İsmi yapay olan bir zekâdan ne bekliyoruz? Ondan korkmalı mıyız?
Hayır. Çünkü o, daha fotoğrafla resmi ayırt edemiyor. Yapay zekâ ona bizim yüklediğimiz veriler üzerinden sonuç çıkarıyor. Bir eserin sanatsal amacını tahmin edemez, hele resimle yaşamak nedir asla bilemez!
Sizinle bir deneyimimi paylaşacağım. Yukarıdaki resmi Gemini’ye (Google’a ait yapay zekâ) yükleyerek değerlendirmesini istedik. Teknik açıdan temel yaklaşımlarla değerlendirdi. Başka bir resim için de ezberlediği aynı cümleleri kurdu. Sonra da resmime benzer bir çalışma yapmasını istedik. İşte burada gülmekten koptuk. Aşağıdaki tablonun fotoğrafıyla eşleştirdi, inanabiliyor musunuz?
Yapay zekâ, resimle yaşamak ile resim yapmayı araç olarak kullanma arasındaki farkı ayırt edemez. Yaptığım çalışmayı ben anlamazken o nasıl anlasın?
Maalesef insanların çoğu da resim yapmanın bir ifade, anlatım, gösterme amaçlı olduğunu sanmaktadır! Resim yapmanın kendisinin bir yaşam hali olduğunu ve insanı iyileştirme özelliğinin, bu durumdayken oluşacağını fark etmemiş olabilirler. Çalışmam benim önümde olabilir, çünkü ben de ilk kez görüyorum! Başlarken nerelere gideceğimin heyecanı var sadece. Bu heyecanı zavallı yapay zekâ nasıl hissetsin?
Çok satan resimlerin tuşesi düşük olur, dokusu elde ve içte hissedilmez. Tuşesi düşük kumaşı herkes giymez, o kumaş yaşamaz, ölüdür. Tüm dünyada tuşesi düşük sanat ilgi görmektedir. Gerçek sanatla, ‘sanatmış’ gibi olan yapıtları ayırt edemeyen insanlar arasına makas gittikçe açılmaktadır. İşte yapay zekâ da çoğunluğun beğenisine göre şekillendirilmiştir. Bakar mısınız, anlaşılmamak ve çok satmamak şimdi daha değerli oldu sanki!
Ressam, geçmişi referans alabilir ama zamanı geçmiş bir taşıtı tercih etmez. Bindiği araç yeni bir tasarımdır, nereye gideceği, nasıl sürüleceği belli değil. O araçla sürüş keşfini ve keyfini yaşar sadece!
Bence sanatsal bir yapıtı ayırt edecek sanat kâşifleri gerekir! Onlar belki elli yıl sonra değerlenecek çalışmayı fark edebilirler.
Şöyle bir de handikap var, değeri bilinen bir şey aynı zamanda kendine noktayı da koyar! Bir çalışmayı anlamak için öğrenilmiş bilgilerle bakmanın çok üstünde bir gayret gerektirir.
Zekâmızın genişleme kapasitesi insanın yenilenme oranında oluşuyor. O, olandan çok olacak ile ilgilenir. Oysa yapay zekâ geçmiş bilgilere göre çalışır. Ve onda insanda olan hayal gücü, sezgi gücü, bilmeden bilme, keşfetme zevki, hissetme gücü yoktur.
Tüm güçlerimiz adına ‘yolculuğun’ tadına varmayı dileriz..