Bugün, Allah’ın rahmetinin, hikmetinin, bereketinin bol olduğu mübarek Ramazan ayının ilk günü. Hayırlara ve huzura vesile olsun inşallah…
İki yıldır pandemi salgını sebebiyle Ramazan ayını, orucumuzu evlerimizden çıkmadan tutmuştuk. Bu yıl da Mübarek Ramazan ayını korona salgınıyla birlikte hayat pahalılığı ile zor şartlarda idrak ediyoruz. Durum böyle olsa da başta, "ruhumuzu ve nefsimizi terbiye etmek" üzere, dinimizin emirlerini yoğun duygularla yaşamış, ibadetlerimizi huşu içerisinde yerine getirmiş ve uhrevi havasını teneffüs etmiş olacağız. Rabbim, hepinizin niyetlerini, ibadetlerini, dualarını kabul ve makbul eylesin. Sevgili kullarından olmayı nasip etsin. Yeri gelmişken, kısa bir dini hikaye (menkıbe, kıssadan hisse) anlatarak sözlerime başlamış olayım.
Cenab-ı Allah’ın sevgili kullarından birisi, ibadetini yaptıktan sonra, açmış ellerini, "Allah’ım, cennete ve cehenneme girecek kulunu çok merak ediyorum, bana görmeyi nasip et." diye dua etmiş. "Sur kapısından ilk girenin cehennemlik, son çıkanın cennetlik" olduğunu rüyasında görmüş. Adam, gün doğmak üzereyken, erkenden kale kapısının önünde beklemeye başlamış. Bir elinde bastonu, diğer elinde 5-6 yaşlarında torunu ile yaşlı, ak sakallı adam, yavaş yavaş içeri girmiş, ilk gelen olmuş. Adam, bu ihtiyarın cehennemlik olmasına şaşırmış ve cennetlik olanı öğrenmek için günün bitmesini beklemiş. Akşam olmuş, herkes kapıdan birer birer çıkmaya başlamış. Son çıkanın, ilk giren yaşlı adam olduğunu görmüş. Merak etmiş ve hikmetini öğrenmek istemiş. Koşmuş, adamı bulmuş, durumu anlatmış, "ne oldu?" diye sormuş. Yaşlı adam, bir müddet düşündükten sonra, bir şeyin olmadığını, sadece, torununun deniz kıyısında oynarken avucuna doldurduğu kumları göstererek "dede, bak, ne kadar çok. Bundan daha çok ne var." diye sorduğunu, kendisinin de, "Cenab-ı Allah’ın hikmeti, rahmeti, bereketi vardır yavrum." dediğini söylemiş. Bağışlaması bol olan Rabbim, cennetine kabul edeceği kullarından olmayı nasip etsin.
Milli ve dini günlerimiz, birlik ve beraberliğimizin, hatır, gönül, vefa, sevgi, ilgi, duygu, yardım, paylaşma, dayanışma... gibi manevi değerleri hissetmemize, insan olmanın erdemlerini yaşamamıza vesile olan müstesna günlerdir.
"On bir ayın sultanı" olarak ifade edilen Ramazan ayında, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi de bulunmaktadır.
Kur’an’ın, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e gönderilmesi Ramazan ayında başlamıştır ve bu ay içinde "oruç tutmak" Müslümanlara emredilmiştir.
Ramazan ayı denildiği zaman, aklımızda güzel çağrışımlar oluşmaktadır.
"Nerede o eski Ramazanlar" diye hayıflanmalarımız başlar.
"İftar, sahur, mahya, teravih, kefaret, fitre, pide, hurma, davul, Karagöz ..." vs gibi genelde Ramazan ayına özgü durumları yaşarız.
Ramazan ayının temeli olan "oruç tutmak", sağlık sorunu olmayanlara, İslam’ın 5 şartından biri olduğu için farzdır. Bir diğer önemli ibadet yönü ise, "ihtiyacı olanlara yardım etmek" de maddi imkâna sahip olmakla ilgilidir.
İbadet, Allah ile kul arasındadır. Dinimizde gösterişin, riyanın, israfın, haramın, yalanın, aldatmanın yeri yoktur.
.
(Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü- Öğrencilik yıllarımda bir iftar vakti)
Müslüman, Allah’ın emrini yerine getirmek üzere, kendisi için oruç tutar ve ibadet eder.
Yardım konusunda ise, "sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi" gerekir.
Günümüzün istismarcı din anlayışında "İslam’ı gerçek anlamında yaşamak ne kadar mümkün olmaktadır?" sorusuna muhatap oluruz ve cevabını, Cenab-ı Allah’ın takdirinde ararız.
Yine günümüzde, Ramazan ayı ile birlikte, TV ekranlarında yerlerini alan hocaların, kendilerinin yorumladıkları İslam’ı anlatmalarına şahit olacağız. Kendileri program başına yüksek ücret alırken sıkıntı içerisinde olanlara “sabır, şükür” etmelerini istedikleri telkinleri ve tavsiyeleri mantıklı değildir; çelişkidir, din ve duygu sömürüsüdür.
İslam, sadece ibadetleri değil, hayatın bütününü tanzim eden ve temel doğruları emreden dindir. Haram, yalan, iftira, kul hakkı, kayırma, haksızlık, adaletsizlik gibi kavramlar önemlidir ve bunlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
"Arz ve talep" noktasında, "müşteri memnuniyeti" anlayışıyla, "...terliği, tırnağı, izi, sözü, sesi, hırkası... vs." ile reyting amaçlı hurafe üreten din tüccarları, Kur’an’ın ayetleri ve Hz. Peygamber’in hadisleri ışığında İslam’ın evrensel mesajlarını, ilim, bilim, akıl dini olması yerine, ekonomik getirisi yüksek olan menkıbelerle ilgilenmektedirler!
Dini duygularımızı sömürenlere, inancımızı istismar edenlere itibar etmemek gerekir. Samimi Müslümanlara sözümüz olmaz, olamaz, onları istisna tutmalıyız.
Müslümanlığı kabul ederek Yusuf İslam adını alan İngiliz pop müzik sanatçısı Cat Stevens, bir konuşmasında, "İyi ki önce Kur’an-ı Kerim’i, İslamiyet’i tanımışım. Önce ’Müslümanım’ diyenleri tanımış olsaydım durum çok farklı olurdu" demiş. Haklı, ne güzel söylemiş.
Erenlerin, evliyaların İslam’ın ruhuna uygun mübarek amel ve niyetleri efsaneleşirken, günümüzün televizyon şovmenlerinin ticari bakış açılarına itibar etmemek gerekir!
Havayı hoş hale getirmek için sözlerimi oruçla ilgili bir Temel fıkrasıyla tamamlamış olayım. Oruçlu Temel, yolda Dursun’u görmüş, biraz sohbet edeyim, şaka yapayım demiş. Dursun’un da oruç tuttuğunu öğrenince, "Söyle bakalım Dursun, oruçlu iken kaç hamsi yersin?", Dursun da çok aç ya; "En az yüz hamsi yerim..." demiş. Temel de; "Olur mu Dursun, oruçlusun, bir tane yediğin zaman bozulmuş olur" demesi üzerine gülüşmüşler ve daha sonra ayrılmışlar. Dursun, giderken Cemal’e rastlamış. "Ha Cemal, oruçlu iken kaç Hamsi yersin" diye sormuş. Cemal, şöyle bir düşünmüş, "50 kadar yerim herhalde Dursun" diye cevap vermiş. Dursun da, "100 deseydin sana bir espri yapacaktım Cemal" demiş.
Ramazan ayının rahmetinden, hikmetinden, nimetinden, bereketinden nasipleniyoruz. Hz. Ömer, "Bugün Allah için ne yaptın?" demiş. Bizler de ibadetlerimizle, kulluk görevlerimizi yapmaya gayret ediyoruz. Rabbim, hepinizin niyetlerini, ibadetlerini, dualarını kabul ve makbul eylesin. Sevgili kullarından olmayı nasip etsin. Ramazan ayınız mübarek olsun. Hayırlara vesile olsun.
İslamiyet akıl ve ilim-bilim dinidir. Ayetler ve hadisler kişilere göre farklılıklar göstermez. İnsan olarak yaradılışımızın sırrındaki erdemleri kaybetmemek için "OKU"mak ve "aklımızı kullanmak" zorundayız. Sadece Ramazan ayında değil, Ramazan ayı bittikten sonra da oruç anlayışının, ibadet niyetinin devam etmesi dileği ve duası ile…