Bursa Arena E'Gazete
2025-03-11 23:27:45

Trump Nasıl Bir Adam?

ETABEY KARATOPRAK

11 Mart 2025, 23:27

Televizyonlar ve yazılanlara göre Trump için zeki diyenler var aptal diyenler de.. Dünyayı mahvedecek diyen de var, ABD’yi yok edecek diyenler de.. Şikâyet eden de var sevinen de var. Çoğu devlet yöneticileri şaşırmış durumda.

İngiliz topluluğu yapılanlara karşı hiç ses çıkarmıyor. Kanada başbakanı ağlayarak yediği fırçaları anlatıyor. ABD’nin en zenginleri ağlayarak biat ettiklerini açıklıyorlar. Başkalarını ağlatabilen liderlerin ülkelerini yanlızlaştırdığını iddia edenler bile var.

Anlatırken bile gözlerim doluyor ama yine de anlatacağım;

1997 veya 1998 yılında EBRD’nin Londra’daki governörler toplantısına katıldığımda Ruslar için yapılmış Hilton otelinde gecelik fiyatı 800 Pound olan bir VİP room’da kalmıştım. Oda arkadaşım üniversiteden yunanlı kız arkadaşı ile gezmeye gittiği için ben yalnız kalmıştım.

Gece oteli gezmeye başladım. Bir küçük salonda piyano çalınıyor, insanlar da orda oturmuş içkilerini içip sohbet ediyorlardı. Bir masaya oturdum ve kendime ve piyaniste birer duble viski söyledim. Önümdeki masada da iki çok güzel Rus genç kız ile iki erkek oturuyordu. Biraz sonra piyanist kalktı yanıma geldi. Teşekkür etti. “Sizin için ne çalmamı istersiniz” dedi. Ben piyanodan ne isteneceğini bilmediğim için çaldığı her müziğin güzel olduğunu söyledim. O da nereli olduğumu sordu. “Türküm” dedim. Adam gitti. Kâtibim ve ya Mustafa ya Mustafa şarkılarını çaldı. Bende garsona ne istiyorsa şişe ile götür dedim.

Şarkılar okunurken Rus erkekler kalktı gittiler. Garsonu çağırıp kızların ne içtiğini sordum. Onlara da şampanya ısmarladım. Geri dönüp teşekkür ettiler. Beni de masalarına davet ettiler. Masalarına gittim. “Bir Erzurumlunun buna kalbi dayanır mı” diye güzelliklerine baktıkça heyecanlanıyordum. Kızlar Bilgisayar Mühendisliği üçüncü sınıfta okuyorlarmış. Gelen Rus işadamlarına da bazen tercümanlık yapıyorlarmış.

Muhabbet sohbet derken halime acımış olacaklar ki vahşi Londra gecelerinde beni yalnız bırakmaya gönülleri razı olmadı. Biri bana iki gün Londra’yı gezdirdi. Sağ olsun gariban kalmadık. Öğrenci olduğu için harçlık vermek istedim almadı. Gençliğinde bir kıza arkadaşlık teklif edememiş ben, bu gücü ve cesareti nerden almıştım?

İş hayatında tanıdığım değişik iş adamı tiplerinden üçünü anlatacağım.

+ Birincisi kemik peşinde koşan yalaka tipler.

Bunlar kendilerini güvende hissedebilecekleri ve satabilecekleri ortamları severler. Bu dernek olabilir, parti olabilir, müritlik olabilir. Devamlı sırıtır ve mütevazı bir tavır takınırlar. Bilgi ve becerileri azdır fakat parayı çok severler. Para kazanmadaki amaçları refahlarını ve varlıklarını yorulmadan artırmaktır. Bunlar çoban köpeğinin etrafında üren zağarlar gibidirler. Kendilerini koruyacak ve kazandıracak birinin veya birilerinin ipine tutunarak kazanç elde etmeye çalışırlar. Erzurum’da bu tipler için kullanılan bir deyim vardır. “Kancık it kendini boğdurmaz”.. Her türlü duruma anında adapte olurlar. Ağlamak ve aldığı talimata göre “ürmek” bunların en büyük silahıdır. Siyasi parti politikacıları için toplumda en kullanışlı kesimdir. Talep üzerine saldırganlık da yaparlar. Çobanlarının bunlara söylediği yalan ve yanlışları sorgulamaz, doğru ve hakikatten daha iyi savunurlar. “İsmet Paşa’nın asker kaçağı olduğu” iddiasına bile inanmak buna en iyi örnektir.

+ İkinci grupta yer alanlar idealisttir.

Bilgi ve becerilerine dayanarak her türlü başarıyı elde edebileceklerini düşünerek davrananlardır. Kendilerine çok güvenirler. Bunlara beyaz yakalıların servet edinmiş olanları da diyebiliriz. Bunlar dönemsel trendi yakalayıp başarılı olanlardır. Bunlara en iyi örnek Amazon’un sahibi Jeffrey Preston Bezos'tur. ABD’de DHL ve UPS’nin hızlı kargo taşımacılığında yaptığı yatırımlardan yararlanarak, onlardan daha fazla kazanmıştır. Günümüzde de yazılımcılar internet ağlarını kullanarak sahiplerinden daha fazla kazanmaktalar. Başarıyı kendilerinden menkul zannederler. Fakat becerilerini bir başkasının oluşturduğu dalgaya bindirerek kazandıkları için, ürkek ve çekingen olurlar. Ahkam kesmeyi severler. Alıngandırlar. Bankalar ve iş çevreleri bunlara güvenir. Fırsatları ve çevre koşulların belirleyerek tavır almayı becerirler. Türkiye’de en iyi örnek SİHA yapımcısı Bayraktar Kardeşler. Bu tür insanlara destek olunduğunda sınırsız başarılar elde edebilirler. ABD’nin ünivesitelere desteği de bunun içindir. Kendilerine “melek yatırımcı” diye adlandıran kişiler bunların sırtından korkunç para kazanmaktalar. Çalışılması zor kişilerdir

Bilgilerini ve becerilerini başkalarının kayığında tüketenlerine de ben “beyaz yakalı” diyorum. Bunlar onur, şeref, namus, haysiyet, adalet, hukuk, ahlak, helal, haram teraneleriyle cesaret gösteremeyip servet edinemezler. Vehbi Koç bir mülakatta “iş hayatında çalışmakta en çok zorlandığı grubun okumuş insanlar olduğu”nu söylemekle bunları anlatmıştır. Bunlar takdir ve dolduruşa gelmeyi pek severler. Koç da bunları can kulağı ile dinler ve saygı gösterereki sorular sorarak teşvik edermiş.

+ Üçüncü grupta ise paranın kokusunu alıp her yol mübah deyip kazananlardır. Bunlar paranın gücünü bilenlerdir. Bir Karadeniz fıkrasında olduğu gibi “Ha ula, Allah deyulsun ama yeryüzünde yapamaduğun iş yoktur” şiarını genellikle benimserler. Kendilerine her selam verenin menfaat peşinde olduğunu düşünürler. Onun için onları nasıl kullanacaklarının hesabını yapar ve uygularlar.. İtibarlıdırlar. Hobiler edinerek çevrelerine hava atarlar. Çevrelerindekiler ile azarlar gibi konuşurlar. Hele ikinci nesillerinin yanına yaklaşılmaz. Siyasetçileri de diğer insanlarla birlikte kendilerine hizmetle yükümlü görürler. Kurdukları işlerle yüzlerce kişiye ekmek verdiklerini, bu nedenle de saygıyı hak ettiklerini düşünürler. Seçim zamanlarında siyasetcilere de maddi destekte bulunduklarından onlarda bunların taleplerine öncelik verrmek zorundadırlar.

İşte Trump üçüncü grupta yer alan bir iş adamı.

Gençliğinden beri paranın gücünü görmüş ve tatmış biri. Yüreği ve cesareti eylem açısından sınır tanımıyor. Bu genel özelliklerinden başka, karşı konulmaz tepkisel tavrının yanı sıra cesareti yüksek biri. Sonuç olarak “ben ölümden değil, ölüm benden korksun” diyor. Hoşgörü ve nezaketin taciri zarara sokup iflasa götürdüğünü yaşayarak öğrenmiş biri. Paranın gücü ve teknolojik üstünlüğün etkisiyle karşısında bir gücün varlığını kabul etmiyor. Rusya ve Ukarayna barış görüşmelerini Türkiye’de yapmak istedikleri halde, O “Suudi Arabistan!da yapacaklar” diye kestirip attı. “Rusya da katılacak” dedi. “Rusya’ya katı bankacılık ambargosu uygulamayı düşünüyorum” diye de söylendi.

Dünya’daki tüm para akışı New York üzerinden yapıldığı için dolarlar yine Amerika’nın elinde. Kullanım izni ona ait. Kendine olan güveni artırmak ve insanları etkilemek için ikinci grupta olan dünyanın en zengin beş iş adamını etrafında toplayıp fotoğraf çektirmiştır. Onları alkışlayarak ve alkışlatarak söylediklerini muhataplarına kayıtsız, şartsız kabul ettirmeye çalışır. Sanki onlarla birlikte karar almış gibi kendi düşüncelerini anlatır. Benim iş arkadaşım Sebahattin de toplantılarda itibarlı bir bilge olan genel müdürümüz İsmet Dizdar’ı anarak “Sayın İsmet Baba’nın da dediği gibi… “ diyerek söze başlardı. Halbuki İsmet baba açıklanın tam tersini düşünmekte idi. Ama işe devam edebilmek için kendi fikriymiş gibi sahip çıkardı. Deniz kabuğu ile yapılan ticaret devam ettiği müddetçe onun dedikleri olacak.

Bizdeki değerli yorumcuların bazıları bu gidişe yaptığı ekonomik hamlelerle ve teknolojik gelişmeler ile Çin’in Trump’a “dur” diyebileceğini zannediyor ve savunuyorlar. Amerika Çin’i çok iyi tanıyor. Çoğu yatırımcı da ABD’li. Tarihi süreçte baskı makinelerini Çinliler bulmuş ve kumaşlara desen yapmışlar. Koreliler Gutenberg’den yüz yıl önce baskı makinelerini kitap basmakta kullanmışlar. Barutu eğlencelerde havai fişek yapmak için icat etmişler fakat Macarlar kale surlarını yıkmak için lağımlarda ve patlayıcı olarak toplarda kullanmışlar. 5G’yi uygulamaya kalkması bardağı taşıran damla oldu. Vergi sistemi düzenleyerek iç ve dış piyasa fiyatlarını dengeye getirip ABD halkını üretmeye çalışmaya yönlendirip böylece işsizliği azaltmaya çalışmaktadır.

Evet. Ben bu gücü ve cesareti nereden alıyordum? Paranın gücünü bilen ve bundan yeri geldiğinde yararlanan biriydim. Londra’da da yaptıklarım bu gücü kullanmaktan başka bir şey değildi. Avanta para kazanma fırsatları elime çok geçti. 1988 yılında ilk defa gittiğim otel kumarhanesinde jack pot’ta 3 milyon para kazandım. Eve getirdiğimde eşim sabahleyin siyah torbaları elime vererek “ben çocuklarıma haram yedirmem” dedi. Biz de Sebahattin ile altı ayda zor bitirdik. Bursa’da iyi bir semtte üç daire alabilirdik. Yine Sanayi ve Ticaret Odası başkanlık seçimlerinde “çay içmeye” götürüldüğüm kumarhanede beş milyona oyumu satmam istendi. Kabul etmedim. Sebebi çok basitti. Babamın yaşadığı bir trafik kazası. Babam kasabada Noterlik görevi de yapıyordu. Bir köye vekalet işlemi için gitmiş. Yanında götürdüğü on yaşındaki kardeşime de o zamanın parasıyla tam 20 lira vermiş. Dönüşte dereye uçmuşlar. Kardeşim kaybolmuş. Yüz metre ilerde babamın ayağına sarılıp kurtulmuş. Sudan çıktıklarında 20 lira yok olmuş fakat diğer paralar cebinde imiş. Ömür boyu telkinleri ile “haram yersek çocuklarımıza bir şey olur” kaygısıyla yaşadım.

Çocuklarımı da aynı şekilde etkiledim. Hollanda’da çalışan oğlum ayrıldığı işten tazminat almadı. “Haram” diye.. İnsanlar ne kadar cesaretli olurlarsa olsunlar onlarında davranışlarını etkileyen bir korku oluşturmak, insanlığın birinci görevi olmuştur. Ben bundan korkarım. Bir başkası tavuktan korkar. Ben darı olmadığımı biliyorum ama tavuklar da biliyor mu? Sorusu insanları bazı davranışlardan alıkoyar. Her şeyi öğrendim ama bir türküdeki gibi: Yol tükendi. Ben tükendim..

Tek tesellim, inanmış biri olarak hep söyleyeceğim; “İyi ki Allah nasip etmedi..”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.