesafesinde olmadığını bilmek gerek.

İslamın tek doğru  kaynağı Kitabımıza anlamak için baktığımızda, Cuma'ya çağrının olduğu Kadir gecesinden söz edildiğini görürüz.  Bu ifadelerin içeriğinden:
Cuma gününün  yoğun ibadetlere has kılınmış bir gün olmadığını dört rekatlık öğle namazının o gün iki rekata indirmesinden anlıyoruz. Cuma gününün diğer günlerden farkı, ferdi ve toplumsal  huzurun sağlanmasına yönelik cami ve mescitlerde bilgi paylaşımı, her türlü ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarına   neler yapılabilinirin istişare toplantısı olduğunu, yüce Yaratıcımızın  kendimiz için yaptığınız alışverişi kesip, sorunların çözümü için toplanmaya  çağrıda bulunup,  namazdan  sonra vazifenize koşun dediğinden anlayabiliyoruz. İlgili ayetten de anlaşılacağı üzere, günün asıl önemi,   toplumun ihtiyac duyulan konularda bilgilendirilmesi, toplumsal duyarlılığın artırılması, aktif iyilik ve  salih amel işleme ahlakının zinde tutulması olduğunu görmek mümkün.  

İslam'da ibadet anlayışını  üç beş eyleme indirgeyen,  İslam'ın temel direklerini bir bir pasivize eden, Allah'a (haşa) din öğretmeye çalışan anlayışlar, Cuma ve Kadir gecesini de  bu sınırın içinde tutsak etmiş,  Cuma'ya mahsus iki  rekatlık namaza kanaat etmeyip, on altı rekata çıkartılarak kutlu cuma şölenlerine dönüştürmüştür. Yoksulun ve yetimin hakkı olan hayır hasanatın ise, daha şatafatlı  cami görüntülerine, merdiven altı çakma Kur'an kurslarına, tarikat külliyelerine havale edilmesini sağlamıştır.

Kadir gecesine gelince!   
Değerli ve kıymetli anlamına gelen Kadir,  Kur'an'ın inmeye başladığı ilk gecedir.  Kadir gecesi her yıl tekrarlanan bir süreç değil vahiy yalnızca  23 yılda inmiş olmasına rağmen, Kur'anı yaşamak için anlama derdine olanların bu yolda emek harcadıkları zamanlarda, kendilerine  inmeye devam ettiğini de bilmek gerekir. Surede  övülen gecenin bizatihi kendisi değil, Kur’an’ın o gecede indirilmiş olmasıdır. Yani geceyi önemli yapan şey, Kur’an’ın ilk kez indirilmeye başlandığı gece olmasıdır. Gece, Kur'an'la irtibatı olmasaydı, diğer gecelerden farkı olmayıp sıradan olacaktı!.. Bin aydan daha hayırlı olduğunu söylemekle vurgulanan şey, Kur’an’ın ne denli önemli bir olay olduğuna dikkat çekmektir. Bin ay ifadesi Kur’an’ın saygınlığının derecesini, önemini vurgulamak için ifade edilen sayıdır. Bu süre bildiren bir sayı değil, değer bildiren bir sayıdır.  Bin aydan değerli olan şey Kur'an'ın hayata kattığı değerdir. Bilinmeyenlerin insanlığa öğretisidir. Karanlıklara Kur'an'ın ışık olmasıdır. İnsanın onu anlamaya yönelik çabası, harcanan zamanın, emeğin, gayretin bir diğer adıdır.  

Burdan çıkarmamız gerek şey,  Allah'ın emirlerine uygun  geçirilen bir gece veya gün,  Kur'an'sız geçen bin aydan daha kıymetli ve değerli olmasıdır. Kur'anı anlayıp uygulamaya yönelik harcanan her gün ve gecenin değeri, gaflet ile geçen bin aydan kıymetli olduğunun ölçüsünü Rabbimiz veciz ifadelerle bildirmiştir. Ne mutlu bu değeri bilene!                                                 

O gece günahların sıfırlandığına dair  ileri sürülen rivayetlerin tamamı uydurmadır!. Kur’an’ın özüne aykırıdır!  

Bazıları "bu geceler uydurma olsa bile kutlamaların ne zararı var",  "hiç değilse o gece insanlar ibadet yapıyorlar.." gibi bir savunmaya  giriyorlar. Bir kere Allah'ın koymadığı ibadeti kimse koyamaz. Allah kitabında bunu belirtir. Kimse Allah'tan daha iyi bilen değildir. Eğer kulları için gerek olsaydı zaten O koyardı.

Allah Resulü'nün yaptığı nafile ibadetlere bakarsak, hiç birisi Allah'ın koydukları öz ve biçiminden farklı değildir. Mesela "hac" Allah'ın emri iken, aynısının benzeri olan umre, Ramazan dışında nafile oruç ya da farz namaz benzeri nafile bizim sünnet dediğimiz namazlar. Hepsi birer farzın benzeridir. Dolayısı ile Allah resulü  başka bir ibadet koymaz iken; alim, şeyh ya da evliya denilenler de kim oluyor ki  "Allah adına ibadetler" ve "dine yeni  hükümler" koyabilsinler!..

İslam'dan olmayan ithal edilen anlayışlar,  Allah Resulü adına uydurulan rivayetler,  Allah'ın astlarına yerleşen  birilerince "Allah dostluğu" makamına getirenler, şefaat edici yapılar, toplumda öylesi bir İslam anlayışı ve ahlakı  oluşturdu  ki;  çok dindar bir görünüm altında tanınan ve onların çevresinde olanlar, her türlü rezilliği işleyerek, üretilen kutsal aylarda, kutlama geceleriyle, defalarca hac ve umrelerle, zikir partileriyle, hatim seanslarıyla "bütün pisliklerinden arınıp  resetlendiği"  anlayışını yaşayan İslam'a dönüştürdüler!. 

Emek harcamadan belirli an, gün, ay ve gecelerin "kutlama günü" ilan ederek adeta günah çıkarma seanslarına dönüştürüldüğünü, belirli kişi ya da kurumlara bağlanmayı mecbur ederek rüşvet, dalavere, suistimal  gibi sahtekarlıklarla güya "cennetin garanti altına alındığını",  Allah'ın tanıdığı kolaylığı hiçe sayılarak, bu anlamda hükümler üretilerek dini yaşanmaz hale getirdiklerini, az çok vicdanı olan herkes görmekte! 

Oysa dinde yapılması gereken her şeyi Allah vahyetmiş, Resulullah da beyan etmiştir, hepsi bu kadar. 

Tüm dost, arkadaş ve kardeşlerime selam ve sağlık dileklerimle

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hüseyin Koç 12 ay önce

Hasan Şahin okuyucum kardeşimiz istemiş idi. Kandil geceleri ile ilgili müstakil bir yazı. Kendisine teşekkür ederim. Umarım anlatabilmişimdir. Tüm okuyucu dostlara şükran ve sevgiler.

Avatar
Cihan 12 ay önce

Yorumumun devamıdır.
lakin İslam toplumu bundan uzak. acı olansa konuşmaya başlayan herkes Allah önce oku dedi diye başlar ama bunu diyenler okumaz burası büyük bir problem. saygılar sunuyorum Allaha emanet olun.

Avatar
Cihan 12 ay önce

Sayın Hüseyin bey harika bir yazı emeğine bileğine sağlık. ne yazık ki sorunlarımız çok derin bu derinlik analiz edilmeden bir şeylerin anlaşılması çok zor. Çevremizdeki sözde iyi Müslümanlarla sohbet ortamında bulunuyoruz, çoğu sadece Kerbela olayını yüzeysel olarak biliyorlar derinliğini bilmiyorlar. Cemel vakası, Sı Fin Savaşı, Hare olayının ise çoğu İsmini dahi duymamış, az kısmı sadece ismini biliyor, içeriği ile alakalı bir cümleden haberleri yok.. Hz Peygamberden sonra beldeler halinde topyekün İslama giren çok yerler oldu, bunların sahabe gibi dini algılamaları ve yaşamaları mümkün mü? Müslümanlar bunu idrak edemiyorlar. Bu kimselerin daha önce yaşamış oldukları dini bilgilerini bölgesel örf adetlerini bir kısmını İslama aktardılar, bunların tabii ki olumsuz etkileri çok fazla. Zerduşlikten gelen, yahudilikten gelen, hristiyanlıkdan gelen. Ve diğer katmanlardan gelen bilgiler gelenekler İslama girdi . İslam toplumu bu derinlikte okusa anlasa bir çok şeyi çözmek kolay olur.

Avatar
Harun Özkan 12 ay önce

Selam hocam insanlar ne doğru neye yanlışlara çok inanmaya isleriguclesimine yol almış bir durumları çok üzücü inancım Allahim bize dinimiz İslami emretdi ve Müslümanlar la olmayı beraber olmayı emretdi hocam siz doğru anlatanlardasiniz saygilarimla

Avatar
Hayri 12 ay önce

Çok yararlı çok değerli bilgilerle dolu paylaşım, yüreğinize sağlık Hüseyin hocam. Şahsen benim başucu notlarım arasında en değerli yerini alacak herkesin hayatında yer edinmesi gereken bir paylaşım olmuş.

Avatar
Hikmet 12 ay önce

Aynen kıyafet ve ibadet
İşte bütün mesele bu
Der Allah versin sana Allahın
Verdiklerinden ver verip sınar
Alıp sınar sınavı geçmek
Vicdan köprüsünden olur
Merhamet sarı çizmeli mehmet
Ağada mı var, o bir senbol

Avatar
Fuat 12 ay önce

Koç, güzel makaleni okudum, gerisini de okuyayım genişçe diye bursaarenaya gireyim diye uğraştım ama beceremedim. Özetidir diyerek okuyabildiğim kadarıyla iktifa ettim. uğraşırken Mesut Şekerlinin makalesine
bayıldım. Belki sen de okumuşsundur. Çok sağlam bir kalem gibi!
İyileşmeye çalışıyorum diyecektim ama öğreniyorum. Allah yaratırken nasıl titiz davranmış, bir tüyü bile? Seksen sene bize basit ufak gibi gelen her zerremizin ne kadar ölçülü ve gerekli olduğu, fonksiyonlarındaki yüksek bilime hayret etmemek elde değil! Allaha hamdü senalar olsun, iyiyiz, selamlar.
Buna benzer satırlar karalayıp gönderdim. Baktım aradım bulamayınca yeniden yazıyorum. İnşAllah bu sefer doğru gönderebilirim.

Avatar
Sayın FUAT Bey'e.. 12 ay önce

Telefonunuzdan,
"bursaarena.com.tr" url adresine giriniz;
Ya da Sayın Hüseyin Koç yazarımızın sayfasına doğrudan giriniz;,
https://www.bursaarena.com.tr/profil/136/huseyin-koc

Sonra telefonunuzun sol veya sağ üst köşesinde alt alta "üç çizgi" veya alt alta "üç nokta" göreceksiniz, Buna tıklayınız.
Karşınıza ayarlar listesi çıkacak.
Bu listede "Ana Ekrana Ekle" ve yine,
"Masa Üstü Sitesi Yap"
şeklinde iki ayrı satır görürsünüz. Bunlara (sırasıyla aynı yoldan gelerek) tıklayınız.
Böylece gazetemiz tıpkı face book veya ınstargam gibi telefonunun ön ekranına büyük "B" harfi simgesiyle gelir ve yerleşir.
Artık telefonunuzdan "face book"a girer gibi, "B" harfi simgesine tek tık ile gazetemizin içine girebilirsiniz. İlginize müteşekkiriz. Selam ile..
EDİTÖR