BURSA ARENA / Haber Merkezi
UPS Türkiye Direktörü Burak Kılıç, “Herhangi bir afetten sonra KOBİ’lerimizin yüzde 80’i geri kalanların yüzde 15’i afet yaşanmasından sonra 24 ay içerisinde ölüyorlar. Çünkü yeteri kadar afet bilinciyle hazırlık yapmıyoruz" dedi.
UPS Vakfı, UPS Türkiye, Amerikan Ticaret Odası Vakfı ve Uluslararası Kalkınma Yönetimi (International Development Management-IDEMA) ortaklığında sürdürülen Sağlam KOBİ Projesi için 2018 Ekim-Kasım aylarında Sia Insight tarafından yapılan "Türkiye'deki KOBİ'lerin Afet Direnci Araştırması"nın sonuçları ve yeni yol haritası aktarıldı.
Araştırma sonuçlarının paylaşıldığı toplantıda konuşan UPS Türkiye Direktörü Burak Kılıç, toplantıya katılanların büyük çoğunluğunun 17 Ağustos 1999’da Marmara depremini yaşadığını belirterek, afetlerden uzaklaştıkça unutulduğunu kaydetti.
Ekonominin bel kemiği olan KOBİ’lere yardımcı olmak için Sağlam KOBİ projesinin 2013 yılında başladığını ifade eden Kılıç, “Türkiye’de yaklaşık 3,3 milyon KOBİ var ancak Türkiye’de KOBİ’lerin ortalama ölüm yaşı 5 yıl. Yani her yıl yaklaşık 600 bin KOBİ’mizi bir KOBİ mezarlığına gömüyoruz. Herhangi bir afetten sonra KOBİ’lerimizin yüzde 80’i geri kalanların yüzde 15’i afet yaşanmasından sonra 24 ay içerisinde ölüyorlar. Çünkü yeteri kadar afet bilinciyle hazırlık yapmıyoruz.” diye konuştu.
“Van’daki OSB’de depremden önce 127 şirket bulunurken, depremden sonra 27 şirket kaldı"
IDEMA Kurucu Ortağı Ali Ercan Özgür ise KOBİ’lerin iş planlamasına, yatırımlarına gerekiyorsa kredi imkanlardan faydalanarak afetlere hazırlık yapması gerektiğini dile getirdi.
Uluslararası standartlarda bir yerde afet olduktan yaklaşık 90 gün sonra ekonomik çarklarının dönmesi gerektiğini ifade eden Özgür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Van’daki OSB’de depremden önce 127 şirket bulunurken, depremden 1,5 yıl sonra baktığımızda 27 şirket kaldığını gördük. O deneyim iş yeri sahiplerine çok şey öğretti. Teknoloji ile arası iyi olmayan bir iş yeri sahibi cloud’un cloud’unu alıyorum, bir de çıktısını alıyorum, bankaya koyuyorum. dedi. Çünkü depremde sözleşmelerini kaybetmiş. Gökçeada’da sel felaketi oldu, bir kuyumcunun maddi kaybı var ama en çok üzüldüğü ustasından kalan çizimleri kaybetmiş. Akıllı telefonuyla o çizimleri çekmiş olsaydı ya da afet olsa ne yaparım diye bir hazırlığı olsaydı çizimleri kaybetmeyecekti.”
Özgür, bu proje ile işletmelere yeni bakış açısı katmayı amaçladıklarını aktardı.
Araştırma sonuçları hakkında
Araştırma, KOBİ’lerin afetlere yönelik hazırlık durumunu tespit etmek ve firma içindeki risk alanlarını ortaya çıkarmak amacıyla yapıldı.
Yüz yüze görüşme yöntemiyle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya’da 400 KOBİ ile anket yapıldı. İmalat, toptan perakende, ulaştırma, konaklama başta olmak üzere 10’u aşkın sektör ile görüşüldü.
Araştırmaya göre, KOBİ’lerin yüzde 97’si herhangi bir afet yaşamazken, yüzde 2’si sel, yüzde 0,7’si deprem, yüzde 0,2’si yangın ile karşılaştı.
"İş yerim deprem fay hattı üzerindedir" cümlesine KOBİ’lerin yüzde 9’u katılırken, yüzde 74'ü katılmıyor. Bursa birinci derece deprem bölgesinde bulunmasına rağmen hiçbir KOBİ depremi risk olarak görmüyor.
Antalya birinci derece deprem bölgesi olmamasına rağmen KOBİ'ler, Bursa'dan daha fazla depremi risk olarak algılıyor.
Araştırma sonuçlarına bakıldığında şu sonuçlara varılıyor:
"KOBİ’lerde risk algısı yok, varsa da çok düşük seviyede olduğu görülüyor. Türkiye’deki KOBİ’ler coğrafyalarının risklerinin farkında değiller. KOBİ’lerin risk algısı afet türlerine göre değişmiyor. Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 49’u acil durum ve afetlere hazır olduklarını düşünse de bunun arkasında bir rasyonel yok. Afet ve acil durumlara ilişkin farkındalık seviyesinin düşük olması nedeniyle KOBİ’ler ne kamu kurumları ne de komşu işletmelerle yardımlaşma protokolü oluşturmak için harekete geçmiyor." (Dünya.com)