İsrail'de diplomatik belge üzerindeki gizliliğin kaldırılmasıyla İran asıllı Yahudi'nin, onlarca yıl önce Çad'da bir camide müezzinlik yaptığı gün yüzüne çıktı.
İran Yahudisi'nin hikayesi, İsrail devlet arşivlerinde bugüne kadar saklı tutulan diplomatik bir belgenin gizliliğinin kaldırılmasıyla ortaya çıktı.
Afrika'da 1962'de görev yapan İsrailli bir diplomat tarafından gönderilen mektup niteliğindeki belgede, Çad'da yaşayan tek Yahudi'nin hikayesi aktarıldı.
O dönem İsrail Büyükelçiliği bünyesinde maslahatgüzar olarak görev yapan Aryeh Lourie, mektubunda, "Çad'da yaşayan tek Yahudi'yi buldum." ifadelerine yer vererek, eskiden Fort Lamy adını taşıyan başkent Encemine'de müezzin olarak görev yapan İran kökenli bir Yahudi'den bahsediyor.
İran'ın Hemedan şehrinden George Hamdani'nin 1930'larda Fort Lami'ye geldiği belirtilen mektupta, o zamanlar şehirde inşaatı yeni tamamlanan büyük bir cami için cemaate müezzinlik yapacak bir din adamı arandığı aktarıldı.
Mektuba göre Hamdani, bu pozisyonu dolduracak kimse bulunamadığı için kendisinin de Müslüman olduğunu iddia ederek bu hizmete talip oldu.
Bu görevini 1943 yılına kadar sürdüren Hamdani, yıllar içinde diğer mülklerin yanı sıra 40 ev, iki otel ve bir sinema salonunun da dahil olduğu büyük bir servet biriktirirken, yerel bir Müslüman kadın ile evlenerek yedi çocuk babası oldu.
Odatv'nin yahudi Yediot Ahronot gazetesinden aktardığı habere göre,
Mektuptaki satırlarda, yıllar sonra şehirde Yahudi kimliğini açığa vuran Hamdani hakkında, şu ifadelere yer verildi:
"1943'te aniden camiye gitmeyi bıraktı ve bir şekilde cemaatine aslında Yahudi inancına sahip olduğunu bildirdi.
Bu elbette şehirde büyük bir kargaşaya neden oldu ancak o zamana kadar Hamdani zaten fazlasıyla zengindi, köklü bir yapıya sahipti ve çıkarları olan insanlar tarafından korunuyordu. Ayrıca Afrika'nın hiçbir şeyi fazla ciddiye almama eğilimi nedeniyle de bu mesele unutuldu."
Mektupta Büyükelçi Louire, Hamdani'yi Çad'daki İsrail Büyükelçiliğine ev sahipliği yapacak bir bina, İran kökenli Yahudi çocuklar için bir okul veya en azından İsrail Ulusal Fonu'na bağış yoluyla kendi halkına katkıda bulunmaya ikna etmeyi umduğunu aktardı.
Hamdani'nin 1943'ten sonra ne yaptığına, tarihi Filistin topraklarında İsrail'in kurulduğu 1948'den önce veya sonra bu Yahudi devletine göçüp göçmediğine ilişkin bilgiye ise yer verilmedi.