Kemaliye Dokumacılar Küçük Sanat Kooperatifi’nin izini süren yazarımız Emrah Taştan, yerel bir tarih çalışmasına imza atmış. Ancak ortaya çıkardığı eser sadece Kemaliye’de dokumacılığın tarihini değil yanı sıra ekonomik ve kültürel faaliyetlerini de bizlere aktarıyor. Daha da önemlisi yazar Kemaliye’nin ekonomisinin bugün nasıl gelişebileceğine dair fener de tutuyor. “Erzincan’da Kirtim Kirt Sesleri” adlı ve Uyum Yayınları’ndan çıkan kitabın sonlarına doğru Kemaliye’ye dair önerilerini de sunuyor. Aslında ortaya Kemaliye üzerinden ülkemize yönelik bütüncül bir bakışı görebiliriz. Kitap yerel bir tarih çalışmasının ötesine taşarak üretim ekonomisinin nasıl kurulacağına yönelik bir bakışı sunması yönüyle önemli.

Yazarımız araştırmaya annesi Gülsüm Taştan’ın ailesine (Üçvakitgil) ait olan Erzincan’ın Kemaliye (Eğin) ilçesi Taşdibi Mahallesi Seyitali Sokak’taki tarihi evde 2016 yılında rastladığı karton kapaklı küçük bir defter incelemekle başlıyor. Üzerinde Kemaliye Dokumacılar Küçük Sanat Kooperatifi mührü bulunan bu defteri açtığında, kitabın büyük anneannesi Fatma Kuloğlu ve kardeşi Ayşe Kuloğlu’na ait kooperatif ortak defteri olduğunu görüyor. Defter 1943'ten 1948'e kadar iki kardeşin kooperatiften aldıkları iplikleri, dokudukları kumaş miktarını ve aldıkları ücreti gösteren bir defter. Yazarımız kooperatifle ilgili kaynak bulamıyor. Kemaliye’de dokumacılığın tarihiyle ilgili araştırmalar da yok denecek kadar az olunca yazarımız “atalarımızın bu onurlu çabasını tarihe mal etme görevini üstlendim” diyerek kooperatifi araştırmaya karar veriyor. Pek bir bilgiye ulaşamayan yazarımız iki yıl daha bekler. Kemaliye Belediye Başkanı Mustafa Haznedar’dan belediyeye ait binada inceleme yapmak için izin alır. Binanın çatı aralığında; evrak dolaplarında, ahşap sandıklar içinde, yerlere saçılmış halde, on binlerce sayfa evrakın yanı sıra, dokumacılık, kooperatifçilik, sanayileşme konularını içeren onlarca kitap ve dergiyle karşılaşır. Haftalarca belge ve eşyaları ayıklar, tasnifler, listesini hazırlar. Yazarımız bundan sonrasını şöyle anlatıyor:

“Kemaliyelilere ait olan bu değerin, atalarımızın zorluklar içerisinde verdiği üretim savaşının, torunları ve Türk milleti tarafından da öğrenilmesi; önümde toz pislik içinde duran bu belgelerin korunmasını, sınıflandırılmasını, dijital ortama aktarılmasını ve araştırmacıların yararlanmasını gerektiriyordu.”

Sonunda Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir yandan açlığa bir yandan da işgal tehdidine karşı kıt kaynaklarla verdiği mücadeleyi Kemaliye koşullarında ele alan bir eser ortaya çıkarır. 28 Ağustos 1941’de kurulan kooperatif isimler değiştirerek, 1980’lerin sonuna kadar varlığını sürdürür. Ancak eser kooperatifin kuruluşu ve ilk yıllarını anlatmaktadır.

Kooperatifin ilçeye, bölgeye ve ülkeye katkıları

Kooperatifin 1944 yılına ait memur ve müstahdem ücret cetveline göre, kooperatifte 12 memur ve hizmetli çalışmaktadır. 1955 yılına kadar geçen 14 yıllık sürede toplamda en az 121 kişi istihdam edilmiştir. Kooperatif, ortaklarına istihdam sunması ve iplik, kumaş verme gibi diğer ekonomik faydalarının yanı sıra ilçeye de en çok sağlayan kurumlar arasında yer almıştır. O dönemde birçok il merkezinde bile bulunmayan elektrik Kemaliyelilerin hizmetine sunulmuştur. Kooperatifin öncülük ettiği şirket sayesinde Kemaliye’nin hayat kaynağı olarak kabul edilebilecek Kadıgölü üzerine hidroelektrik santrali inşa edilmiştir. Yazar bu sayede Kemaliye’nin, Türkiye’de elektriğe en erken kavuşan yerleşim merkezlerinden biri olarak tarihe geçtiğini belirtmektedir. Kooperatif, çevre il ve ilçelere dokuma ürünlerini ulaştırmıştır. Hatta buralarda satış mağazaları açma kararı almıştır.

Kooperatif İkinci Dünya Savaşı yıllarında faaliyete başladığı için milli savunma bütçesinin artırılması amacıyla 29 Eylül 1942 tarihli kooperatif yönetim kurulu kararıyla Milli Müdafaa Tahvillerinden satın almıştır. Kooperatif, sosyal amaçlı yardımlar da yapmıştır. Kemaliye Halkevi Başkanlığı’n para bağışında bulunmuştur. Yardım Sevenler Derneği Erzincan Şubesi’ne kumaş bağışlamıştır. Fakir öğrenciler için 400 lira yardımda bulunmuştur.

Kadınlar da üretimin içinde

1940 yılı itibariyle 15.099 nüfusa sahip olan Kemaliye’de halkın yüzde 6,6sı kooperatif ortağıdır. Yazara göre bu son derece yüksek bir orandır. Kooperatifin 1 Nisan 1950 tarihli genel kurul toplantısı için hazırlanan ortak listesinde 804 isim yer almaktadır. 804 ortaktan 672’si kadındır. Kadın ortakların genel içindeki payı yüzde 83,58’tür. Yazarın haklı olarak vurguladığı gibi bu oran, 1940-1950’li yılların koşullarında Türkiye’nin gelişmiş illerinde bile eşine az rastlanır bir kadın örgütlenmesine işaret etmektedir. 1950 yılında nüfusu 3.709 olan ilçe merkezinde çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bine yakın ortağın bulunması, hem kadınların üstlendikleri yükün ağırlığını hem de kooperatifin ilçeye kattığı değeri ve önemi göstermektedir.

Kardeşlik içinde üretim

Kooperatif ortak ve çalışanları arasında Ermeni kökenli yurttaşlar da bulunmaktadır. Yazarımız bunu “ülkemizi soykırımla suçlayan emperyalistlere, tarihi belgelerle, önemli bir yanıt” olarak değerlendirmektedir. Yazarımız kooperatifte ortak olarak yer alan Ermenilerin yanı sıra, kurumda resmi olarak çalışan bir Ermeni yurttaşımızın işçi karnesine rastlamıştır.

Kooperatif merkezi planlamanın bir unsuru

Yazarımızın tespitlerinden biri kooperatifin bir grup Kemaliyelinin girişimciliği sonucu ortaya çıkmadığıdır. Taştan kooperatifin, Cumhuriyet yönetiminin “devletçilik”, “planlı ekonomi” ve “savaş ekonomisi” uygulamaları kapsamında, Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ve sonrasındaki ekonomik politikaların yol göstericiliğinde kurulduğunu belirtiyor. Ortakların iplik ihtiyacının Cumhuriyet devriminin en önemli kurumlarından olan Sümerbank tarafından karşılanmış ve Ziraat Bankası üzerinden kooperatif eliyle dokumacılara dağıtılmış olmasını bu iddiasına kanıt olarak sunuyor. 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a, kooperatif dokuması takım elbiselik kumaş hediye edilmesi de kooperatifin merkezi planlamanın bir unsuru olduğunu göstermektedir. Kooperatifin kurucusu Mehmet Sadık Eti’nin Belediye başkanlığı, milletvekilliği yapması da kooperatifin, işlerini hükümetle eşgüdüm halinde yürütmesini kolaylaştırmıştır.

Mehmet Sadık Eti, Nâzım Hikmet ve Vâlâ Nureddin

Mehmet Sadık Eti, kooperatifin kurucusudur. 1942 yerel seçimlerinde Kemaliye Belediye Başkanı seçilerek bu görevi 1945 yılına kadar sürdürmüştür. 21 Temmuz 1946 tarihli milletvekili seçimlerinde Mehmet Sadık Eti, CHP'den Malatya milletvekili seçilmiştir. Kore Savaşı’na ABD’nin yanında asker gönderilmesine karşı çıkmıştır. Herhalde bunda eski komünist olmasının etkisi olsa gerek.

Sadık Ahi, 1921 yılının başında milli mücadeleye katılmak üzere arkadaşlarıyla birlikte Anadolu’ya geçmek için İnebolu’ya gider. Onlardan birkaç gün sonra Nâzım Hikmet ve Vâlâ Nureddin İnebolu’ya gelecektir. Almanya’da öğrenci olduğu dönemde sosyalizmi benimseyen Mehmet Sadık Eti, 1918 Spartakist Devrimi’ne katılmıştır. Türkiye’nin ilk bilimsel sosyalist partisinin kurucularından olan Eti, Nâzım Hikmet’in bilimsel sosyalizmle tanışmasını sağlamıştır. Mehmet Sadık Eti her fırsatta, onlara sınıf mücadelesi hakkında bilgiler vermektedir. Sadık Ahi ve arkadaşları, genç şairleri bilgisizlikleri nedeniyle alaya alarak “cahiller” diye çağırmaktadır. Vâlâ Nureddin bu durumu şöyle anlatmıştır:

“Bizse Ahi şeyhinden esrar kapmak merakına düşmüştük. O, Roma tarihindeki esir proleteri anlatıyordu. Hiç duymamıştık. Proletaryayı anlatıyordu. Hiç duymamıştık. Dünyada iki sınıf olduğunu anlatıyordu. Hiç farkına varmamıştık. Sahi yahu! Var ya…”

Kemaliye’nin ekonomik potansiyeli ve öneriler

Yazar, yerel nitelikteki bir kooperatif üzerinden üretim ile bağımsızlık ve emperyalizmle mücadele arasında bağlantı kurar. Üretim, emperyalizme direnmenin anahtarıdır. Bu hususta şunları belirtir:

“Ülkemiz, ABD emperyalizmi ve onun maşalarının askeri, ekonomik ve sosyal saldırılarıyla karşı karşıyadır. Bir yandan ülkemizin çevresi Amerikan üsleri ve terör örgütleri tarafından kuşatılmaya çalışılırken, iç cepheyi çökertmek amacıyla da ülkemize ekonomik abluka uygulanmaktadır. Türkiye, bugün tarihi bir tercih yapmanın eşiğindedir: Üretim Devrimi ya da yok olmak… Emperyalistlerin ülkemize yönelik ambargolarını artırdığı ve kapitalist sistemin çatırdadığı bu günlerde, Kemaliyeli kadınların üreticiliğinden alacağımız önemli dersler bulunduğunu gururla vurguluyorum.”

Taştan Kemaliye üzerinden aslında ülke genelinde neler yapılması gerektiğine yönelik bir bakışa sahip. Kemaliye gibi nüfusun az olduğu, üretim araçlarına ulaşmanın küçük üreticiler açısından pahalı ve imkânsız hale geldiği yerlerde, devlet destekli kooperatiflerin devreye alınmasının model olacağını savunur. Ekonomik gelişme, tersine göç ve kırsal kalkınma bu yolla sağlanabilecektir. Bu model, Kemaliye’nin turizm hedefinin başarılı olması için de olanak sunmaktadır. Kemaliye’nin turizmle bağlantılı olarak halı ve bez dokumacılığı konusunda adımlar atması gerekmektedir. Yazar Kemaliye Dokumacılar Küçük Sanat Kooperatifi’nin çarşıda yer alan mülkiyeti belediyeye ait binasının, Dokumacı Kadınlar Müzesi haline getirilmesini bu tarihsel mirasın gelecek kuşaklara ve ilçeyi ziyaret edenlere tanıtılması açısından önemli bulur. Dahası kooperatif ihtiyaçları doğrultusunda kurulan elektrik santralinin restore edilerek turizme kazandırılması gerektiğini vurgular.

Sonuçta Kemaliye üzerinden üretim ekonomisinin inşasına yönelik bir kitabı okumuş olacaksınız. Okuyucular kitabın adındaki “Kirtim Kirt” ifadesinin ne olduğunu merak ediyor olabilir. İsterseniz bu merakınızı kitabı okuyunca gideriniz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.