Rus- Ukrayna Savaşı bir yılını doldurdu.
Hatta Ukrayna Devrimi'nden sonra Ruslar’ın Kırım'ı ilhak ettiği de dikkate alınınca, 18 Mart 2014’den bu yana neredeyse bu bölge sürekli bir dalaşma içerisinde..
Ukrayna’nın başına getirilen ve aslında bir tiyatro sanatçısı / komedyen olan Volodomir Zelenski, kendisine biçilen "devletin tepesindeki savaşçı" rolünde önce bocalayıp, çırpınmaya başladı. Sonra baktı ki arkasında Batının desteği yağıyor; toparlandı ve başını dikerek “savaşın uzaması” yolunu başarmış oldu.
Rusların orantısız askeri gücü karşısında Ukrayna'nın direnişi ya da NATO'nun yayılma politikasından ziyade; Asya güçleriyle, NATO maskesindeki Batı güçlerinin birbirlerinin askeri varlıklarını harcamalarına değinmek istiyorum. Ancak savaşın tek nedeni de bu konu değil tabii ki.
Ukrayna’nın başında Yahudi kökenli Zelenski, Rusya’nın başında da yine aynı kökenli Putin görevlerini üstlenmiş ve başarıyla da sürdürüyorlar. Hangisinin "artık bir görev fonksiyonu kalmadığında" tarihe gömüleceği de henüz belli değil.
ABD'nin ekonomisi ve diğer ülkeler nezdinde çıkarttığı savaşlardan bahsederken, “dünyanın hiçbir yerinde herhangi bir savaş olmasa, Amerikan ekonomisi bir yıl dayanamaz ve çöker” şeklinde bir yaklaşıma da hak veriyorum.
Örneğin, Rusya- Ukrayna savaşı vesilesiyle, Amerika ve diğer Batı devletlerinin savaş malı stoklarının eritildiğini ve devlet döngüsündeki “stok devir hızı” nın canlandırıldığını; keza devlet bütçelerinin, “eskileri kullanarak yenilenmiş bir çarkla” sürdürüldüğünü söylersek isabetsiz olmayacaktır.
İkinci dünya Savaşı’ndan beri ilk defa bu kadar yoğun insan göçlerine neden olunması, masum insanların o ağır bombalar ve füzelerle katledilmesi, çocukların, kadınların dünyalarının kana bulanması gibi facialar, hiç kimselerin umurunda değil.. Yeter ki önce bağış gösterilen askeri malzeme ve teçhizatla başlayan ve devamında da ülkenin geleceğe dönük kaynaklarını ipotek altına alan destekleri sürsün.. Savaş ne kadar devam ederse, bu harcama ve yenilemeler de o kadar verimli olacaktır. Bunların hiç birisi de bedava değil tabii ki.. Desem ki Ukrayna’nın gelecek elli yılı, yüz yılı Batılı emperyalist devletler tarafından ipotek altına alındı, sanırım abartı olmaz.
Bugün itibariyle Alman Ordusunun son durumundan biraz bahsedersek;
İngiliz The Financial Times’in haberinde, “Almanya’daki cephane stokunun neredeyse tükendiği ve bir savaşa girmesi halinde cephanesinin sadece birkaç gün yeteceği öne sürüldü..” deniliyor.
Düşünebiliyor musunuz Almanya gibi bir dünya devi, şeş kaza bir savaşa girse, kendini savunacak askeri cephane ve teçhizat stokları dibe dayandığından, ancak birkaç gün dayanabilecek seviyede.. Tamam, aktif varlığı çok büyük bir devlet, ancak benim işaret etmek istediğim, neredeyse sıfırlanan savaş ve savunma stokları..
Habere göre, “..bu sıkıntı, Almanya’nın Ukrayna’ya gönderdiği çok sayıda silah nedeniyle yaşanıyor.”
Berlin’in Alman ordusundaki boşlukları doldurmak için 20 milyar Euro ihtiyacı olduğuna dikkat çeken haberde, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, “..ülke ordusunun, ulusu askeri bir saldırıya karşı korumaya hazır olmadığını, Alman ordusunu modernize etmek için ayrılan 100 milyar Euro’luk fonun yeterli bulunmadığını” da vurguluyor.
Savaşın başlangıcından bu yana Almanya’nın, Kiev’e en büyük askeri, mali ve insani yardımı sağlayanlardan biri olduğu da açıklanıyor.
Tabi bu örneklemem, işin sadece Almanya ayağı..
Bir de ABD, İngiltere, Fransa vs ilgili tüm Batı devletlerinin savaşa maddi desteklerini dikkate aldığımızda, Putin’in hangi güçlerle uğraştığını ve devamında da o devletlerin “savaş ekonomisi” yönlerinden, karşısındaki Zelenski’yle birlikte “hangi stratejik işlevi” yerine getirdiklerini anlamak da zor değil..
Netice olarak yine filler ve develer tepişiyor ve olan ezilen çimenlere oluyor; Harap olan şehirlere, sanayi ve zırai tesislere, yollara, köprülere, limanlara, doğaya, hele ki o masum çocuklara, kadınlara ve tüm bu hesapların ötesinde her iki taraf yönünden de “Vatan” adına savaştıklarını zanneden sivil – asker zavallı insan kaynaklarına.. Olan hep onlara oluyor..
Hülasa vicdan diye bir şey kalmamış artık, dünyayı yöneten o insan görüntüsündeki doymazlarda vicdan kalmamış, bana göre..
..
(Fotoğraf kaynak: Reuters)