Emeklilik, çalışanların hasat mevsimiydi bir zamanlar Türkiye’de de bizi “kıskandığı” söylenen ülkelerdeki gibi…
Ama…
Emeklinin ikramiyesiyle ev alıp torunları için bol harçlık veren dede/anneanne/babaanne olduğu günler bir şehir efsanesine dönüştü.
Zaman içinde yapılan yanlışlar, çalışırken vasıflı ile vasıfsız arasında vasıfsız yönünde günümüz cilalı deyimiyle “pozitif ayrımcılık”, maaşlardaki erozyon, sendikacılığın yanlış yorumları bugünlere zemin hazırladı.
“Kibar Feyzo” filminde Feyzo rolündeki Kemal Sunal ile gündeliğini veren ustabaşı arasında şöyle bir diyalog geçer çoğunuzun bildiği gibi…
“Kardeş benim ki niye onlarınkinden eksik?”
“Onlar sendikalı.”
“Ben de Harranlıyam.”
“Git ulan işine...”
Bu ve bunun gibi birçok film ve şarkıda sendikalı olmanın önemi vurgulanmış olsa da…
Keşke o yıllardan itibaren vasıflı olmak adeta bir suç gibi görülmeseymiş.
Keşke sömürü dozunu her geçen gün arttıran “özel sektöre de” en azından bir göz ucuyla bakılabilseymiş.
Keşke…
Mesela devletin belirlediği taban ücreti önce hesaba yatırıp “şu kadarını geri vereceksin, yoksa seni çalıştırmam” diye tehdit iddialarının ayyuka çıktığı özel sektörle uğraşsa sendikalar…
Keşke “emek” dışında odak noktaları olmasa…
Keşke partilerin yan kuruluşu gibi çalışıp başta “sarı” olmak üzere renkten renge girmeseler…
20 yaşında işe başlayan vatandaşın 40-45 yaşında emekliliği de doğru değildi elbette ama önce 2000 sonra da 2008’deki düzenlemelerle kelimenin tam manasıyla vur deyince öldürme yoluna gidildi.
“Bir kanun yapalım, herkesi kapsasın” toptancı bakışı sadece bu konuda değil her konuda sorunlu…
O da ayrı bir mesele…
Asgari ücretin 17.002 TL olduğu ülkemizde en düşük emekli maaşı 12.500 TL.
Birileri, bu emekli maaşına sevinileceğini sanadursun kendilerine şunları hatırlatalım.
• 01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte olan 5434 sayılı kanunda "en düşük emekli maaşı asgari ücretin %110'undan az olamaz" hükmü vardı. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe sokulan 5510 sayılı kanunla beraber bu hüküm “en düşük emekli maaşı 1000 (yazıyla bin) TL’den az olamaz.” şeklinde değiştirildi.
• Emekli maaşı hesaplamalarına “prim ödedikçe azalan emekli maaşı” gibi, “kök maaş” gibi akıl almaz parametre ve yapılar getirilerek çalışma hayatı boyunca primlerini eksiksiz yatıranların primleri hiç edildi, hak edişleri düşürüldü, emekli maaşları eridi. Uzmanlar, eski kanun yürürlükte olsaydı bugün en düşük emekli maaşının 25.000 TL olacağını söylüyorlar.
• Emekli maaşlarının sadece emeklileri ilgilendirdiği düşünülse de buradan gençlere verilen “şimdiden bakın başınızın çaresine” mesajı ve “emekli maaşı asgari ücreti asla aşamaz” düşüncesinin normalleştirilmesi hayli düşündürücü. “2020 erişilebilirlik yılı” idi; engelliler erişememeye devam ettiler. “2024 emekliler yılı olacak” dendi, emeklinin durumu ortada…
Ve soralım: Sıradaki hedefte kimler var?
Haftanın Notu:
40 yıl sonra altın madalyasız bir olimpiyatı geride bıraktı Türkiye… Karayiplerde 181.889 nüfuslu bir ada ülkesi olan Saint Lucia bile aldığı altın madalya ile sıralamada bizim 7 basamak üzerimizde.
Suçu federasyonlara yükleyip aradan sıyrılmak işin en kolayı…
Yeni üretilen tabirle “affını istemek” en tepeden başlasa olmaz mı?
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....