10 Aralık 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin doğum günü.
Ulusların dünyaya göz açtıkları günden başlayarak ölümlerine kadar, yaradan tarafından kendilerine lütfedilen doğal haklarının tescil edildiği gün.. Milyarlarca kayıp yıllardan sonra..
Neydi bu doğal haklar?
"ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK VE BARIŞ.."
Bu üç kutsal ilke insana hatta tüm varlıklara duyulması gereken ADALET ilkesinden güç almalıydı..
86 yıl önce tarih sayfalarına ve tüm ülkelerin hafızasına, özellikle yöneticilerinin beynine kazınan bu bildirge, düşe kalka da olsa bir miktar yol aldı..
Zaman zaman dağdaki eşkıya örneği savaş ruhlu işgalciler, bencil sömürgeciler, sağ duyusu mabadına kaçmış yöneticiler ihlal ettiler ve etmekteler bu bakir bildirgeyi..
Kimdi bu dağdaki eşkıya çeteleri?
Hemen tahmin ettiğinizi biliyorum.
“YÜRÜ OĞLUM, ÖLDÜR, BİZ ARKANDAYIZ” diyen canavar ruhlu küresel güçler.
Küresel güç aktörlerinin on hamle sonrasını hesap eden kirli satranç oyunları, dünyayı kan gölüne çevirdi.. Hem kendileri ve hem de piyonlarının, insan haklarını biteviye çiğnediği bir dönemin içindeyiz..
1948’den bu yana İnsan Hakları Bildirgesi sürekli çiğnenen bir Anayasa hükmünde.. Bir siyasetçimizin ‘bir kerecik delinse ne olur’ dediği gibi.
Esad, iktidarı sürecinde 750.000 yurttaşını acımasızca katletti, Netanyahu bir yıl içerisinde 45.000 sivili katledip sıcak yuvaları ile birlikte toprağa gömdü..
Uluslararası hukuk yaptırım örgütleri bu vahşete engel olabildi mi?
İnsan hakları anlaşması dışı sırlı bir antik vazo, içi ise hüzün ve gözyaşı ile dolu..
Uygarlık iddiasında bulunan bu haydut egemen güçlerin utanmazlığına son verecek ulusumuz ve tüm dünya genç ve aydınlarının, her gün her platformda söz, yazı ve eylemleri ile ağırlığını göstermesi gerekiyor..
İnsan haklarının tanınması, korunması ve geliştirilmesi konusundaki kararlılığımız, kitle gösterileri dahil siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyo kültürel reaksiyonlar şeklinde duraksamaksızın, hem ülkemizde hem dünyada ortaya konmalıdır.
Saygılarımla..
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....