HTŞ niçin saldırıyor?
Buna verilecek cevaplardan biri saldırmıyor. Verilen görevi yapıyor.
Görev ne?
1) Batının endişeleri: Türkiye ekonomik açıdan çok büyük sıkıntıda. Şu anda en az 8 milyon göçmene de bakma yükümlülüğü var. Bunlara iş ve aş temin etmek zorunda. İlk geldiklerinde verilenle yetiniyorlardı. Artık yetinmiyorlar. Refahlarının artırılmasını istiyorlar. İşverenler bunları sigortasız çalıştırdıkları için memnundular. Fakat şimdi birikimleri var ve bir ev alarak vatandaşlık hakkı ve pasaport alıyorlar. İlk işleri de Avrupa’ya gitmek. Bir krizde pasaportu olmayanların da mülteci olarak akın edecekleri kaçınılmaz bir durum. Türkiye’den Amerika’ya kaçak yollarla gidenlerin sayısı belli değil. Burda elde ettikleri ile yetinemeyenler Meksika üzerinde çok tehlikeli yöntemlerle kaçak gidiyorlar. Kanada göçmen yasasını değiştirdiği gibi göçmen alımını da durdurdu.
Sudan ve Fas dışındaki araplar ülkelerinden göç etmeyi pek sevmediklerinden 6 milyondan fazla cihatçı Suriye’de dar bir alanda yaşıyor. Buraya bir çözüm bulunmaz ise Türkiye üzerinden Avrupaya gitmeye çalışacakları kaçınılmaz hale gelebilir. Hali hazırda sadece 5 milyon Ukraynalı, 2 milyona yakın Rus göçmen barındıran Avrupa yeni bir dalgayı karşılamaya hazır değil. Suriye’de yaşanacak bir düzen sağlanırsa göçmenlerin geri döneceği düşünülüyor.
2) İran aymazlığı: Esat rejimine yapılan demokratikleşme teklifleri İran duvarına çarpıp geri döndü. İran Halep, Hama ve Humus şehirlerinde yaptığı yatırımlarla Hizbullah’ı güçlendirdiği gibi Lübnan’ı devlet olmaktan çıkarmayı başardı. Çok uzun zamandır devlet başkanı seçilemedi. Rusya üzerindeki baskıları azaltıp Ukrayna savaşından dikkatleri kaldırmak için Gazze’de etki alanında bulunan Hamas’a eylem yaptırarak rehineler aldırması, Yemen’deki Husilere İsrail’i bombalatması, ticari gemileri yağmalatıp batırtması bardağı taşıran son damla oldu kanaatindeyim.
Karabağ savaşında Ermenistan’a verdiği desteği unutmamalıyız. Kendince Irak’ta var olan mezhepsel etkisi ve Esat’ı ele geçirerek Lübnan’ı Hizbullah aracılığı ile yönetip bir kuşak projesi ile Akdeniz’de at oynatma peşinde olması, bunu yaparken de çevreye huzursuzluk vermesi, Batı ve İsrail tarafından kabul edilemezdi. Arap ülkelerinin yıllardır yapamadığını bilek zoru ile yapabileceğini zannetmesi sonunun başlangıcı oldu. Batı görevlendirdiği İsrail aracılığı ile İran’ı ve desteklediği siyasi ve silahlı örgütleri hareket edemez hale getirdi. Artık Hamas ve Hizbullahı kullanarak eylem koyamayacağı ortaya çıktı.
3) Türkiye’nin çabaları: Suriye sınırından 30 km’lik bir güvenlik şeridinin oluşturularak PKK ve YPG unsurları ile yakın temasın engellenmesi. Bunun yapılması için her türlü desteğini her platformda açıkladı. Bunu sağlamak için hiç bir müdahaleden kaçınmayacağı kesin. Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanarak bu yaplırsa, çok büyük sıkıntılardan kurtulacağımız anlaşılıyor.
4) YPG ve PKK'nın idealleri: Bağımsız ve birleşik bir Kürt devleti kurmak. Suriye federasyonunda yer almak istemiyor. Fıratın doğusuna çekilmeyi kabul ediyor. Fakat Kobani’yi ve Kuzey-Doğu Suriye’yi terk etmek istemiyor. Anadolu’da yaşayan kürtlerin de bağımsız bir devlete kavuşup birleşebilmesi için komşuluktan vaz geçmek istemiyor. PKK buna kesinlikle karşı olduğunu Osman Baydemir’in bağlandığı televizyon konuşmalarından anlayabiliriz. Öncelikle Güney Kürt devletinin kurulması için her türlü uzlaşmaya açık oldukları ve gayret gösterecekleri anlaşlıyor. Fakat PKK’nın etkisindeki YPG Kobani’den vazgeçmeyeceklerini mecburen açıklıyor. İngiltere ve Avrupa ülkeleri bu tavra karşı tutuklamalar yolu ile PKK’ya söz dinlemesini öğütlüyor. Amerika verilen görevin dışına çıkarak sel önünden kütük kapma kavgasına girecek olan YPG’yi terbiye edebileceğini açıkladı. YPG’nin terbiye edilmesi Türkiye’nin HTŞ’yi kontrol edip edemeyeceğine bağlı. HTŞ kendi başına buyruk hareket etmeye kalkarsa YPG’nin onu terbiye etmek için çatışmaya gireceği kesin. İkisi birlikte anlaşıp Suriye’yi paylaşması iktisadi olarak pek mümkün görülmüyor. Koalisyon kuvvetlerinin her ikisini de etkisiz hale getirmesi kaçınılmaz olur. Türkiye PKK’yı devre dışı bırakarak bir çözüme ulaşmak için Abdullah Öcalan’ı devreye sokmak istiyor.
5) Rusya'nın ikna olması: Zelensky’nin açıklamasından anlıyoruz. Türkiye’nin “Barış sağlanıncaya kadar Rus askerlerinin işgal ettiği topraklarda kalması koşulu ile ateş kes” önerisini kabul ettiğini açıklamıştı. Ukrayna ve Rusya savaş akabinde neler kaybettiklerini gördüler. Akıntıya karşı kürek çekmenin bedelini ağır ödediler. Trump bu ateşkesi yaptıracak. Bu nedenle Rusya bekliyor.
SONUÇ: Görevli HTŞ en kısa sürede Şam’da yeni bir iktidarın oluşması için ilerlemeyi sürdürecek. Ortak bir hükümet kurarak seçimlerin yapılması için çaba gösterecek. Bunu başarabilirse fazla kan dökülmeden Suriye Devleti devam edebilecek. Aksi halde gruplar ve taraftarları Suriye’de çarpışacağı ve çok kan akacağı kanaatindeyim.