TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Semih Karademir, Çukurova’nın geleneksel ürünü pamuğun hasadının başladığını, sanayi ve istihdamda önemli bir role sahip pamuğun daha fazla desteklenmesi gerektiğine vurgu yaparak, üreticinin kar etmesi için taban fiyatının en az 2,3 lira açıklanması gerektiğini söyledi.
ZMO Adana Şube Başkanı Semih Karademir, düzenlediği basın toplantısında Çukurova’nın geleneksel ürünlerinden pamuğun hasadının başladığını, pamuğun Türkiye’nin lokomotif bir tarım ürünü olduğunu belirterek, "Pamuk, ülkemiz önemli ihracat kalemlerinden tekstil ve hazır giyim sanayisinin hammaddesini oluştururken, ciddi anlamda ihtiyaç duyduğumuz bitkisel ham yağ ihtiyacımızı da karşılamaktadır. Sosyal anlamda istihdam oluştururken, aynı zamanda ülkemiz hayvancılığı için ihtiyaç duyulan yemi karşılamaktadır" dedi.
Türkiye’nin pamuk üretiminde Çin, Hindistan, ABD, Pakistan, Brezilya, Avustralya ve Özbekistan’dan sonra 8’inci sırada yer aldığına dikkat çeken ZMO Adana Şube Başkanı Karademir, pamuğun ülkemiz için stratejik bir ürün olduğunu kaydetti. Karademir açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Gelişmiş ülkelerin ve özellikle ABD’nin pamukta uyguladığı iç destek ve ihracat sübvansiyonları dünya pamuk fiyatlarının olması gerekenin altında seyretmesine neden olmaktadır. ABD dünya pamuk fiyatlarında ortaya çıkan düşüş eğilimlerinde üreticilerinin olumsuz etkilenmesini engellemek için çeşitli destekleme politikaları izlerken, Türkiye’de tarımda desteklemelerin reel olarak azaltılmasına yönelik uygulamalar mevcuttur. ABD ve AB dünya piyasalarındaki özellikle de Türkiye’de tekstil sektörünün pamuk talebini de dikkate alarak sektörü yönlendirmekte ve desteklemektedir. AB özellikle ithalatını sınırlı tutmak, Türkiye pazarına pamuk satabilmek ve ABD ile rekabet edebilmek için yüksek destekler vermektedir. Pamuk ile ilgili rakamlar incelendiğinde Türkiye’de pamuğa ilginin yeterince olmadığı ve bununla ilgili politikaların yanlış olduğu, pamuk çiftçisinin piyasanın koşullarına terk edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Yüksek girdi maliyeti düşük ürün fiyatı pamuk çiftçisini pamuk üretimden uzaklaştırmaktadır. Özellikle Çukobirlik’in işlevsizleştirilmesi pamuk çiftçisini savunmasız bırakmıştır. Şöyle ki; 2002 yılında Türkiye’de pamuk ekim alanları 721 bin hektarken günümüzde bu alan 450 bin hektara kadar gerilemiştir. İlimizde milyonlarca dönüm ekimi yapılan pamuğun günümüzde 250 - 300 bin dekarlara kadar gerilediğini görmekteyiz. 2002 yılı verilerine bakıldığında Türkiye’deki pamuk üretici sayısı 135 binlerden 75 binlere kadar gerilediğini görmekteyiz. Ülkemiz 2003 ile 2013 yılları arası pamuk rakamları incelendiğinde karşımıza çok çarpık sonuçlar çıkmaktadır. 2003 yılında tüketim içerisindeki ithalat oranımız yüzde 37,7 iken ne yazık ki 2013’te bu oranın yüzde 49,7’ye kadar çıktığını görmekteyiz. Üretim ve ithalattaki dalgalanmalar incelendiğinde 2009 yılında ithalatın yüzde 54,1 ile en üst seviyelere çıkmıştır. TÜİK’in 2003 ile 2013 yılları ortalaması incelendiğinde yıllık 850 bin tonluk üretimimize karşılık 724 bin ton ithalat yapıldığı, bunun karşılığında yıllık ortalama 1 milyar 199 milyonluk kaynağın yurt dışına akıtıldığını görmekteyiz. Hal böyleyken ilimizde 2015 yılı pamuk hasadı tamamlandığında 65 krş/kg destekleme fiyatı düştükten sonra 2,15 TL/kg seviyelerinde gerçekleşmesi gereken 1 kg kütlü fiyatının ne yazık ki 1,75 - 1,95 TL/kg seviyelerinde gerçekleştiğini görmekteyiz. Bunun sonucunda bir kez daha gördük ki bu politikalarla bu ülkenin pamuk üreticisi pamuk üretiminden uzaklaştırılmıştır. Ülkenin ihtiyaç duyduğu tarımsal ürünlerin üretiminde bölgesel üretimleri destekleyecek havza bazlı destekleme modeline hızla geçilmelidir. Çukurova’da bazı kurumların sarı altın olarak lanse ettikleri mısır alanları pamuk ve yağlı tohum alanlarına açılmalıdır. Ayrıca Türkiye DTÖ Tarım Müzakerelerinde gelişmiş ülkelerin pamuğa sağladıkları yüksek desteklerin önemli miktarda azaltılması ve ihracat sübvansiyonlarının kaldırılması konusunda ısrarcı olmak zorundadır. Çünkü bu pamuk dünya fiyatlarının artmasını sağlayacak, böylelikle uzun vadede pamuğun iç piyasadan temin edilmesinin önünü açacaktır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tarla Bitkileri Komisyonu’nun yapmış olduğu çalışma sonucunda pamuk üreticisinin yüzünün gülüp bir yıl sonra tekrar pamuk ekimi yapabilmesi için 1 kg kütlü fiyatının 2,3 TL/kg olması gerektiği sonucuna varmıştır."
Basın açıklamasına ZMO Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Doğan, Barış Kurtaran, CHP İl Başkanı Ayhan Barut ve Karataş Ziraat Odası Başkanı Mustafa Yeşilyaprak katılarak destek verdi.
ZMO Adana Şube Başkanı Semih Karademir, düzenlediği basın toplantısında Çukurova’nın geleneksel ürünlerinden pamuğun hasadının başladığını, pamuğun Türkiye’nin lokomotif bir tarım ürünü olduğunu belirterek, "Pamuk, ülkemiz önemli ihracat kalemlerinden tekstil ve hazır giyim sanayisinin hammaddesini oluştururken, ciddi anlamda ihtiyaç duyduğumuz bitkisel ham yağ ihtiyacımızı da karşılamaktadır. Sosyal anlamda istihdam oluştururken, aynı zamanda ülkemiz hayvancılığı için ihtiyaç duyulan yemi karşılamaktadır" dedi.
Türkiye’nin pamuk üretiminde Çin, Hindistan, ABD, Pakistan, Brezilya, Avustralya ve Özbekistan’dan sonra 8’inci sırada yer aldığına dikkat çeken ZMO Adana Şube Başkanı Karademir, pamuğun ülkemiz için stratejik bir ürün olduğunu kaydetti. Karademir açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Gelişmiş ülkelerin ve özellikle ABD’nin pamukta uyguladığı iç destek ve ihracat sübvansiyonları dünya pamuk fiyatlarının olması gerekenin altında seyretmesine neden olmaktadır. ABD dünya pamuk fiyatlarında ortaya çıkan düşüş eğilimlerinde üreticilerinin olumsuz etkilenmesini engellemek için çeşitli destekleme politikaları izlerken, Türkiye’de tarımda desteklemelerin reel olarak azaltılmasına yönelik uygulamalar mevcuttur. ABD ve AB dünya piyasalarındaki özellikle de Türkiye’de tekstil sektörünün pamuk talebini de dikkate alarak sektörü yönlendirmekte ve desteklemektedir. AB özellikle ithalatını sınırlı tutmak, Türkiye pazarına pamuk satabilmek ve ABD ile rekabet edebilmek için yüksek destekler vermektedir. Pamuk ile ilgili rakamlar incelendiğinde Türkiye’de pamuğa ilginin yeterince olmadığı ve bununla ilgili politikaların yanlış olduğu, pamuk çiftçisinin piyasanın koşullarına terk edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Yüksek girdi maliyeti düşük ürün fiyatı pamuk çiftçisini pamuk üretimden uzaklaştırmaktadır. Özellikle Çukobirlik’in işlevsizleştirilmesi pamuk çiftçisini savunmasız bırakmıştır. Şöyle ki; 2002 yılında Türkiye’de pamuk ekim alanları 721 bin hektarken günümüzde bu alan 450 bin hektara kadar gerilemiştir. İlimizde milyonlarca dönüm ekimi yapılan pamuğun günümüzde 250 - 300 bin dekarlara kadar gerilediğini görmekteyiz. 2002 yılı verilerine bakıldığında Türkiye’deki pamuk üretici sayısı 135 binlerden 75 binlere kadar gerilediğini görmekteyiz. Ülkemiz 2003 ile 2013 yılları arası pamuk rakamları incelendiğinde karşımıza çok çarpık sonuçlar çıkmaktadır. 2003 yılında tüketim içerisindeki ithalat oranımız yüzde 37,7 iken ne yazık ki 2013’te bu oranın yüzde 49,7’ye kadar çıktığını görmekteyiz. Üretim ve ithalattaki dalgalanmalar incelendiğinde 2009 yılında ithalatın yüzde 54,1 ile en üst seviyelere çıkmıştır. TÜİK’in 2003 ile 2013 yılları ortalaması incelendiğinde yıllık 850 bin tonluk üretimimize karşılık 724 bin ton ithalat yapıldığı, bunun karşılığında yıllık ortalama 1 milyar 199 milyonluk kaynağın yurt dışına akıtıldığını görmekteyiz. Hal böyleyken ilimizde 2015 yılı pamuk hasadı tamamlandığında 65 krş/kg destekleme fiyatı düştükten sonra 2,15 TL/kg seviyelerinde gerçekleşmesi gereken 1 kg kütlü fiyatının ne yazık ki 1,75 - 1,95 TL/kg seviyelerinde gerçekleştiğini görmekteyiz. Bunun sonucunda bir kez daha gördük ki bu politikalarla bu ülkenin pamuk üreticisi pamuk üretiminden uzaklaştırılmıştır. Ülkenin ihtiyaç duyduğu tarımsal ürünlerin üretiminde bölgesel üretimleri destekleyecek havza bazlı destekleme modeline hızla geçilmelidir. Çukurova’da bazı kurumların sarı altın olarak lanse ettikleri mısır alanları pamuk ve yağlı tohum alanlarına açılmalıdır. Ayrıca Türkiye DTÖ Tarım Müzakerelerinde gelişmiş ülkelerin pamuğa sağladıkları yüksek desteklerin önemli miktarda azaltılması ve ihracat sübvansiyonlarının kaldırılması konusunda ısrarcı olmak zorundadır. Çünkü bu pamuk dünya fiyatlarının artmasını sağlayacak, böylelikle uzun vadede pamuğun iç piyasadan temin edilmesinin önünü açacaktır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tarla Bitkileri Komisyonu’nun yapmış olduğu çalışma sonucunda pamuk üreticisinin yüzünün gülüp bir yıl sonra tekrar pamuk ekimi yapabilmesi için 1 kg kütlü fiyatının 2,3 TL/kg olması gerektiği sonucuna varmıştır."
Basın açıklamasına ZMO Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Doğan, Barış Kurtaran, CHP İl Başkanı Ayhan Barut ve Karataş Ziraat Odası Başkanı Mustafa Yeşilyaprak katılarak destek verdi.